banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Yazımı kaleme aldığım 19 Haziran 2022 günü itibariyle, Babalar günüydü.

            Biz de, başta rahmetli babam olmak üzere tüm ölmüş babalarımıza Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Ruhlar şad, mekanları cennet olsun. Sağ olanlara hayırlı, bereketli ve sağlıklı bir ömür diliyorum.

                Sosyal medyada gezinirken bakıyorum, doğal olarak ve olması gereken bir şekilde herkes babasını hatırlıyor, özlemini belirtiyor, hasretle ve şükranla anıyor ve yad ediyor.

                Bu anma günleri yazıları ve paylaşımlarının özellikle sosyal medya da yoğunluklu ve çok fazla yer aldığını görüyor ve gözlemliyorum. Bu paylaşımlar sadece babalar gününe has bir şey de değil.

                Babalar günü, anneler günü, sevgililer günü, dünya kadınlar günü, dünya çocuk günü, dünya kız çocukları günü vb. liste uzayıp gidiyor.

 Sosyal medyada paylaşımı yapan birçoğunu bire bir tanıyorum. Sağlığında babasıyla veya annesiyle hiç uz değildi. Anne ve babasıyla veya her ikisiyle konuşmuyorlardı, dargınlığın ötesinde birbirlerine düşmanmış gibi hareket edip, hakaret edenler bile var. Veya bakımsızlıktan çok sıkıntı ve sağlık problemi yaşadığı halde, evlatlarının bir kısmı veya tamamı tarafından ilgilenilmeyen, dışlanan, görmezden gelinen ebeveynler var.

Ama paylaşımlarına baktığımızda, öldükten sonra methiyeler, çok özlediği, yerinin doldurulamadığı, hasretle yanıp tutuştuğu, sırtını yastayacak atasının yaşamadığından dem vurarak, olması gerekenler tavsiye ve nasihat niteliğinde sıralanıp gidiyor.

Bunlar benim bildiğim ekstren örnekler gibi görünse de, toplumda yaşlılarımızın ne durumda oldukları, huzurevi ve yaşlı bakım evlerinin sayılarının hızla arttığı, hastanelerde bile Palyatif yaşlı bakım bölümlerinin hızla arttığını hepimiz biliyor ve gözlemliyoruz.

Günlük yaşamımızda da maalesef, evlat-ebeveyn ilişkilerinin pek iyi gitmediğini, son derece bozuk ve gergin olduğunu, memnuniyet katsayısının istisnalar hariç, sıfıra yakın olduğunu biliyoruz. Bilimsel araştırmalar da bunu teyit etmektedir. Devlette bunun farkında ki, bakıma muhtaç duruma gelmiş yaşlılara, bakımlarıyla ilgili anne-babasına ve/veya bir yaşlıya bakana finansal destek sağlayarak çözüm üretme noktasında uygulamalar yapmakta ve bu durumu yaygınlaştırmaktadır.

Öyleyse, ülke ve insanlar olarak bir durum tesbiti, değerlendirme ve hatta öz eleştiri yapmak durumunda ve sebeplerini doğru tesbit ederek, sağlıklı çözümler bulmalı ve uygulamaya koymalıyız.

Yılda bir defa olan bu anma günleriyle, büyüklerimizi, çocuklarımızı, kadınlarımızı yılda bir kez hatırlanacak veya anılacak durumdan çıkarmalıyız. Onlara sürekli, olması gereken noktada ve şekilde değer vermeli, bunu da eğitim ve örf-adet yoluyla çocuklarımıza öğretmeli, uygulayarak alışkanlık haline dönüştürmeliyiz.

Anne-baba evlat ilişkilerinin neden bu hale geldiği konusunda devletimiz ciddi ve bilimsel araştırmalar yapmalı, çözüm yollarını hızlı ve zaman geçirmeden hayata geçirmelidir.

Ailelerde, geçmişteki ekonomik ve sosyo-kültürel şartlar nedeniyle uygulanagelmiş bir takım ilişkileri, günümüz şartlarıyla mukayese etmeden, sırf nostaljik takılarak, eskiden şöyleydi, eskiden böyleydi edebiyatıyla teselli olmaktan vazgeçmelidirler. Günümüzün ekonomik ve sosyo-kültürel şartlarıyla beklentileri ya da olması gerekenleri iyi değerlendirmek ve sağlıklı bir düzlemde buluşturmak gerekir. Bu yapılmazsa her şey ulaşılamaz bir düzeyde kalır gider.

Kaldı ki, eskiden öyle idiyse ve öyle olduğunun doğru olduğuna inanıyorsan, madem çocuklarını o doğrular istikametinde niye yetiştirmedin. Hadi hata yaptın çocuklarını yetiştirmedin ve/veya yetiştiremedin, telafi programı uygulayarak torunlarını öyle niye yetiştirmiyorsun. Şu veya bu nedenle bunlar mümkün olmamışsa, hiç değilse bu doğruların yanında safını niye belli etmiyorsun.

O zaman, sanaldan kutlamaya, sanaldan hal hatır sorulmaya, sanaldan ağıtlara razı olacağız. Çokta şikayetci olmaya hakkımız yok.

Öyleyse gelin bir başlangıç yapalım, ölmüş anne babalarımız için sosyal medyadan kutlamalar yerine, hepsine bir fatiha gönderelim. Hayırla yad edelim. Arkalarından amel defterlerinin açık olması için hayır hasenatta bulunalım. Gücümüz yetiyorsa hepimiz ayrı ayrı, yetmiyorsa üç-beş-on kişi birleşip Afrika’da susuzluktan ölen insanlar için birer su kuyusu açtıralım, aynı formülle birer yetim bakalım, baktıralım. Hem bu şekilde de birlikte hareket etme kültürümüz yeniden canlanır, sosyal ve komşuluk ilişkilerimiz gelişir.

Çocuklarımızın bu formatta yetişmeleri için çaba sarf edelim, irade ortaya koyalım. Bu sabah namazına torunumuzla birlikte gidelim. Çocuklarımız için ihlaslı ve samimi bir şekilde sürekli hayır duada bulunalım. Onların bilime uygun, ahlak ve edep kurallarını da içselleştirecek şekilde, yetenekleri ve istekleri doğrultusunda iyi bir eğitim almaları noktasında gayret gösterelim. Dürüst ve vatanını seven insanlar yetiştirelim.

Yoksa çocuklarımız, okurlar şu veya bu mesleğin doruklarına kadar derece yapabilirler. Ticari hayatta çok para kazanıp ekonomik olarak iyi bir noktada bulunabilirler. Bu aileler içinde, toplum içinde, devletimiz içinde bir iftihar meselesidir.

Ancak, babalar gününde sosyal medyadan, iyi dilek ve temennileriyle yetinmek zorundayız. Ya da rahmetli olduktan sonra methiyelerle, fotoğraflarımızın altına yapılan yorumlar teselli ikramiyesi olarak öbür dünyaya kalıp gidecektir.

Bu sarmalı tersine çeviremezsek, üzülerek belirtmeliyim ki, şikayetci olmaya da pek hakkımız bulunmasa gerek.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.