Mehmet Akif Ersoy milletimizin değerlerini en etkili ve en güzel şekilde ifade eden şairimiz.
Safahât, edebiyat dünyamızın şaheseri; eserin en önemli özelliği, sahibine çok yakışmasıdır.
Akif zor yıllarda yaşadı; Trablusgarp, Balkan, Birinci Dünya Savaşlarını gördü. Koca Osmanlı Devleti gözü önünde Batılılarca yıkıldı, parçalandı, yağmalandı.
Çarşaf gibi devletten elimizde mendil gibi Türkiye kaldı. Kurtuluş Savaşına Mehmet Akif bizzat katıldı. Evini ve ailesini İstanbul’da bırakarak Ankara’ya gitti, Burdur milletvekili olarak Meclis’te görev yaptı, cephelere gitti, askerimize vatan ve şehitlik aşkı veren konuşmalar yaptı. Anadolu’da karışıklık çıkan bölgeleri gezdi, halkı Milli Mücadeleye teşvik ve ikna eden konuşmalar etti, istiklal ruhu aşıladı, birlik, beraberlik ve cihat ruhunu anlattı. Balıkesir, Kastamonu, Konya’da, Eskişehir cephesinde askerimize yaptığı konuşmalar meşhurdur.
En iyi İstiklal Marşı’nı o yazdı. Yarışmaya katılan 724 şiir arasında onun eseri en güzel olanıydı. İstiklal Marşı’nda milletimizi bir araya getiren iman, Kur’an, vatan, ezan gibi değerlere vurgu yaptı.
Akif, Balkan Savaşı sonucu 500 senelik İslam yurdunun elimizden çıktığını gördü. Balkan devletleri Osmanlı’yı yenecek güçte değillerdi fakat ordu içindeki siyaset kavgaları yüzünden koca devlet, Balkanlar’daki eski vilayetlerine yenildi. Arnavutluk’tan Edirne’ye kadar vatan elimizden çıktı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’yu, sözde medeni Fransız, İngiliz, İtalyan ve Yunanlılar güzel yurdumuzu işgal ettiler.
Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardı. Tek yumruk olur ve Allah için yurdumuzu kurtarmaya çalışırsak başarabilirdik. Akif; birlik ve beraberlik, kardeşlik duygularını en iyi dile getiren şairdir.
Der ki:
“Sen, ben, desin efrat, aradan vahdeti kaldır;
Milletler için işte kıyamet o zamandır!
En büyük düşmanıdır ruh-u Nebi (sav) tefrikanın (bölücülüğün),
Adı batsın onu İslam’a sokan kaltabanın!
Sahipsiz olan bir memleketin batması haktır;
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır!
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!”
İstiklal Harbi yıllarında millet yoksuldu, on yıl süren savaşlar boyunca erkek nüfusu önemli ölçüde kaybetmişti. En önemlisi Osmanlı Devleti ordusu dağıtılmış, Güney Anadolu ve Zonguldak bölgesi Fransızlar, Akdeniz Bölgesi İtalyanlar, Samsun İngilizler, İstanbul Fransız ve İngilizler tarafından işgal edilmişti.
İzmir’den başlayarak Anadolu’yu işgale çıkan Yunanlılar, Ankara’ya yürüyorlardı.
Yeniden şahlanış, diriliş, uyanış ruhuna sahip olmamız şarttı. Yoksa İslam milleti yok edilecek, Anadolu’dan Orta Asya’ya sürülecekti.
Mehmet Akif cesaretle haykırdı:
Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!”
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım!
Yırtarım dağları, enginlere sığmam; taşarım!
Milletimiz Akif gibi düşünüyordu, ona inandı ve düşman Anadolu’dan kovuldu.
Mehmet Akif kendini çok iyi yetiştirmişti. Arapça, Farsça, Fransızca biliyordu; hafızdı.
Türkçenin en güzel şiirlerini yazdı.
İstiklal Savaşı kazanıldıktan sonra Osmanlı Devleti’ni parçalatıp tarih sahnesinden silinmesine yol açan İttihat ve Terakki ruhu yönetime hâkim oldu. Mehmet Akif, peşine polis takılarak bir suçlu gibi takip edildi. Safahat toplatılıp imha edildi.
Düşmanla savaşarak kurtardığı öz yurdunda CHP’li siyasetçiler Akif’i nefes alamaz hâle getirdiler. Vatan, millet, İslam, istiklal diye haykıran yazılar yazdığı Sebilürreşat gazetesi kapatıldı.
Gazeteyi çıkaran Eşref Edip Fergan tutuklandı, İstiklal Mahkemelerinde yargılandı. İstanbul’da beraat etti, Diyarbakır İstiklal Mahkemesi’ne sevk edildi. Bir daha gazete çıkarmama şartıyla beraat ettirildi. CHP’nin demokrasi ve hürriyet anlayışı böyleydi.
Mehmet Akif sonraki zor günlerde Mısır’a gitti, Kur’an’ı tercüme etti. Milletimizin Kur’an’ın diriltici tavsiye ve tefekkürü ile yeniden İslam’a sahip çıkacağı ümidiyle yaşadı.
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı;
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” diye haykırdı.
İslam ahlakına, erdemlere ihtiyacımız var. Dinimizin emrettiği ilim, sanat, marifet, Allah korkusu, dini yüceltme heyecanına her zamankinden fazla muhtacız. Şairi rahmetle anıyorum.
Beyin Vitamini: Akif’in hayatı, mücadelesi, şiirleri, ilim ve yükselme tutkusu ile ilgili geniş bilgi sahibi olmak isteyenlere ve özellikle öğrencilerimize Mustafa Duran ile birlikte yazdığımız Milli Şair Mehmet Akif Ersoy isimli kitabımızı tavsiye ederim.