أى دل تو دمى مطيع سبحان نشدى
واز كار بدت هيچ پشيمان نشدى
صوف. وفقيه وزاهد ودانشمند
اين جمله شدى ولى مسلمان نشدى
Ey dil tü demî mutî'i sübhan neşüdî,vez kâri bedet hîç peşimân neşüdî, sofi u fakîh u Zahid u dânişmend îyn cümleh şudi ve lî musulmân neşüdî.
Ey gönül! Bir an olsun Allah'a ( gerçek) kul olmadın, işlediğin günahlardan dolayı hiç te pişman olmadın.
Sofî,fakih,zahit,âlim oldun ama, gerçek (bir) müslüman olmadın( bir türlü olamadın)
Bütün insanlar yüce Allah'ın kullarıdır ama kimi bunun farkında kimi değil,kimi yüce Allah'ın kulu olduğuna İnanıyor kimisi de buna inanmıyor.
الناس أجناس والجنون فنون
Ennêsü ecnês vel cunûnu fünûnun.
İnsanlar ayrı ayrıdır (günümüzde yaşayan sekiz milyar insandan iki kişi birbirine benzemez) delilik te bir değil, o da çok çeşitlidir.
Allaha kul olduğuna inanmayan İslam nazarında müslüman değildir ve İslam'a göre delidir,meâş(maâş aklı olsa da),meâd (ahirete hazırlık yapan aklı olmadığından) delidir.
Allaha kul olduğuna inanan ve bunun farkında olanlarda da bazı farklar vardır,kimi kalbi ve kalıbı ile, kimi zihni ve düşüncesi ile,kimi niyeti ve davranışları ile kısaca her şeyi ile müslüman iken, kimisi de "kimisi de Allah'a şartlı olarak ibadet eder"
Hac suresi: 11 ayet.
Yüce Allah bir ayet-i kerimede bu hususta şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler hepiniz birden silme girin"
Bakara suresi:208 ayet yani tam müslüman olun,İslam-ı Kamil olun, her şeyinizle müslüman olun, kayıtsız şartsız müslüman olun,İslam'ın bütün şer'î kurallarını yaşamaya çalışın heva,heves ve arzularınız,nefsiniz İslam'a ve Rasulullah efendimizin getirdiğine tabi olsun keyfinize göre değil, Kur'an ve sünnete göre yaşayın.
Böyle yaşayan bir insan kendisinden bir kusur sâdır olduğu zaman, bir günah veya bir masiyete bulaştığı zaman, kalbiyle içtenlikle ve dili ile pişman olur ki,bu kaliteli bir pişmanlık ve nedamettir. Bu tövbe ve istiğfar yüce Allah'ın hoşuna gider ve inşallah bunu kabul buyurur.
Bir insan sofî olabilir, fakih ve alim olabilir, hatta zahid olabilir sonuçta herkes gibi bütün bunlar islam dininin ölçülerine uymak zorundadırlar, bu hususta kimseye bir imtiyaz ve ayrıcalık tanınmamıştır.
Herkes gerçek bir kul ve gerçek bir müslüman olmak zorundadır, hayatını buna göre yaşamalıdır, kaçamak ve yarım yamalak müslümanlık, kenarda müslümanlık gün gelir kâfî gelmeyebilir.
Kafa bir yerde gövde bir yerde, beden bir yerde gönül başka bir yerde, aklı kiraya vermek, başkasının cebine koymak,o doğru diyorsa doğrudur, yanlış diyorsa yanlıştır demek, islam'ın şu'su güzel bu'su değil, ben şuna inanıyorum ama şu kafama yatmıyor,böyle bir şey olabilir mi, böyle bir müslüman olur mu, buna gerçek bir kul, gerçek bir müslüman denebilir mi, böyle kişi sofi de geçinse zahid de geçinse, âlim olduğunu da iddiâ etse, fakîhim de dese bir yanılgı ve bir yanlışın içindedir.
Gerçek Bir müslümanın, gerçek bir müminin, gerçek bir kulun vasıfları kur'an-ı Kerim'de Rasulullah efendimizin sünnetinde mevcuttur, ölçüer verilmiştir ve özellikle günümüzde her kes istediği bilgiye ulaşabilir.
*Ya ihlâs ve kurtuluş,ya iflâs ve yok oluş.
Yüce Allah bizlere ve bütün mümin kardeşlerimize, her zaman ama hiç olmazsa ölmeden önce Kur'an ve sünnette var olan ölçülere uymayı ihlâslı,samimi bir müslüman, gerçek bir mümin ve gerçek bir kul olmayı, nasip eylesin. Âmîn.
Ahmet ÖZKAN
4 Haziran 2022 C.tesi