Felsefecilerle İslam’ın insana bakışı çarpıcı şekilde farklı.
Felsefeciler, insanı hayvan olarak görürler.
İnsan, öğrenen hayvandır, der Konfüçyüs.
Aristo’ya göre ise insan düşünen hayvandır.
İnsan, sorgulayan hayvandır, demiş Sokrates.
İnsan, araştıran hayvandır, der Thales.
Heraklit’e göre insan, tartışan hayvandır.
İnsan, kazanan hayvandır, der sofistler. (Para kazanmak için felsefe öğretenler)
Platon’a göre insan, toplumsal hayvandır.
John Dewey’e göre insan, çıkarını düşünen hayvandır.
Immanuel Kant, insan eleştiren hayvandır, der.
Descartes, insan konuşan hayvandır, demiş.
Frederik Nitsche ise insan düpedüz hayvandır, diyor.
İslam, insanı hayvanlıktan kurtarır, en şerefli varlık sayar, adam yerine koyar, onun değerini yükseltir.
Kur’an, insanın varlıkların en şereflisi olduğunu, Allah’ın dünyadaki en şerefli misafiri olduğunu beyan eder ve cennete davetli olduğunu müjdeler.
İnsan başıboş bırakılmış bir varlık değildir; sahipsiz, hedefsiz, gayesiz, amaçsız olarak gönderilmemiştir.
Hayvan değildir.
İslam, felsefecilerin insanı düşürdüğü çukurdan çıkarıp varlıkların en şereflisi olma makamına yükseltti. İnsanın ölünce yok olup gitmeyeceğini, hiçliğe düşmeyeceğini, kabre girip kalkmamak üzere yatmayacağını anlattı. Kabrin ebedî hayata açılan kapı ve yeni bir hayatın başlangıcı olduğunu müjdeledi. Peygamberimiz (sav) ebedî hayat müjdesiyle geldi.
İnsanı yaratan son derece şefkatli, merhametli, izzetli ve azamet sahibi. Her şeye gücü yeter, her şeyi bilir, kâinatın sahibi. İnsan, Allah’ın en değerli eseri ve muhatabı.
Allah, insanı dünyaya imtihan için göndermiş; kâinatı son derece düzenli, intizamlı, sanatlı, güzel bir şekilde yaratmış; insana akıl vermiş. Eserleriyle kendini insanlara tanıtmak istiyor, insanı kendisine ibadet ve kulluk yapması için yarattı. İnsanın yaratılış gayesi Allah’ı tanımak, ona ibadet ve kulluk etmektir.
Allah, peygamber ve Kur’an göndererek insanı niçin yarattığını ve ondan ne istediğini bildirmiş. İnsan yeryüzünün halifesi ve çok değerli bir varlık.
Bu konudaki âyetlerden bazıları şöyle:
“Muhakkak ki biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tin, 4)
“Ben, cinleri ve insanları yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 56)
“İman edip iyi işler yapanları içinden ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. Çalışanların mükâfatı ne güzeldir!” (Ankebut,58)
“Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir ancak iman edip iyi işler yapanlar başka. Onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler.” (Sebe, 37)
“İman edip iyi işler yapanları, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah’ın apaçık ayetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah’a inanır ve iyi bir iş yaparsa Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah gerçekten ona güzel bir nimet vermiştir.”(Talak, 11)
İnsan şu kâinat ağacının en önemli meyvesi, âlem sarayının en şerefli misafiri, Allah’ın fevkalade kudretinin harika bir mucizesi, der Bediüzzaman.
Hz. Mevlâna, ölüm gününü düğün günü ilan eder, ölümü sevgiliye kavuşma olarak niteler.
Ölüm fani dünyadan baki âleme hicrettir, mekân değiştirmektir, vazifeden terhistir, ebedi hayatın başlangıcıdır, hizmet âleminden ödül dünyasına göçtür.
İslam, hayata anlam kazandırır, insanın varlık sebebinin imtihan olduğunu; Allah’ın emir ve yasaklarına uyanların cennete gideceğini, onu tanıyan ve itaat etmeyenlerin cehenneme düşeceğini haber verir.
Felsefeciler insana gelecek vadetmez. Jack London, insan insanın kurdudur, der. İnsanı merhametsiz canavara eşit tutar.
İnsan İslam ve iman ile şeref, değer ve kıymet kazanır.
Akif ne güzel söyler:
“İmandır o cevher ki İlahi, ne büyüktür,
İmansız paslı yürek sinede yüktür.”