banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Daha çok biber, patlıcan gibi, badem gibi hatta halkımızın çok iyi bildiği ilaç niyetine kullandığı kimi otlar gibi tadılan varlıklar için kullanılan ‘acı’ sıfatının bazı yıllar uzun ve çetin geçtiği için haneleri tamtakır kuru bakıra çevirip insanları bezdiren kışlardan sonra herkesin özlemle beklediği bahar için kullanıldığını duydunuz mu bilmiyorum.

        ‘Acı bahar’ tamlamasını rahmetli annemden veya gün görüp devran sürmüş köylülerimden ne zaman duysam, ‘acı’nın bahar kelimesiyle yan yana durmasını çocuk muhayyilemizde bir türlü bağdaştıramadığımız için tuhaf bulurdum bu sözü. Bunun; dert, keder, ıstırap ve elem gibi anlamları da olduğunu neden sonra öğrenecektik.

Havalar bir türlü istikrar kazanamadığından akşam-sabah hala odun bekleyen sobaların kaldırılmamış olmasından duydukları usançtan mı öyle derlerdi yahut ortamın dışarıda öyle uzun boylu çalışmaya müsait hale gelememesinden mi yoksa… Yoksa uzun süre soba yanan tek odaya sıkışıp kalmış koca bir hane halkına bulgur bulamaç derken üç öğün ne pişireceğinin kaygısının azıcık olsun azalmamış olmasından mıydı bahar kelimesinin başına getiriverdikleri acı? Belki yokluk belki kıtlıktı… Ne bileyim, belki de bunların hepsiydi adını tam olarak koyamadığım o garip acılığın sebebi.

Camiye gidip gelirken halk takvimini iyi bilen komşum zemheriden, karakışın girmesinden, ‘hamsin’in, içinde cemrelerin de olduğu kışın son elli günü olduğundan, son cemrenin ardının nevruz olduğundan bahsederdi. Cemaatle namazlara ara verildiğinden beri görüşmüyoruz. Nevruz yerine kahrolası korona dedikleri illeti konuştuk bu bahar. Bu nedenle bizim kuşağın, yaşları altmış ve yukarısında olanlar, yaşadığı hiçbir baharın acı kelimesiyle birlikte anılmayı bu yılki kadarhak etmediğini düşünüyorum.

Acı kelimesi taşıyabileceği en can yakıcı anlamlarını yüklenmiş olarak geldi bu yıl ilkbaharın başına. Mevsim bahar; lakin günler geceler boyu ardı arkası kesilmeyen virüs kaynaklı rüzgârlara(!)bakılırsa insanda yaşama sevinci adına ne varsa alıp götüren acının acısı bir yabancı, bir hoyrat bir haşin bahar işte şu yaşadığımız.

Orhan Veli’yi deli eden ‘tepeden tırnağa çiçek açmış ağaçlar’ bu acılıkta bize söylediği bir şey yok. Yanına kadar sokulup çiçekli bir dalı şöyle doya doya koklamayınca olmuyor. Baharın gelişini pencereden, balkondan görmekle canlanan tabiatla beraber yaşamak aynı şey değilmiş.  Orhan Veli yorumuyla ifade etmek gerekirse “Bu dağlardan geçmedinse/ Bu sulardan içmedinse/Yaşadım deme be ahbap!”

Mevsimlerden ilkbahar; lakin evlerin dışı her türlü tehlikeye açık!

“Evde kal, sağlıkla kal”

“Hayat eve sığar”

Diyorlar.

Bir seferberlik çağrısı bu; lakin karşımızda görünür düşman kuvvetleri yok.

Sağlık Bakanı her akşam yeni sayıları açıklıyor ve bir şeyi ısrarla tekrar ediyor:

“Bu hastalıktan korunmanın en sağlam, en kestirme yolu sosyal izolasyondur. Bu nedenle gerekmedikçe kimse dışarı çıkmasın.”

Çıkmazsak canımız zaten çıkacak sanıyoruz.

Savaşımız kendimizle; çünkü en büyük düşman kendi nefislerimiz.

‘Biraz sabır!’ diyorlar, ‘acelemiz var!’ diyoruz.

Halimiz tıpkı Rabbimizin Kaf suresinin 16. Ayetinde beyan ettiği gibi: “Gerçek şu ki, insanı yaratan Biziz ve onun iç benliğinin ona ne fısıldadığını Biz biliriz; çünkü Biz ona şah damarından daha yakınız.”

İç benliğimizin bize her an ne fısıldadığı fıtratımız gereği biz de biliyoruz. İyi ya da kötü ne yapıyorsak kendi tercihimizdir.

Ve biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.

Nefislerimizde bu değişimi başardığımızda ulaşacağız büyük zafere.

Âlemlerin Rabbi Rabbimizin yarattığı evrende işleyen yasalarında bir değişme olmaz.

Rahmetinden asla ümit kesmememiz gerektiğini buyurun da O’dur.

İnsanlık bugün yapıp ettiklerinin karşılığı acı içinde kıvranırken bu acılığın faturasını gül yüzlü bahara keserse bu apaçık bir haksızlık olur.

Ey insan ‘her ne ararsan kendinde ara!’ demişler.

Göz odur ki Hakk’ı göre/ Yol odur ki doğru vara

Selamların en güzeliyle…

H. Halim Kartal             09 Nisan 2020

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.