Dilencilik, yardıma muhtaç olduğunu iddia ederek başka insanlardan yiyecek veya para isteme olarak tarif edilir. Geçimini bu şekilde sağlayan ve bu işi alışkanlık haline getiren kişilere dilenci denir. Dilencilik dünyanın en eski mesleklerinden biridir.
Dilencilerin çok az bir kısmı gerçekten yardıma muhtaç olmakla beraber tamamına yakını toplumun insaf, acıma, yardımseverlik ve dindarlık duygularını sömürerek kolay ve haksız kazanç elde etmeye çalışırlar.
Bir köşe başında bekleyerek geçenlerden para isteme, sokaklarda gezerek, dükkân önleri, otobüs durakları gibi işlek yerlerde yardım dilenme hastanede mahsur kalma, parasızlık nedeniyle yolda kalma kapı kapı dolanarak ev sakinlerinden yardım dilenme.
Bu kadar ansiklopedik bilgiden sonra günümüze dönersek yukarıdaki açıklamalarla her yerde her gün karşılaşmamak mümkün değil.
En eski tarihten beri devam eden dilenme işi dünyanın her tarafında oldugu gibi halkı müslüman olan ülkelerde biraz daha fazla.
Hele birde Mubarek günlerde ve aylarda ise bu işte adeta patlama yaşanıyor.
Normal bir şehirde yaşayan insanlar kendi dilencisi mutlaka tanır. Çünkü kaç defa kaşılaştıgını bir Allah bilir bir de kendisi bilir. Özellikle o yörenin pazarının olduğu günlerde ve Ramazan aylarında bazen iş yerlerine müşteriden daha çok dilenci gelir. Küçük şehirlerde herkes gelen dilenciyi tanırken büyük şehirlerde ise tanınmayan dilenciler degişik yöntemler icat etmekte.
O kadar çok çeşidine bu millet şahit olmakta 80 lik ninenin üzerinden çıkan 13 milyar paradan tutunda kaç tane evi olduğuna kadar görüyoruz. İstanbul gibi bir yerde binlerce aracın geçtiği bir yerde geçen yıl bir örneğini görmüştük ama bu yıl daha değişik versiyonunu görmek insanı pes dedirtecek cinsten.
Adamın yaşı otuzu geçmez en dinamik olduğu çağ ve bir pantolon giydikten sonra ikinci bir pantolonla ayağını gizlemiş ve sanki bir ayağı yok öbür ayağı da sağlam değil gibi bir izlenim vermiş. Trafiğin adata su gibi aktığı yerde kırmızı ışığın yanına duvara yaslanmış hiç bir şey yapmadan bu görüntüsü ile bile yaptığı işte başarı elde etmemesi mümkün değil. Polisin adamı bir kenara çekip kendi elleriyle adamın birinci pantolonunu çıkarması ve ayağa dikmesi her şeyi ortaya çıkarıyor, bu yetmez gibi bir de cebinden modelli bir aracın anahtarının çıkması ise işin cabası.
Son olarak kendi yaşadığım bir olayı anlatarak konuyu kapatayım.
Bir dernekle köylere yardım dağıtmak için gitmiştik. Oraya vardığımda her zaman Seydişehirde dilencilik yapan bir insanı görünce şaşırmadım ve bu insana bir yıl boyunca yetecek kadar yiyecek ve yaz kış giyebilecek ayakkabı ve giyecek verdik. En sonunda kendisine bu yiyecekler ve giysiler bitince tekrar bize gelmesini ve kendisine tekrar gıda yardımı yapabileceğimizi söyledik. Üstündeki eski yamalı giysileri çıkarıp bizim verdiklerimizi giydi. Ayrılırken bir daha dilenmemesi için söz aldık. Tamam söz bir daha dilenmeyeceğim, dedi. Yardım dağıtmaya pazar günü gitmiştik. Perşembe günü aynı adam aynı eski yırtık pırtık kıyafetleri ile Seydişehir sokaklarında dilenmeye gelmiş.
Çağırdım dedim ki sen pazar günü ne söz vermiştin, hani bir daha dilenmeyecektin, sana verdiğimiz yeni elbiseleri giyecektin. Böyle elini sallayarak kullandığı son cümle şu oldu
de yav sende!??
Bugün Seydişehirde ve Türkiyede birçok yardım kuruluşu gıda paketi dağıtmakta, sosyal yardımlaşma, nakdi yardım, kömür yardımı ve yeşil kart vermekte. Buna rağmen kucağına çocuğunu alan dönemine göre eğitim yardımı, gıda yardımı, vitir zekat için kapı kapı dilenenler had safhada. Kaymakamlığa git oradan yardım yapılıyor deyince hepsinin rengi atıyor. Demek ki ihtiyaç sahibi değil bu işi yapanlar ya zevk için yada alışkanlık olduğu için yapıyorlar.
Öyle değil mi nede olsa dünyanın en eski mesleği dilencilik?