İşte temmuz sonu, bir yaz ortasına daha gelmişiz.
Zamanın görece bir kavram olduğunu biliriz. Biliriz de bu ayların sanki diğer aylardan daha hızlı geçtiği kanaatini belirten şairin ?Şimal Rüzgarı? şiirindeki duyguları bizim de çoğu zaman hissettiklerimizle örtüşür.
Şimal Rüzgarı
Duyulmuyor günlerin nasıl geçtiği,
Bu temmuz, ağustos ayları böyledir.
Dakikalar öyle süratle geçer ki
Daha sabah zannedersiniz, öğledir.
Erkenden çağırır ya deniz, ya bahçe,
Her yerde tükenmez kahkaha, eğlence,
Daha uzak, uzak sanırsınız gece,
Bir de bakarsınız gün batmış, ay bedir.
Sonra bir yel eser enginden, şimalden,
Bütün neşeleri toplayıp götüren.
Ey şimal rüzgârı, hasret yüklü tren,
Bari o günlerin kokusunu getir.
Ahmet Kutsi Tecer
?Zaman sanki bir rüzgar?
Bu, bir zamanlar çok sevilen bir şarkının sözlerinden bir mısra. Bunun gibi zamana dair çok şey söylenmiş, söylüyoruz, söylenecek.
Faniliğimizi, insan ömrünün öyle çok uzun olmadığını Yunus Emre ne kadar da kolay ve açık anlatıverir:
? Geldi geçti ömrüm benim ? Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi ? Şol göz yumup açmış gibi?
İçinde bulunduğumuz yaz ayları beni bir yönüyle A. Kutsi Tecer?in yukarıdaki şiirine götürürken bir yönüyle de Haldun Taner?in aşağıdaki sözlerini hatırlatır bana.
?Zaman geçiyor.Bizler zamanın içinde yüzdüğümüz halde zamanın
geçişini değil de o geçtikten sonra sadece geçmiş olduğunu hissede-
biliyoruz.O da şakağa düşen akalarda,alnımızdaki kırışıklıklarda...
Madem zamanı durdurmanın çaresi yok.Madem zaman akacak.
Bari,geçişini iyice hissetsek.?
Gündelik hayatın telaşları içinde geçip gidiyoruz bir yerlerden bir yerlere.
Günler, haftalar, aylar, mevsimler yıllar?
Birbirini kovalar durur.
Bu kovalamaca içinde durumumuzu Yahya Kemal ne güzel özetler Mehlika Sultan şiirinde:
? Bu emel gurbetinin yoktur ucu
Daima yollar uzar, kalp üzülür
Ömrü oldukça yürür her yolcu
Varmadan menzile bir yerde ölür?
Bizler ya zamanın geçmesini bekleriz yahut geçip gitmiş bir zamanın ardından hüzünleniriz.
Çocuklar bayramları, memurlar tatilleri veya aybaşlarını, çiftçiler harmanı iple çekerler adeta.
ununu eleyip de eleği asanlarımız da geçen yılların ardından ?hey gidi günler hey!? demekten alamazlar kendilerini.
Zaman içinde nasıl davranmamız gerektiğine ilişkin en bilgece, en dahiyane sözü Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamış şairlerimizden Baki söylemiş bana göre:
?Avazeyi bu aleme Davut gibi sal
Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş?
Ne diyelim, Haldun Taner?in dediği gibi ?Madem zamanı durdurmanın çaresi yok.Madem zaman akacak.?
En iyisi biz işimize bakalım, hem de faniliğimizi unutmadan kimseyi kırıp dökmeden?
H. Halim Kartal