Taksim’de kurgulanan Gezi Olaylarının benzeri Boğaziçi Üniversitesi’nde sahneleniyor. Edebiyatçı dostlarım Duran Çetin ve Vedat Sağlam ile Gezi olayları sırasında Taksim’e gitmiş, olayların seyrini yakından takip etmiştik.
Tam ibretlik vatan hainliği sahneleniyordu. Parktaki yürüyüş kolunda İngilizce pankartlar taşındığını, yürüyüş yapanların Avrupalı olduğunu gördük.
O günlerde Frankfurt’tan her gün sabah uçak kaldırıldığını, Gezi’ye adam taşındığını, akşama uçakla döndüklerini havaalanında çalışan bir arkadaşım anlatmıştı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamasına göre; Boğaziçi Üniversitesi önünde eylem yaparken gözaltına alınan 159 kişiden 102’si bu üniversitenin öğrencisi değil. 15 tanesi üniversite öğrencisi değil, sadece 50 öğrenci bu üniversitenin öğrencisi.
Üniversite rektörü, öğrencilerinin aldığı eğitimin kalitesini etkilemez. Normal bir öğrencinin hiçbir zaman rektörle işi olmaz. Öğrenci hocalarını görür, onları dinler, dersini çalışır, araştırmalar yapar ve hayata hazırlanıp mezun olur.
Normal öğrenci tabii…
ABD misyoneri Dr. Cyrus Hamlin ve Fransız Yahudisi Rhinelander Robert’in kurduğu kolejde farklı öğrenciler bulunabilir. Bu okul, ülkeye faydalı olsun, yetişen evlatlar milletimize hizmet etsin diye kurulmadı. ABD misyoneri böyle bir şeyi neden yapsın?
Cyrus Hamlin niçin mi bu okulu kurdu?
Anlatayım.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın yaptırdığı Boğaz’a nazır Rumeli Hisarı’nın üst kısmına okul kuran misyoner Cyrus Hamlin der ki:
“Müslümanlar İstanbul’u fethetmek için buraya hisar yaptılar. Ben de onları yıkmak için buraya okul açacağım.”
Dr. Nurettin Topçu, Misyoner Hamlin’in şöyle dediğini nakleder:
“Fatih’in İstanbul’u aldığı surlardan bu milletin kültürünü fethedeceğim.”
Osmanlı döneminde, Robert Koleji’nden mezun olan Bulgar öğrenciler, Bulgar isyanlarına liderlik yapar ve Bulgarları örgütlerler, Balkan Savaşı yenilgisini Cyrus Hamlin’in mezun ettiği öğrenciler hazırlar.
Osmanlı döneminde misyonerler Anadolu’da hızla misyoner kolejleri açarlar, 1880 ve 1890’larda Anadolu’da çıkarılan Ermeni ve Rum isyanlarına Merzifon’a kurulan kolejden mezun olanlar öncülük ederler.
“Türkiye’de ve Dünyada Casuslar” adlı eserinde Aytunç Altındal, bu okulların casus yuvası olduğunu dile getirir:
“Robert Kolej, Osmanlı’daki Amerikalı, İngiliz ve Rum casusların da yuvası olmuştu. Birçok casus, bu okulda öğretmen kisvesi altında faaliyet göstermişti.”
Robert Kolej mezunu yazar Engin Ardıç okulda öğretim görevlisi olan ajanları şu cümlelerle deşifre ediyor:
“Bizim A sınıfına Charles Gilchrist gelirdi. Savaş yıllarında SOE, yani İngiliz Özel Harekât Dairesi’nin ajanı olarak komandoluk yapmıştı, görev bölgesi Yunanistan, uzmanlık alanı da köprü uçurmak ve daha önce de nöbetçi Alman askerinin gırtlağını çıt çıkarmadan jiletle kesmek.
Bayan Mary, Doğan Nadi’nin eşi, savaş yıllarında OSS ajanıymış! Office of Strategic Services, yani ‘Wild Bill’ namıyla maruf William Donovan’ın kurduğu, FBI’ya bağlı olmayan ilk Amerikan dış istihbarat ve harekât örgütü. Gene hocalarımızdan biri olan Hilary Sumner- Boyd’un da MI5 ajanı olduğunu bilinir.
Son Robert Kolej başkanı John Scott Everton’un CIA ajanı olduğunu biliyorduk. Bayan Mary, daha sonra Dünya Bankası’nda çalışan yeğeni Zeynep’in oğlunun, okulunu bitirince CIA örgütüne ‘analizci’ olarak girmesini önermiş çünkü çok iyi para veriyorlarmış. Zeynep’in ablası Emine, Cumhuriyet Gazetesi’nin ortağı ve yöneticisi… Aile, İzmir eşrafından, enikonu zengin ve Ünlü Uşşakizade Ailesi…”
Eski bir emniyetçinin anlattığına göre, 12 Mart 1971 darbesinden sonra sıkıyönetim, İstanbul’u ev ev arar, teröristleri bulmaya çalışır. 23 Ocak 1972 günü İstanbul’da 03.00 ile 18.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı konur, kent genelinde 512.000 ev aranır. İllegal Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi’nin Ferit İlsever başkanlığındaki İstanbul yönetimi, malzemeleri ile birlikte, Robert Koleji hocası Prof Hilary Sumner-Boyd’un Robert Kolej kampusu içindeki evinde yakalanır.
Evlatlarınıza İngilizce eğitim vererek İslam Medeniyeti kuramazsınız. İngilizce, Fransızca, Almanca eğitim yapan üniversite ve liselerde mütekabiliyet esası aranmalı.
Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya’da Türkçe eğitim yapan üniversite ve lise var mı?
Türkiye sömürge ülkesi mi?
Bu okulların öğretim dili derhal Türkçeye çevrilmeli, öğretim görevlileri arasındaki eğitimci kisvesine bürünen ajanlar ayıklanmalı.
Evlatlarımızın misyonerler ve casuslar tarafından devşirilmesinin önüne geçilmeli.