Geçtiğimiz hafta bir yakınımın rahatsızlığından dolayı birkaçgün Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde refakatçi olarak bulundum. Hani meşhur bir laf vardır ya; “Allah kimseyi düşürmesin, yokluğunu da göstermesin” diye, işte o hesap…
Hastane işi işte, biliyorsunuz. Hangi hastaneye gitseniz insan kaynıyor. Sanki şehrin tüm insanları hastalanmış. Ne koridorlarda ne bekleme salonlarında ne yatakhanelerde ne laboratuvarlarda ne otoparklarda ne dolmuşlarda ne tramvayda adeta boş yer yok. Her taraf sıkış tepiş bir durumda.
Mesainin başlaması ile birlikte kalabalık harekete geçiyor.
Başka polikliniklerin durumu ile ilgili değil ama benim, özellikle kardiyoloji bölümü ile ilgili birkaç şey söylemem gerekiyor.
Seydişehir devlet hastanesinden acil kodu ile Konya’ya sevk edilen kalp hastası, Konya’daki büyük bir hastaneye ulaştıktan sonra gece geç saatlerde hemen anjiyoya alınıyor. Doktorlar ,“damarları açamadık bu hastanın açık kalp ameliyatı olması lazım” diyorlar ve “yatışını yaptırın hemen açık kalp ameliyatı olacak” diye de acele ile söyleyiveriyorlar.
Hastanın yaşı seksen küsur… Bu hasta böyle ağır bir ameliyatı kaldırabilirmi?Risk var ama damarlar da tıkalı… O bakımdan da risk var. İkinci bir krizi kaldıramaz durumda. Doktorlar da haklı. Sıkıntı büyük. “Ne yaparız ne ederiz?” diye çare düşünülürken,“Selçuklu Tıp Fakültesi hakkında insanların iyi izlenimlerinden bahsediliyor” diye düşünülüyor ve “birde oraya gidelim” sonucu çıkıyor.
Uzatmayalım diğer hastanede yapılan tetkik ve filmleri istenmesi ile yapılan değerlendirmede ameliyata gerek kalmadan açılabileceğine karar veriliyor ve hastanın yüzde doksandan fazla tıkalı olan üç damarından ikisi yapılan anjiyo sonrası başarı ile açılıyor. Sonuncusu da ilerleyen zamanda açılmak üzere geri bırakılıyor.
İşin özeti bu. Hasta normal hayatına devam ediyor.
Bunu şunun için anlattım.
Hastanede ameliyathane ve yatak bölümündeki çalışan yüzde doksanı genç pırıl pırıl asistan Doktor, Doçent, Profesörler ve çalışanların işini son derece titizlikle takip ettiklerini gördüm.
İnsana değer veriyorlar Özellikte bazı doktorlar Risk alarak yaptıkları başarılı çalışma ile tıp alanında çığır açarak Hastaneyi bir adım öne geçiriyor.
Yatan hastalar bölümünün koridorunda Afrika kökenli olduğu ilk bakışta belli olan çarşaflı anne ve küçük kızı dikkatimi çekti. Türkçe bilmedikleri için konuşma şansım olmadı ama oradaki çalışanlara sordum, 11 yaşındaki küçük kız kalbinde sorun olduğu için Somali’den ülkemize geldiğini ve Selçuklu Tıpta kalp ameliyatı olduğunu duyunca memleketimiz adına sevindim. Bunlar güzel şeyler. Takdir edilmesi gereken alkışlanması gereken şeyler diye düşünüyorum…
Konya trafiği ve EDS…
Konya’nın ana yollarında, özellikle Selçuklu bölgesinde müthiş bir trafik yoğunluğu var ve çözülmesi mümkün değil gibi gözüküyor Çünkü bu araç sayısını bu yolların kaldırması mümkün olmadığı gibi trafiği keşmekeşe çeviren sınır tanımaz sürücülerde buna destek veriyor.
Her tarafta EDS uyarısı var. Hız sınırıyerine göre 70-82 km/saat arasında… Otomobillerin hız sınırlarına uyarak aktığı yolda arkadan sellektör yaparak, korna çalarak geçmeye çalışan sürücülerin ne yapmaya çalıştıklarını merak ediyorum.
Onların acaba okuma yazmaları yok mu? Uyarıları görmüyorlar mı?Yoksa sahte plaka kullanıp cezadan mı kaçıyorlar?
El hasılı, “magandalık” sadece Seydişehir’de değil demek ki her yerde mevcut.