Emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı, çağın ve demokrasi kültürünün gerisinde kaldığını gösteren açıklamalar yapmış. Karadayı?nın konuşmaları önce internet sitelerine düştü, sonra gazete sayfalarına yansıdı. ?Halk cahil, cumhurbaşkanını halkın seçmesi fevkalade tehlikeli.? diyen Karadayı?nın gazetelere yansıyan ifadelerinde 56 cümle saydım. Bunların tam 41 tanesinde dilbilgisi ve anlatım yanlışı var, sadece 15 cümle doğru. Doğru olan cümleler de ?Bülent Tanla bana bildiri metni okudu.? gibi fikir değil, haber içeren basit cümleler.
Emekli bir general olan Karadayı beni çok şaşırttı. General olmuş biri, nasıl cümle kurma yeteneğinden bu kadar yoksun olur, neden son derece fakir bir kelime hazinesine sahiptir, niçin her cümlede uygun kelime bulamadığı için ?şey? diyerek kekeler?
Doğrusu şaşırıp kaldım.
İlköğretim mezunu bir öğrenci bile cümlenin ögelerini; özne-yüklem, yüklem-tümleç uyumunu bilir. Hele hele aynı anlama gelen kelimelerin cümlede tekrarlanmasının anlatım bozukluğuna yol açacağının farkındadır. İlköğretim sınıflarından itibaren öğretilmeye başlanan kompozisyon derslerinde bunlar açık ve net bir şekilde anlatılır. Öğrencilerin anlatım yeteneğinin gelişip gelişmediğini ölçmek için ÖSS sınavlarında 4-5 tane anlatım bozukluğu sorusu sorulur.
Sözü uzatmadan anlatım bozukluğu yanlışlarına birkaç örnek vereyim:
?Daha 25-30 sene askerin himayesinde gitmesi
lazım demokrasinin, Türkiye?nin??
Cümleden, Türkiye?nin mi, demokrasinin askerin himayesinde gitmesi lazım geldiği anlaşılmıyor. Kastedilen Türkiye?nin askerin himayesinde gitmesi olamaz. Türkiye, 1923?te kurulduğu günden beri cumhuriyet rejimiyle idare ediliyor ve egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir. Hele çok partili hayata geçmiş, AB müzakerelerine başlamış bir ülkede askerin himayesi söz konusu olamaz.
Doğru cümle şöyle olmalı:
?Türkiye?de
demokrasinin daha 25-30 sene askerin himayesinde gitmesi lazım.?
Yukarıdaki cümleyi takip eden ifade şöyle:
?Hemen Onur Bey?e
söyledim, gerekirse yargıya mı müracaat edecekler, böyle şey olur mu??
Yukarıdaki cümledeki ?hemen? zarfı gereksiz, devamında da anlatım bozukluğu var. Cümlenin devamı ?Gerekirse yargıya müracaat etmeliler, böyle şey olmaz.? şeklinde olmalı.
Ses kayıtlarına geçen bir sonraki cümle daha çetrefilli:
?Asker müdahale etmesi lazım, bugün sabah geldi yaa şey Bülent Tanla, orduevinde oturduk biraz, 1 saat, 1,5 saat kadar.?
Böylesine acayip bir cümleyi Kara Harp Okulunda okumuş bir insan nasıl kurabilir?
Bir cümlede zaman ifade eden üç tane zarf kullanılmış. Bunlardan ikisi gereksiz, birlikte kullanılınca anlatım bozukluğuna yol açıyor. Biraz kelimesi kullanılırsa ?1 saat, 1.5 saat kadar? ifadesi gereksiz. ?1 saat? diyorsanız, ?biraz ve 1.5 saat? zarfları lüzumsuz.
?Asker müdahale etmesi lazım.? ifadesinde anlatım bozukluğu var. ?Askerin müdahale etmesi lazım.? denmeli.
Bir sonraki cümle de anlatım bakımından bozuk:
?Bugün yarın şey yayınlanacak, bildiri yayınlanacak, şeyini falan
okudu, metnini, şimdi şeye gidiyor.?
Cümlede ?yayınlanacak? kelimesi tekrarlanmış, bu yüzden anlatım bozulmuş; şey kelimesi üç defa kullanılmış. Yeterli kelime hazinesi olan ve anlatım bilgisine sahip kimse bir kelimeyi cümlede birden fazla ve hele gereksiz yere kullanmaz. Hele ?şeyini falan okudu, metnini?? demez. ?Bildiri metnini okudu.? der ve bitirir.
Bu sütunun hacmi, 41 tane bozuk cümleyi tek tek yazıp düzeltmeye yetmez. Bir tanesini daha yazıp bu bahse son vereyim:
?Ne yapın edin, asker kalsın istemiyorum, ama şu var, hatta ben
söyledim.?
Yukarıdaki cümlede bulunan anlatım bozuklukları düzeltilemez, ancak cümleyi yeniden kurarak işin içinden çıkabilirsiniz. 32 sene edebiyat öğretmenliği yaptım, öğrencilerimin kompozisyonlarında böylesine bozuk bir cümleye rastlamadım.
Hele 56 cümlelik kompozisyonun 41 cümlesinde anlatım bozukluğuna hiç rastlamadım. Kitap okuyan, dersi dikkatle takip eden, cümlenin ögelerini ve fiilin çatısını bilen bir öğrenci, böylesine çok yanlışı istese de yapamaz. Karadayı, benim edebiyat öğretmenliği yaptığım Hasköy Lisesi?nde okusaydı Türk dili ve edebiyatı, dil ve anlatım derslerinden kesinlikle sınıfta kalırdı.
Asıl ele alınması gereken konu, elbette konuşmanın içeriğidir. 21. yüz yılda, nasıl olur da emekli bir general, askerin müdahalesinden söz edebilir? Gelişmiş ülkelerde darbelerin olmadığını, askerî müdahalelerin geri kalmış ülkelerde olduğunu nasıl bilmez?
Bu sütunda birkaç kere yazdım, bir kere daha yazıyorum: Darbeler ülke ekonomisini çökertmiştir. Her darbeden sonra Türkiye ekonomik olarak küçülmüştür.
Kişi başına düşen milli gelir:
1960 darbesinden sonra 583 $?dan 188?e; 1971
darbesinden sonra 399 $?dan 276?ya;
1980 darbesinden sonra 416 $?dan 148 $?a; 1997
darbesinden sonra 3.500 $?dan 2.100?e indi.
IMF?in açıklamasına göre, kişi başına düşen milli gelir, 2008 yılında 10.738 $ oldu.
Halka cahil diyenin bilgili olması, çağı iyi okuması, kelime dağarcığını geliştirmiş olması, lise öğrencisi kadar dilbilgisi bilmesi ve anlatım yeteneğini geliştirmesi, hele demokrasi özürlü bir düşünceye sahip olmaması gerekir.
Pazar günü oyumu Ak Parti?ye vereceğim. AKP, Ergenekon cuntacıları ve darbe zihniyeti ile başarılı bir mücadele yürütüyor, ülkemizi üçüncü dünya ülkeleriyle değil, kalkınmış ülkelerle yarıştırıyor. Darbe hevesli ve dilbilgisi cahili militer bürokrasiye fırsat vermiyor.
Not: Pazar günü saat
13?ten itibaren Eminönü?deki Rüstem Paşa Medresesi?nde açılan Bediüzzaman?ın
Kastamonu Günleri sergisini gezeceğim. Sergi mahallinde açılan standda
kitaplarımı imzalayıp dostlarla sohbet edeceğim. Davetlisiniz. (İrtibat:
Rüstempaşa Medresesi, Sürurî Sok. No:2 Eminönü-İstanbul. Tel. 0212.527 81 81.
Web adresi: barlaplatformu.com)