Yıllar yılı bilincime çivilenmiş bir özlem var. Edirne'den Kars'a tüm ülkeme ait bir özlem bu...
Akşam güneşi ufukta kaybolurken: "Ülkemdeyim, huzurluyum, yarınlarım aydınlık" diyerek huzur içinde içeceğim kahve saltanatına hasret kaldığım günden beri bütün varlığımla güvenebileceğim, oyumu rahatça verebileceğim bir muhalefetin olmasını istiyorum.
Çünkü, çocukluğumdan beri milli duygu ve ülkemin ve dinimin değerleriyle ters düşmeyecek bir ülke tasavvuru ile büyütüldüm.
Bunun için ülkemin her zaman kalkınmış bir ülke olması, refah düzeyinin yüksek olması, gelir dağılımının adil olması ile adaletin hüküm sürdüğü bir ülkede yaşamak arzum ve idealimdir.
Çünkü, zaman ne zaman olursa olsun, beni yöneten iktidarın, eksikleri varsa eleştireyim, söyleyeyim, düzeltsinler.
Hatalarının neler olduğunu, bu hatalardan vazgeçilmediği zaman ve ısrarla yapılmaya devam edildiği zaman sonuçlarının neler olacağını, ülkeye nelere mal olacağını, kimlerin zarar göreceğini, bunun maliyetinin neler olabileceğini, söylediğimiz zaman hemen afaroz edilmeyip, dikkate alınıp, doğruysa bu yanlışlardan vazgeçilmesini, vazgeçilmeyip yanlış ve hatada ısrarcı olunduğu takdirde, bunları yapmayacak, daha iyisini yapacak bir muhalefetin olduğunu, alternatifsiz olmadığını bilmelerini istedim.
Rahmetli Erbakan hocamın, bira fabrikasıyla, gazoz fabrikasıyla bu memleket kalkınmaz. Kalkınmak için ağır sanayi kurmamız lazım. Kendi motorumuzu kendimiz yapmamız, kendi uçağımızı kendimiz yapmamız lazım. Uçak ve motor üretecek bizim ülkemizin genç beyinlerini, başkalarının yaptıkları uçakların tamirlerini yapmakla oyalamamamız gerektiği felsefe ve doktrininin doğruluğuna inanarak büyüdüm.
Yıllık ürettiğimiz buğday dahil tüm hububatımızı verip, karşılığında, ülkemizin ihtiyacı olan helikopterlerden sadece birkaçını alabilir durumdaydık. Bunu satan ülke insanlarının bundan elde ettikleri gelirle, döviz gelecek ve bu dövizle dış borç ödemelerinizi karşılayacağız diye, aynı ülke insanlarının ülkemize turist olarak gelip de, onları havaalanlarında çiçeklerle etkili ve yetkili devlet erkanıyla karşılayıp, ülkemizin denizi, kumu ve güneşi bol olan, Kuşadası, Fethiye, Marmaris, Didim, Antalya vb. cennet gibi turizm bölgelerinin beş yıldızlı otellerinde ağırlayıp, kirlettikleri çarşafları yıkayıp, tuvaletleri temizleyip, bunu da istihdam ve bacasız fabrika saymanın doğru olmadığını, ekonomik tahsil yaparak pekiştirdik.
Tam tersine, bizler motor, araba, uçak, helikopter vs. yapıp ihraç edip, buradan elde ettiğimiz gelirlerle, yabancı ülkelere turist olarak gidip, onların otellerinde en iyi üzümü, peyniri, şeftaliyi yiyip, onlara kirlettiğimiz çarşafların temizletilmesi gerektiğini savunarak dünya görüşümüzü şekillendirdik.
Bunları gerçekleştirmek için laf üstüne laf değil de, taş üstüne taş konulması gerektiğine inandık ve savunduk.
Yönetilenlerin seçimle gelmelerinin bir avantaj olduğunu, iktidarı beğenmezsek, yanlışlarını bulursak, muhalefeti destekleyip iktidara getirir, hedefimize ulaşırız demiştik.
Bir kaç kez Rahmetli Erbakan hocamızı anma programlarına katıldım. Orada da gördüm ki, hocayı anmak ve fikirlerini anlatmak yerine, Erbakan hocamızı anma programları bahane edilerek, mevcut Cumhurbaşkanı ve iktidarı kötülemek için, bir vesile aracı yapılıyor.
Ben ve insanlarımızın beklediği ise;
--- Attığı her adımıyla, söylediği her sözüyle milli olan Atatürk'e ihanet etmeyen;
--- Kürdistan Komünist Partisi ve terör örgütü PKK'den, YPG'den, HADEP'ten destek almayan;
--- Teröre bulaşmış parti ve örgütlerin militanlarıyla buluşup gizli ittifaklar yapmayan;
--- Partisine ait devasa bir binanın 14. KATINDAKİ KOZMİK DAİRE'sinde kim olduğu, nereden geldiği bilinmeyen karanlık adamlarla buluşup akıl ve emir almayan;
--- PKK'nın yasal uzantısı bir parti liderinin, Kobani için halkı kışkırtarak onlarca kişinin ölümüne zemin hazırlamasından dolayı aldığı hapis cezasının affını istemeyen;
--- Paralel Devlet Yapısı PDY ve İŞİT'ten medet ummayan;
--- Sabah akşam birilerinin ihtilal yapmasını istemeyen;
--- ABD başta olmak üzere Batılılardan destek almayan;
--- İhtilal gecelerinde sığındığı bir evde zevkten dört köşe kahve içen değil, tankların önüne dikilebilen;
--- Evlatlarını PKK'ya kaptırmış Anaların acısına ortak olan;
--- Anadolu’yu işgal edenlerin komutanı AGAMEMNON'un heykelini elindeki belediyelerin eliyle meydanlara dikmeyen;
--- Halkın inanç ve töresinden tiksinmeyen;
--- Devletin ya eda partisinin parasıyla alkol masaları kurmayan;
--- Her gece uyumadan önce kurduğu çilingir sofrasında 125 liralık 35'lik rakısını, 25 liralık çereziyle birlikte içmeyen;
--- Üç ay boyunca ödemediği bin küsür liralık elektrik borcu nedeniyle karanlıkta kalınca 3740 liralık aydınlatıcıyla gövde gösterisi yapmayan;
--- Kandil'e giderek teröristlerle koyun koyuna yatıp kalkan, İstanbul'un ilahi simgeleri olan minareleri bilmem neye benzeten bir il başkanının aldığı yasal cesası nedeniyle sokakları kirletmeyen;
--- Rüşvet alarak halka zulmeden belediye başkanlarının arkasında durmayan;
--- MİT operasyonlarını dünyaya ilan ederek Türkiyeyi zor duruma sokmayan;
--- İğrenç seçim ittifakları yaparak emperyalistlerin sinsi emellerine alet olmayan;
--- Tarihinden ve geçmişinden tiksinmeyen;
--- Ezan sesinden rahatsız olmayan;
--- Sokak olaylarından medet ummayan;
--- Aş ve iş için partisine sığınan, belediyesine başvuran kadınları taciz etmeyen;
--- Halktan toplanan vergi paralarını uçuk kaçık heykellere harcamayan;
--- İktidardakilerden daha güçlü ve daha akıllı projeleri olan;
---Atatürk'ü joker olarak kendi çıkarına göre kullanmayan, onun ideallerine yönelik milli adımlar atan...
---Dün iktidarla beraber hareket eden ve/veya ters düşüp, düşmanımın düşmanı dostumdur orkestrası içerisinde yer almayan,
---Bunlar olmasaydı biz olacaktık mantığıyla savrula savrula, kendilerinin de nerelerde olduğunu kestiremedikleri bir oluşum olmayıp, ne yaptıklarını bilen,
MİLLİ BİR MUHALEFET istiyorum.
Arayıp da gören, duyan, bilen olursa bana da haber ederse memnun kalacağım.
