banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Geçtiğimiz hafta bir yakınımın rahatsızlığından dolayı birkaçgün  Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde   refakatçi olarak  bulundum. Hani meşhur bir laf  vardır ya; “Allah  kimseyi düşürmesin, yokluğunu da göstermesin” diye, işte o hesap…

 

Hastane işi işte,  biliyorsunuz. Hangi hastaneye gitseniz insan kaynıyor.  Sanki şehrin tüm insanları hastalanmış. Ne koridorlarda ne  bekleme  salonlarında ne yatakhanelerde ne laboratuvarlarda ne  otoparklarda ne dolmuşlarda  ne tramvayda adeta boş yer yok.  Her  taraf sıkış tepiş bir durumda.

Mesainin  başlaması ile birlikte kalabalık harekete geçiyor.

Başka polikliniklerin durumu ile ilgili değil ama benim, özellikle kardiyoloji bölümü ile ilgili birkaç şey söylemem gerekiyor.

Seydişehir devlet hastanesinden acil kodu ile  Konya’ya  sevk  edilen  kalp   hastası, Konya’daki büyük  bir hastaneye ulaştıktan sonra  gece   geç saatlerde hemen anjiyoya alınıyor. Doktorlar ,“damarları açamadık    bu hastanın açık   kalp ameliyatı   olması lazım” diyorlar ve “yatışını yaptırın hemen açık kalp ameliyatı olacak” diye de acele ile söyleyiveriyorlar.

Hastanın yaşı seksen küsur… Bu hasta böyle ağır bir ameliyatı kaldırabilirmi?Risk var ama  damarlar da  tıkalı… O bakımdan da risk var. İkinci bir krizi kaldıramaz durumda. Doktorlar da haklı. Sıkıntı büyük. “Ne yaparız ne ederiz?” diye çare düşünülürken,“Selçuklu    Tıp Fakültesi hakkında  insanların iyi izlenimlerinden bahsediliyor” diye düşünülüyor ve “birde  oraya  gidelim” sonucu  çıkıyor.

 Uzatmayalım diğer hastanede yapılan tetkik ve filmleri istenmesi ile   yapılan değerlendirmede ameliyata gerek kalmadan açılabileceğine  karar  veriliyor ve   hastanın   yüzde doksandan  fazla  tıkalı olan  üç damarından ikisi   yapılan anjiyo sonrası başarı ile   açılıyor. Sonuncusu da  ilerleyen zamanda  açılmak üzere  geri bırakılıyor.

İşin özeti bu. Hasta  normal hayatına  devam ediyor. 

Bunu şunun için anlattım.

Hastanede ameliyathane  ve  yatak bölümündeki çalışan  yüzde  doksanı  genç pırıl pırıl  asistan Doktor,  Doçent, Profesörler ve  çalışanların işini son derece titizlikle   takip ettiklerini   gördüm.

İnsana  değer veriyorlar  Özellikte  bazı  doktorlar  Risk alarak  yaptıkları başarılı çalışma ile  tıp alanında   çığır açarak Hastaneyi   bir adım öne   geçiriyor.

Yatan hastalar   bölümünün  koridorunda Afrika  kökenli  olduğu   ilk bakışta   belli  olan  çarşaflı anne  ve küçük  kızı dikkatimi çekti.  Türkçe bilmedikleri için konuşma  şansım  olmadı ama  oradaki çalışanlara  sordum,   11  yaşındaki küçük  kız  kalbinde sorun olduğu için  Somali’den ülkemize  geldiğini  ve Selçuklu  Tıpta  kalp ameliyatı olduğunu  duyunca  memleketimiz  adına  sevindim. Bunlar  güzel şeyler. Takdir edilmesi  gereken alkışlanması gereken şeyler diye düşünüyorum…

 Konya trafiği ve  EDS…

Konya’nın ana yollarında, özellikle Selçuklu bölgesinde müthiş bir trafik yoğunluğu var ve çözülmesi mümkün değil gibi gözüküyor Çünkü bu araç sayısını  bu  yolların  kaldırması  mümkün olmadığı gibi  trafiği keşmekeşe çeviren sınır tanımaz   sürücülerde  buna  destek veriyor. 

Her tarafta EDS uyarısı var. Hız sınırıyerine  göre 70-82 km/saat arasında… Otomobillerin  hız sınırlarına   uyarak   aktığı yolda arkadan sellektör yaparak,  korna çalarak geçmeye çalışan sürücülerin  ne yapmaya çalıştıklarını  merak ediyorum.

Onların acaba  okuma yazmaları yok mu? Uyarıları görmüyorlar mı?Yoksa  sahte plaka  kullanıp cezadan  mı kaçıyorlar?

El hasılı, “magandalık” sadece Seydişehir’de  değil demek ki   her yerde  mevcut.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.