Hz. Ömer (ra) ve bir grup arkadaşı sohbet ederlerken yanlarına 3 genç delikanlı yaklaşır.
Baştaki genç Hz. Ömer'e bakarak "Yâ Ömer! Bu aramızda duran kişi bizim babamızı öldürdü, kendisinden davacıyız, gerekeni yap!" der.
Hz. Ömer ortadaki delikanlıya dönerek "Evlâdım! Hakkında söylenenler doğru mu?" diye sorar. Genç "Evet yâ Ömer! Doğru!" diye tasdik eder.
Hz. Ömer devam eder: "Peki, nasıl oldu? Anlat bakalım!" Genç anlatmaya başlar: "Ben çok köklü ve zengin bir ailenin çocuğuyum. Atlarım, koyunlarım, develerim var. Bu hayvanlarımın içinde bir atım var ki, görenleri kendine hayran bırakır. Bakan dönüp bir daha bakar. Benim için de çok kıymetlidir. Lâkin bir gün yolum bu arkadaşların bulunduğu köye düştü. Atım da bu arkadaşların meyve bahçesine girdi. Ne kadar çaba gösterdiysem, ne kadar engellemeye çalıştıysam da atın meyveleri yemesine mâni olamadım. Bunu gören babaları çok kızdı ve bir hışımla gelip atıma taş attı. Atım oracıkta öldü. Ben de öfkeme hâkim olamadım ve bir taş alıp babalarına attım. Babaları da orada öldü. Aslında böyle olmasını istemezdim ama oldu bir kere! Kaçmak istedim, fakat bu arkadaşlar beni yakalayıp buraya getirdiler!"
Hz. Ömer gencin anlattıklarını dinledikten sonra ona "Suçunu kabul ettiğine göre sana verilecek cezanın uygulanmasında bir engel yok. Sen de karşılığında idam edileceksin!" der.
Genç Hz. Ömer'e döner ve "Yâ Ömer! idam edilmekten kaçmıyorum, lâkin babam öldükten sonra kardeşimle bana yüklü miktarda altın bıraktı. Kardeşimin yaşı küçük olduğu için bu altınları kimsenin bilmediği bir yere gömdüm. Kardeşimin hakkı olan altınları gömdüğüm yerden çıkarıp ona teslim etmem lâzım. Aksi halde onun hakkını vermemiş olurum. Bana 3 gün müsade edin, altınları kardeşime teslim edip geleyim!" teklifinde bulunur. Hz. Ömer gence "Bak evlâdım! Bunun mümkün olması için yerine bir kefil bulman lâzım!" der. Genç Hz. Ömer'in yanındaki topluluğa dönerek aradan bir kişiyi işaret eder: "Benim yerime bu kişi kefil olacaktır!"
Gencin toplulukta gösterdiği kişi Peygamber Efendimiz'in (sav) çok sevdiği arkadaşı olan ve yaşarken cennetle müjdelenen sahabe Hz. Amr b. As'tır. Hz. Ömer Amr b. As'a dönüp "Ey Amr! Delikanlıyı duydun, kefil olmayı kabul ediyor musun?" diye sorar.Amr cevaplar: "Evet, kabul ediyorum!" Genç oradan ayrılır. Aradan 3 gün geçer ve gençten bir haber yoktur, idam saati yaklaşmıştır.
Hz. Ömer'in arkadaşlarından bir grup iki kardeşle konuşup davalarından vazgeçmelerini, aksi halde Hz. Amr b. As gibi mübarek bir zatın idam edileceğini, maktulün can diyetini fazlasıyla ödemeye hazır olduklarını söylerler. Fakat kardeşler babalarının kanının yerde kalmasını istemediklerini, cezanın yerine getirilmesini beklediklerini söylerler.
Bütün eşraf buz kesilmiştir ve durumu Hz. Ömer'e bildirirler. Hz. Ömer "Bu kefil babam olsa fark etmez! Cezayı infaz ederim!" der.
Suçlu olan genç hâlâ ortalıkta yoktur, idam sehpası kurulur ve kefil Amr b. As idam alanına getirilir.
Tam bu sırada bir ses kalabalığı yararak gelir: "Durun, durun; geldim, yetiştim!" Bu ses suçlu olan gence aittir. Genç soluk soluğa idam infaz edilmeden yetişmiştir. Hz. Ömer gence "Delikanlı! Sen buralarda yabancısın, yerine kefil bulduğuna göre rahatlıkla kaçabilirdin. Niçin geri döndün?" diye sorar. Genç başı dik ve vakur şekilde "Kaçtı, sözünde durmadı, vefazıs-lık etti demesinler diye geri döndüm!" der.
Hz. Ömer Amr b. As'a dönerek "Yâ Amr! Sen bu delikanlıyı daha önce biç görmediğin halde niçin kefaleti kabul ettin?" diye sorar. Amr b. As "İnsanlık öldü demesinler diye kefil oldum!" açıklamasını yapar.
Bu arada iki genç kardeş Hz. Ömer'e "Yâ Ömer! Biz davamızdan vazgeçtik, bu arkadaşımızı affettik!" derler.
Hz. Ömer şaşırmıştır ve gençlere "Daha biraz önce 'Davamızdan vazgeçmeyiz, babamızın kanı yerde kalmamalı!' diyordunuz, ne oldu da birden fikriniz değişti?" diye sorunca gençler yine akıllara kazınacak bir cevap verirler: "Merhametli insan kalmadı demesinler diye!"