banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Medeniyet maskeli vahşiler, İslam sancağını söndürmek için Çanakkale önlerine gelmişlerdi, Boğaz’ı 15 günde geçecek, yurdumuzu işgal edeceklerdi. Medeniyeti temsil ettiklerini söylüyorlardı.

Mehmet Akif Ersoy, Batılıların sahtekârlığını yüzlerine haykırdı:

“Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz;

Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz…

Medeniyet denilen maskara mahlûku görün;

Tükürün maskeli vicdanına, asrın tükürün!..”

13 Temmuz 1915 Ramazan günüydü. Savaş boyunca Mehmetçik hem savaştı hem de orucunu tuttu. 12 Ağustos Ramazan Bayramı idi. Asker, günlük namazını siperlerde kılıyordu, bayram namazını cephede eda etmek istiyordu fakat bayram namazı cemaatle kılınırdı. Cemaat toplanıp saf tutunca düşmanın aradığı fırsat eline geçerdi. Uzun menzilli toplarla cephenin her tarafı dövülüyordu.

Seddülbahir cephe komutanı Vehip Paşa sert bir askerdi. Mehmetçiğin düşman toplarına hedef olmasını istemiyordu. Tabur imamı Gelibolulu Hafız Rıza’yı akşamdan çadırına çağırıp emir verdi:

“Hafız, askerin bir talebi var. Yarın Ramazan Bayramı, sabahleyin hep birlikte bayram namazı kılmak istiyor. Eratın toplu hâlde bulunması tehlikeli. Düşman için bulunmaz fırsat. Teklifi kabul etmedim. Sen de münasip bir lisan ile anlatırsın!”

Hafız Rıza yıkıldı. Bunu, ramazan boyunca oruç tutan arkadaşlarına nasıl anlatacaktı? Paşanın yanından boynu bükük ayrıldı. Birkaç adım atmıştı ki karşısına zamanın ulusu, gönlü Hakka bağlı, ârif, zarif bir kişi çıktı. Ciddi bir ses tonuyla Rıza’ya:

“Sakın ola ki erata bir şey söyleme! Gün ola, hayır ola! Allah ne derse o olur!”

Rıza 12 Ağustos 1915 Perşembe sabahı erkenden kalktı, sabah namazını siperde kıldı. Askere emri iletmemişti, kendi kendini yiyordu. Asker namazı eda etmek istiyordu, komutan ne diyecekti?

Aynı göle dökülen sular gibi Allah sevgisinde birleşen gönüller ayaktaydı. Allah huzuruna duracak, secdeye varacaklardı. Herkes abdestini almış, sala verilmesini bekliyordu. 

Hafız başını havaya kaldırdı, içi sevinçle doluverdi. Hevenk hevenk beyaz bulutlar... Yere yaklaşıyordu, ağır bir sis perdesi çöktü. Herkesin içinde ince bir huzur çiçeklenmişti, siperlerden çıkıp saf oldular, sis içinde kaybolmuşlar, Yüce Allah’a dua ediyorlardı.

O bilge kişi, askerin önüne geçti; tatlı ve yanık sesiyle Fetih Suresi’nin ilk dokuz âyetini okudu, bayram namazını kıldırdı, namaz bitiminde yüzlerce asker hep birden tekbir aldı:

“Allahü Ekber Allahü Ekber! La ilahe illellahü vallahü ekber! Allahü Ekber ve lillahil-hamd!”

Asker, tekbiri vecd ile tekrarlıyordu.  Zığındere’nin susuz yatağında bir alçalıp bir yükselen tekbir sesleri askerin kalbini varlığın sonsuz ufuklarında koşturuyor, sonsuzluğun takat getirilmez güzelliğinde dinlendiriyordu. Tekbirin manası şu idi: “Hak’tan başka Hak yoktur.” 

Kısa bir sessizlik oldu, sonra düşman siperlerinden sesin yankısı yükseldi:

“Allahü Ekber, Allahü Ekber!”

Hafız Rıza daha sonra bir esirden, sömürgelerden “Almanların elinden İslam halifesini kurtarma” yalanı ile cephelere getirilmiş Müslüman askerlerin Müslümanlarla savaştıklarını anlayınca isyan ettiklerini, savaşmak istemediklerini ve o sabah emirle cepheden uzaklaştırdıklarını öğrenecekti.

12 Ağustos’tan sonra Seddülbahir cephesinden savaş oldukça sakinleşti, Anafartalar cephesinde kan gövdeyi götürüyordu.  

Namazı kıldıran nur yüzlü ihtiyar, Hafız Rıza’ya şöyle dedi:

“Evladım, bu bulutların yere indirilip sis hâlinde bize gösterilmesi ancak Hz. Allah’ın emriyledir. Bu emir dört büyük melekten biri olan Mikail Aleyhisselam tarafından yerine getirilmiştir. Bu olay Yüce Allah’ın büyük bir mucizesidir.” (Matarama Kan Doldu, A.E. Kavaklı, Nesil, s.215)

İngiliz Avam Kamarası’nda Çanakkale’de İngilizlerin neden yenildiği tartışılırken Winston Churchill şöyle diyecekti:

“Anlamıyor musunuz? Çanakkale’de Allah ile savaştık ve tabii ki yenildik.”

Allah yolunda olana Allah yardım eder. Atalarımız Çanakkale’de dünyanın en büyük donanmasını ve en güçlü orduların yendiler. İman, tekniğe meydan okudu. 

Winston Churchill’e göre Boğaz’ı 15 günde geçeceklerdi. Bir yıl, iki ay, 6 gün Allah ile savaştılar ve yenildiler. Çanakkale’de iman küfrü, Hilal Haç’ı, hakikat yalanı, Hak batılı yendi.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.