ما اقصر الإعمار فى عهد الهوى
يا حبذا لو كان عمرا سر مدا
Mê aksaral e'mari fi ahd il hevâ, ya habbezâ lev kêne Ümran sermeden.
Ah! Yüce Allah'ı, O'na salât ve selâm olsun Rasulullah'ı, Allah'ı ve Rasülullah'ı sevenleri sevmenin yolunu yordamını az da olsa öğrenmişken,bu ulvî zevk ve safâ'nın tadına,zevkine varmışken, ömür ne kadar da kısa geliyor insana.
Ah! Keşke bu ömür ebedi olsa (veya Hz Adem'den beri yaşamış olsaydım da Yüce Allah'ı, sevdiklerini, Yüce Allah'ı sevenleri doya doya sevsem, kendimi yüce Allah'a sevdirsem, Yüce Allah'ı razı etsem, Rasülullah efendimizin sünnetini iliklerime kadar yaşasam)
Evet yolu ve yordamı öğrendikten sonra insana bu ömür kısa gelmeye başlıyor, fakat,Kadir gecesi,Regaib gecesi,
Berat gecesi,cuma günleri ve geceleri,
zilhiccenin ilk on günü bayram günleri de var ki mü'min bu gün ve geceleri ihya ederse büyük kazanç elde eder.
İman kalbe yerleşip kök saldıkça,hidayet yolu gündüz gibi apaçık göründükçe,ilm el yakîn olan şeyler ayn el yakîn'e dönüştükçe, hatta Hakk el yakîn derecesine varmaya yaklaştıkça organlar yüce Allahın rızasını tahsil için
seferber oldukça,ve bir beşer olarak insan sevgi
aşk ve heyecanla bu kutsal dine, Kur'an'a, Rasulullah'ın sünnetine
teşne bir vaziyette dört elle sarıldıkça ömür ne kadar da kısa geliyor.
Böyle lezzet ve ruh dolu enerji ve hayat dolu bir ömrün Senesi(yılı), bir sine(an) gibi hızlı geçiyor, buna karşı bir kişinin,
sevdiklerinden, İslam'ı, Kur'an ve sünneti yaşamaktan ayrı kalmasının bir sinesi(anı) da bir sene(yıl) gibi
uzun geliyor.
"Seni aramam için beni uzağa attın.
Her şeyi benim beni kendin için yarattın" şuuru içerisinde ve : Allahım! Günün birinde senden başkasına gönlüm kaysa, senden başkası aklıma gelse dinden çıktım diye kendimi yargılarım diyen aşk ve huzur sultanları bu kısa ömrü kendisi, âilesi, çevresi,milleti,
ümmeti ve kendisinden sonra gelecek nesiller için muteaddî hizmetlere
sarfedenler için şöyle buyuruyor yüce Allah: "Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri( gayret edenleri)elbette kendi yollarımıza eriştirecegiz"
Ankebut süresi 69.ayet.
Bu bir kaç misal inanç ve itikada, Allah'a kulluk bilincinin zirve yapmış olanına misal olsun. İbadet şuurunun da zirvede oluşuna bir misal vererek konumuzu bitirelim:
HZ Fatıma r.a bir gün bir dirhemi veya bir dinarı yıkamış cilalamış, güzel koku sürmüş ve bir fakire vermek üzere hazırlamış, bunu görenler soruyor:Ey peygamberin kızı ne yapmak istiyorsun? Buyurmus ki Hz Fâtıma: Bunu ben bir fakire vermek istiyorum, biz de fakire dinar, dirhem tasadduk ediyoruz ama senin gibi yapmıyoruz dediklerinde buyurdu ki: Ama siz bilmelisiniz ki benim tasadduk edeceğim bu dinar veya dirhem fakirin eline varmadan Yüce Allah'ın mubarek eline yani kabulüne ulaşacak, ben de yüce Allah'a layık bir sadaka vermek istiyorum diye cevap vermişti.
Ey yüceler yücesi ulu Allahım! Rızana, Rasülullah'a komşu olmaya,Firdevs cennetine ve mübarek cemalini görmeye talibiz.
O'na salât ve selâm olsun senin şanlı Peygamberin "Allah himmeti âli olanları sever" diye müjde verdi
biz de layık olmadığımız halde bu şerefli hususları senden istiyoruz,ama Sen bunları bizlere lütfunla kereminle vermeye kâdirsin. BERAAT gecesi hürmetine bizleri ve bütün mümin kardeşlerimizi umduğumuza nail eyle.
Amin.
Ahmet ÖZKAN
17 Mart 2022 Perşembe