banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Ortada kanayan bir yara var. Son kale aile şiddetli saldırı altında. Erkeği devlet eliyle evinden kovarsanız o yuva yıkılır. Avrupa’nın örnek alınacak hâli yok, kelin ilacı olsa kendi başına sürer. Aile zaten çökmüş, erkek düşmanları tarafından kurulan marjinal kadın dernekleri kadınları dayaktan kurtarmaya çalışıyor, aileyi değil. İthal yasalarla bir yere varmak mümkün değil. 

Erkeği evinden kovarsanız cinayeti körüklersiniz. İstatistikler tam da bunu söylüyor: 

2008’de 80, 2009’da 109, 2010’da 180, 2011’de 121, 2012’de 201, 2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440 kadın öldürülmüş.

İstanbul Sözleşmesi ve erkeği evinden kovduran yasalar, cinayet yangınlarına benzin dökmüş.

Mutlu olmak için yuva kuran insan, hayat arkadaşını neden öldürür? 

Korkunç bir manevî çöküntü, ahlakî çözülüş, günah girdabı. İnsan öldürmek öyle böyle değil, en büyük günahlardan biri.

11 Mayıs 2011 İstanbul Sözleşmesi’nin imza tarihi. Ona istinaden 6284 sayılı kanun çıkmış, şiddet artmış. İthal kanunlar yaraya tuz biber ekiyor. Bize uyan yasaları çıkarmamız lazım, adam öldürmenin cezası idam olmalı.

Her şeyden önce yönümüzü eğitime dönmeliyiz. Aile kavga edilecek yer değil. Aile mutlu olmak, kendimizi ve ailemizi günahlardan korumak; sağlıklı ve hayırlı evlatlar yetiştirmek için kurulur. 

Ailede kavga çıkarsa neler olur?

Mevcut yasalara göre:

Kadının beyanı esas alınır.

Boşanırsa kadın tazminat alır.

Altınlar, çeyiz onun.

Süresiz nafaka bağlanır.

Çocukların velayeti ona.

Malların yarısı onun.

Devlet eliyle koca evden uzaklaştırılır.

Nafaka ödeyemeyen koca hapse girer.

Burada adalet de eşitlik de yok. Batı yıllarca kadın-erkek eşitliğini savundu, geldikleri yer adaletsizlik ve ayırımcılık. Anayasa’nın 10. maddesi eşitliği emreder, 6284’te esamisi okunmuyor.

Eğer kadın bir başka sevgili bulduysa bu yasalar varken erkeğe neler yapmaz?

Evlilik bir anlaşma ve namus sözleşmesi, fedakârlıkla yürür. Birbirini rakip gören, yan bakan, sevmeyen, ekonomik kazanç vasıtası gören insanların yürütebileceği bir birliktelik değil.

Aile; kadın ve erkeğin birlikte fedakârlıkla yürütmesi gereken kutsal bir yuva. Çocuklarımız bu yuvada doğar, büyür, hayata atılır. Yuva dağıldı mı çocuklar da perişan olur, kadın da erkek de.

Kadına pozitif ayırımcılık yaparak yuvayı kurtarmak mümkün değil, istatistikler bağırıyor.  

Şiddet, öfke, düşmanlık, kin, nefret, mal sahibi olma yuvaya sokulmaması gereken virüslerdir, yuva böyle yükleri kaldırmaz. 

Aile; şefkat, merhamet, sevgi, samimiyet, fedakârlık, aşk ve muhabbetle ile kurulur ve sürdürülür.

Evlenirken meşakkatli hayat yolunu birlikte yürüyebileceğimiz bir yol arkadaşı seçeriz. Hayırlı evlatlar yetiştirmek, nefsimizi haramlardan korumak, mutlu olmak içini yuva kurarız. Eşimize ve yavrularımıza hizmet ederiz, kol kanat gereriz, onlar için fedakârlıkta bulunuruz. 

Biliriz ki dünya ve ahiret saadetimiz onların mutluluğuna bağlı.

Fedakârlık yaparız. Biliriz ki eşimize ve çocuklarımıza ikramda bulunmak, onlar için harcama yapmak sadakadır, onlara iyilik yapmak sevaptır, sevap kazanmak ebedî saadetin anahtarıdır. 

Peygamberimiz (sav), Veda Hutbesi’nde, kadınlar size emanettir, buyurur. Emaneti gözümüz gibi koruruz çünkü emaneti muhafaza etmek sevap, ihanet etmek günahtır.

Peygamber Efendimiz (sav), ölen kişinin amel defteri kapanır, bunun üç istisnası var: Hayırlı evlat yetiştirmek, insanlara faydalı eser bırakmak, ilim bırakmak, buyurur. Ölünce amel defterimizi açık kalsın isteriz, arkamızdan dua edecek evlatlar yetiştirmek için gayret ederiz.

Sevgili Peygamberimiz (sav), sadakanın en faziletlisi kişinin ailesine harcadığıdır, buyurur. Eşimize, çocuklarımıza harcadığımızda sevap kazandığımızı düşünür, mutlu oluruz.  

Aile kurmak sevaptır, eşine ve çocuklarına iyilik yapmak sevap, onlar için harcamada bulunmak sevap. Aile sevap kazanma yurdudur.

Akıllı, vicdanlı, sağduyulu, merhametli, imanlı bir insan sevap kazandığı yuvayı yıkmaz; öfkesini, nefretini, kinini ve düşmanlık duygularını kontrol eder, bu duyguların yönünü din ve devlet düşmanlarına çevirir. 

Sevgisini, şefkatini, merhametini, fedakârlık duygularını harekete geçirir; gözünü toz, toprak, mikrop ve tehlikelerden koruduğu gibi eş ve çocuklarını esirger.

Avrupa’dan ithal edilen kanunlar, sözleşmeler aile yangınını körüklüyor.

Sevabı günahı bilmeyen, ahirete inanmayın, vicdan sahibi olmayan insanlar aile yükünü taşıyamaz, aile saadetine erişemez, layık da değillerdir.

İnsanlarımızın inancını, şefkat ve merhamet duygularını, sevap kazanma, ebedî saadete erme arzularını güçlendirmeliyiz.

Ailenin fedakârlıkla yürüdüğünü genç evlilere iyi anlatmalıyız.

İthal kanunlar aile kalemizi hedef aldı. Evdeki dengeleri sarstı; pozitif ayırımcılık lafları aile içi şiddeti körükledi.

Kendi değerlerimize dönmeli, kanunları manevî değerlerimizi esas alarak inşa etmeliyiz ama önce insanî duygularımızı; sevgi, şefkat ve merhamet, iyilik yapma, sevap kazanma duygularımızı güçlendirmeliyiz.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.