22 Haziran 1922’de Konya Erkek Lisesi beden eğitimi muallimi Süreyya Rıfat Ege’nin kurucu başkanlığında yepyeni bir takım kurulur. Kurtuluş savaşının yaraları, yavaş yavaş sarılmaya başlandığı yıllardır. Süreyya Rıfat Ege ve arkadaşlarının kurduğu takımın renkleri, ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı, matemin rengi siyah ve umudun rengi olan beyaz olmasına karar verirler. Konya Gençlerbirliği ismi ile kurulan takım, zaman içinde ismini de rengini de değiştirecektir. Bu takım bugün ki adıyla yeşil beyaz renkleri olan Anadolu’nun hükümdarı dediğimiz Konyaspor’dur. Konyaspor o günden bugüne gelinceye kadar bir çok başarılı, başarısız sezon geçirir. Kapanma noktasına geldiği dönemler olur. Transfer yasakları ve maddi sıkıntılar çeker... Bu sezon başladığında ise mütevazi takımıyla gözlerden uzak başlar serüvenine, neredeyse kimse 99.yılında bu takımdan bir başarı beklemez. İlk 10 bile bu takımla başarı sayılır diye düşünenler çoğunluktadır. Sezon başlar Konyaspor puanları kazandıkça tırmanışı sürer. Ha inecek ha ha takılacak derken 2.sıraya demir atar. Geçtiğimiz günlerde 100.yıl meşalesi yanar ve artık tek hedef ligi 2.sırada bitirmektir…
14.Haftdan beri 2.lig koltuğunda oturan Konyaspor, Ligde zor günler geçiren Göztepe ile Konya’da kozlarını paylaşacaktı. Konyaspor yerini korumak ve şampiyonlar ligi heyecanı yaşamak, Göztepe ise ligde kalma umutlarını yeşertmek için sahaya çıkıyordu.
Tahmin edildiği üzerine maça hızlı başlayan Konyaspor’du. Son haftalarda grafiği artan takımın en golcüsü Cikalleshi, Göztepe’nin yaptığı hatayı affetmiyor şık bir vuruş ile takımını öne geçiriyordu. Göztepe tarafında panik hakimken, Konyaspor’un ayakları yere sağlam basıyordu. Mükemmel bir sezon geçiren Soner’in yokluğunda formayı kapan Oğulcan kendisine verilen şansı iyi kullanıp skoru 2-0 yaptığında dakikalar henüz 28’i gösteriyordu. İlk yarının son dakikalarında rakibin 10 kişi de kalmasıyla artık Göztepe havlu atar. İkinci yarı sayısız pozisyona giren Konyaspor , Bytyqi’nin çok çok ekstra golüne kadar atakları cömertçe harcamaya başladı. Bytyqi’nin golü gerçekten enfesti. 3.Golden sonrada maçın başından beri olduğu gibi Konyaspor sahanın tek hakimiydi. Çok rahat 6-7 gol bulunabilecek maç 3-0 bitti. Bugün Konyaspor’u eleştireceğim tek konu galibiyet tamam, ancak hemen altımızda bulunan Fenerbahçe ile ikili averajımız eşit durumda bulunuyor. Geçtiğimiz sezon 1 gol şampiyonu belirlemişken bulduğunuz kadar atacaksınız. Averaj ne kadar iyi olursa bu bize ekstra bir beraberlik hakkı verir. Bitime 7 hafta var Fenerbahçe ile aramızdaki puan farkı 2 averajda ise onlar bizden 1 iyiler yani artık atılan her golün alınan her puanın altın değeri var.
Gelelim tribüne, bu sözüm önceden maçlara gelip şuan gelmeyen taraftarlarımıza; oruç tutan futbolcu için bu saatte maç oynamak ne kadar zorsa, maç izlemeye gelen taraftar içinde o kadar kolay, iftar öncesi mükemmel bir değerlendirme şekli diyebilirim. Sadece stadyumun bulunduğu parsana mahallesi stadyuma gelse zaten yarısı dolar. Evimizde oynayacağımız sadece 3 maç kalmışken neden bir türlü stadyuma gelmiyoruz? Doyduk mu? Bu kadar başarı yeter mi ? Bu nedensiz küslük artık bitmeli, böyle bir başarıda insanların bilet bulmak için kendisini paralıyor olması gerekirdi. Hani Konya şehrini bilmesek! Tribün kültürünü bilmesek! Tamam sayı budur diyeceğim de beton tribünlerde koltuksuz herkesin yan dönerek ayakta durduğu tribünlerde büyüdük. Benim şehrim bu değil! Umarım kalan 3 maç bu tribünler hıncahınç dolar çünkü 2.likte bu sezon özelinde şampiyonluk kadar önemli…
4 Nisan 2004 tarihinde elim bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrılan Teknik Direktörümüz Tevfik Lav’ı da saygı, sevgi ve rahmetle anmadan geçemeyeceğim.
Maçın sözü; Hepimiz aynı gemideyiz, artık yolcu yoktur. Herkes mürettebattır. 100.yıl aşkına saldır Konyaspor…