banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hz. Muhammed ümmi idi, yani okur-yazar değildi.

Ömrünün ilk çağından kırk yaşına kadar öğrenim görmedi. Kimseden bir harf öğrenmedi. Mübarek ellerine kalem bile almadı.

Mükemmelliğin en üst noktasına varmış olan bu mübarek zat’a peygamberlik görevi verildi.

Peygamberliğine delil ve şahit olarak da Kur’an-ı Kerim mucize olarak indirildi.

MUCİZE

Allah’ın izni ile peygamberlerden zuhur eden harika olaylara mucize denir.

Mucize, peygamberliğin şahidi ve ispatıdır. Mucizenin benzerini meydana getirmek başka insanların güç ve takatlarının üstündedir.

KUR’ANIN İNDİĞİ ÇAĞDA EDEBİYAT

O zaman Arap Edebiyatı zirvedeydi. Güzel söz söylemek iftihar konusuydu.

Şairlik şeref ve şöhret kaynağıydı.

Öyle edebiyat üstadı hatipler vardı ki, hitabetiyle iki hasım insanı barıştırır veya iki dost kabileyi savaşa tutuştururdu.

Her yıl edebiyat üzerine yarışmalar düzenlenir, herkesin takdir ve beğenisini kazanan şiirler KÂBE duvarına asılırdı. Kısacası o günkü edebiyat bugünün medyası gibiydi.

 

KUR’AN MUCİZESİ

Hz. Muhammed kendisine vahyolunan MUCİZE KUR’ANI mütemadiyen okuyor ve insanları İslam’a çağırıyordu.

Kur’an’ı dinleyenler Kur’an’a hayran kaldılar. Kur’an’ın tesirinde kalıp iman edenler çoğaldı. Cinlerden bir grup Peygamberimizden dinledikleri Kur’an’dan çok etkilenip Müslüman oldular. (AHKAF SURESİ: 23,30)

LEBİD gibi meşhur edebiyatçılar şiir ve nutuklarını Kur’anla karşılaştırdılar. “Bizim eserlerimiz Kur’an’a denk olamaz” deyip Kur’an’ın Allah kelâmı olduğunu ilan ettiler. Birbirlerine üstün gelmekle övünen şairler, Kur’an karşısında acizliklerini itiraf edip Kâbe duvarında asılı olan şiirlerini bir bir indirdiler. Kalpleri hidayete açık olanlar bölük bölük İslam’a girdiler.

 

KÂFİRLERİN KUR’ANA KARŞI TAVIRLARI

Küfürde inat eden kâfirler, Kur’an’ı Muhammed’in kendisi uydurduğunu söyleyip “istesek biz de bunun benzeri bir kelâm getirebiliriz” dediler. (ENAM SURESİ:9)

Kâfirlerin bu iddialarına karşı Kur’an şu meydan okumayı yöneltti;

(İSRA SURESİ:88) “Andolsun, bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere insü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya koyamazlar.”

Bu meydan okumayı duyan edebiyatçılar uğraştılar, yazdılar fakat kendi yazdıklarını kendileri bile beğenmedi, kimileri de alaya alınma korkusuyla yazdıklarını ortaya koyamadı. Bir kişi çıkıp da “Ey millet, ben Kur’an’a denk bir eser yazdım” diyemedi.

Mağlubiyeti kabul etmeyen inkârcılar Kur’an hakkında çelişkili görüşler öne sürdüler. Kur’an’a, şiir, büyü, kehanet, sihir, insan sözü dediler.

Kur’an’ın Muhammed’e indirilmesini kıskandılar. (ZUHRUF SURESİ:31)

“Bu Kur’an’ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın” dediler. (SECDE SURESİ:36)

Kur’an nurunu söndürmek için şiddete, caniyane işlere, savaşa ve şeytani hilelere başvurdular. Ama asla Kur’an’a denk bir eser yazamadılar.

 

KUR’ANIN HÜKMÜ, İNDİĞİ ZAMANLA SINIRLI DEĞİLDİR

Kur’an’a benzer bir kelâm getirilemeyeceğini ilan eden ayetlerde zaman sınırlaması yoktur.

Kur’an’ın indiği devirde olduğu gibi her asırda kendi kafasına göre din isteyenlerin,  Kur’an’ın hükümlerini kendi arzu ve heveslerine göre değiştirilmesini teklif edenlerin, Kur’an’ın bir benzerini yazmaya teşebbüs eden nice şair, yazar, tarihçi ve siyasetçilerin hevesleri kursağında kalmıştır, kalacaktır.

Kur’an’ın mucizeliği ebedidir. Kıyamete kadar da benzerinin ortaya konulması asla mümkün değildir. Kur’an’a muhalif dinsizlerin, Kur’an’ı taklit etme gücü Allah tarafından kaldırılmıştır.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.