?Türkiye?de otoriter yönetim taraftarları ile demokratlar çarpışıyorlar. 60 yıldır süren bu kavgada henüz kesin sonuç alınmış değil. Askerler üç defa darbe yaptı, üç defa generaller ve tepedekiler yönetimi sivillere devrettiler. Şimdilerde laik etabilizma, hukuksal araçlarla demokratik olarak seçilen ve hükümet olan İslamcıları sıkıştırıyor. Anayasa Mahkemesi, tekrar üniversitelere kadınların başörtülü olarak girmesini yasakladı.
Her zaman olduğu gibi yine ?güç denemesi? yapılıyor. Türkiye, İslâm ile derinden bağlantılı hikâyeyi büyük bir sıçrama ile öne çıkardı: Aslında Başbakan Tayyip Erdoğan?ın İslamcı Adalet ve Kalkınma Partisi seçimlerde kaybetmeli ve muhalefete düşmeliydi.? (Spiegel, 9.6.08,s.56)
Hiçbir Avrupa ülkesinde ve Amerika?da başörtülü olarak üniversiteye girmek yasak değil. Almanya?da ilköğretim okulları ve liselerde de kılık kıyafet yönetmeliği yok. İsteyen, istediği kıyafetle okula gelebilir. Rahibeler, kilise okullarında başörtülü ders verir, hastanelerde başörtülü çalışır vs.
Asıl mesele başörtüsü değil. Güçler savaşı.
60 senedir devletin tepesine çöreklenmiş Ergenekon çetesi ve seçkinler, yönetimi halkın seçtiği iktidarlara bırakmak istemiyor.
Laikliği onlar icat etmediler. Demokrasiyi de.
Avrupa üniversitelerinde yasak olmayan başörtüsü, Türkiye?de neden yasak?
Avrupa?da laiklik, din ve vicdan hürriyetini garanti eder. Vatandaşa dinini serbestçe seçme ve onu yaşama özgürlüğü sunar. Eğitim hakkını garanti eder.
Avrupa?da kızların eğitimini engellemeyen laiklik, Türkiye?de engelliyorsa bu, laiklik filan değildir. Olsa olsa laikliğin kullanılması ve araçlaştırılması, hatta dindar insanları laiklik karşıtı hale getirme operasyonudur. Bununla da amaçlanan, laikçi-halk çatışmasıdır.
Spiegel?in de ortaya koyduğu gibi Türkiye demokratikleşme mücadelesi veriyor.
Demokratik ülkelerde üniformalı subaylar medyaya demeç vermezler.
Demokrasilerde üniforma ile siyaset yapılmaz.
Üniforma ile siyaset geri kalmış ülkelerde yapılır. Türkiye?nin gelişmesini istemeyenler, üniforma ile siyaset yapar.
Spiegel üç diyor, ama Türkiye?de dört defa militer darbe oldu. Bu darbelerden sonra ekonomi geriledi. Halk fakirleşti. Darbeciler, bir takım çıkarlar sağlamış olabilirler, CHP bu ara pozisyonlardan faydalanarak kısa süre iktidara gelmiş olabilir, ama halk ve ülke hep kaybetti.
Darbeler; halka, ekonomiye ve ülkeye zarar vermiştir.
Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli?nin araştırmasına göre darbelerden sonra ekonomi hep gerilemiştir. Darbecilerin ekonomiye indirdikleri darbe şöyledir:
Kişi başına düşen milli gelir;
1960 darbesinden sonra 583 $?dan 188 $?a
1971 darbesinden sonra 399 $?dan 276 $?a
1980 darbesinden sonra 416 $?dan 148 $?a
1997 darbesinden sonra 3500 $?dan 2100 $?a düştü.?
Demokratik Türkiye?de, maaşlı bürokratların ülkeyi ekonomik olarak geri bırakma hakkı mı var?
Demokratik ülkelerde, üniformalı subaylar, Anayasa Mahkemeleri üyeleri ile görüşüp ?demokrat güçlerle oligarşik güçler?in savaşına taraf olmazlar.
?Demokrasiye balans ayarı? yapmaya kalkışmazlar.
Anayasa Mahkemesi?nin 9 üyesi, Anayasa?ya aykırı olarak başını örten kızların okula girmesine yasak getirirse buna, ?malumu ilam? diyerek destek demeçleri vermezler.
Demokratik ülkelerde 9 yargıç, Anayasa?ya aykırı olarak milletin seçtiği Meclis?in yetkilerini gasp etmez. Kimse kendini milli iradenin yerine koymaya kalkışmaz.
Türkiye?nin demokratikleşmesini istiyoruz.
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olması için mücadele ediyoruz.
Askerî bürokratların askerî işlerle uğraşmasını, hâkimleri yönlendirme zannı uyandırabilecek çabaların içine girmemesini istiyoruz.
Bir askerî bürokrat ?Ağlama Duvarı? önünde dua edebilir. Kendi bileceği bir şey. Kimse kimsenin kişisel inancına karışmaz.
Ama o askerî bürokrat, subay ve astsubayların üye olmasının yasak olduğu kökü dışarıda derneklere üye olur, etkili bir hâkimle, bir davanın arefesinde görüşürse iş değişir.
Bir general, neden kökü dışarıda, ?yaklaşık 160 mason üyesi bulunan? bir ?büyük kulübe? üye olur?
Kanunen yasak olmasına rağmen bunu neden yapar?
Neden başörtüsü davasının açıldığı, Meclis?te çoğunluğa sahip Ak Parti?ye kapatılma davası açılma sürecinde, aslında hukukçu olmayan bir mahkeme üyesi ile görüşür?
Demokratik bir ülkede, maaşını milletin vergilerinden alan bazı üst düzey bürokratların kanunlara uymama hakkı mı var?
Atanmışlar, her vatandaş gibi kanunlara uymak zorundadır. Milletin seçtiği Meclis?e saygı göstermek mecburiyetindedir. Kökü dışarıda derneklerden uzak durmalıdır.
Esasen Meclis, bir an önce demokratik bir Anayasa yapmalı, yeni Anayasa derhal referanduma sunulmalı ve bu garabetlere son verilmelidir.
Not: Cumartesi günü saat 17?de darbelere ve darbecilere karşı Tünel?den Taksim?e kadar yürüyecek olan ?genç sivillere ve sivil toplum örgütlerine? destek için yürüyeceğim. Darbeye karşı olanlar, yürüyüşe davetlidir.