banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Trafik Haftasını kutluyoruz. Neyi kutluyoruz onu da anlamış değilim.

 

Sadece 2008 yılında trafiğe verdiğimiz kurban sayısı 4.500 kişi imiş. Yani küçük bir ilçe yok olmuş. Yaralı sayısı da neredeyse orta büyüklükte bir ilimizin nüfusu kadarmış. 183 bin kişi yaralanmış. İlimiz Konya, 2008 yılında en çok trafik kazası yaşanan illerimiz arasında 8 nci sırada imiş.

 

Kimsenin kimseye saygısı yok. İnsanlar, yerli arabasına turbo motor taktırıp, şehrin göbeğinden geçen çevre yolu üzerinde yarış yapıyorlar. İkamet ettiğim konut,  şehrin göbeğinden geçen çevre yolunun kenarında bulunmaktadır. Artık ?jet motorlu araçların? hız deneme gösterilerini kanıksamış bulunmaktayım. Neredeyse hız yapmayan bir araç gördüğümde bir dinozor görmüş gibi oluyorum. Hatta şehrin göbeğinden geçen çevre yolu üzerinde kazasız, hem de ölümü bulunmayan bir kaza olamadan geçen günleri yadırgamaya başladım.

 

Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığına defalarca mektup yazarak; ?araç geçişlerini kolaylaştıran köprülü kavşaklar yapılır iken, neden yaya geçitleri ile birlikte düşünülerek çıkılmadı ihalelere??.  ?Neden yayalar için gerekli kolaylıklar hazırlanmadan trafiğe açıldı bu kavşaklar?? şeklinde sorular sordum. Defalarca Konya Emniyet Md.lüğüne ve ilgili mercilere mektuplar, E-postalar gönderdim. İlgiler de sağ olsunlar gerekli cevapları gönderdiler. Cevapla yetinmediler, Beyşehir çevre yolu üzerinde, 20?nin üzerinde yaya ölümü ile sonuçlanan mevkie bir adet yaya üst geçidini, zaman geçirmeden inşa ettiler. O yaya geçidine çok yakın olan bölgelere iki adet daha yaya üst geçidi inşaatına başladılar. Gelin görün ki bitirilip hizmete açılan yaya üst geçidi şu anda, tabiri caiz ise, ?sinek avlıyor?. Ne geçen var, ne de hayatını önemseyen... İnsanlar, yaya geçidinin yapıldığı yolun orta refüjüne konulan bariyerlere rağmen, yaya üst geçidini kullanmayıp yolu enlemesine geçmeye çalışıyorlar. Hâlbuki geçen yıl çok acı bir kaza yaşanmıştı da, sırf bu nedenle yol, mahalle sakinleri tarafından eylem yapılarak, ?o bölgeye yaya üst geçidi yapılması? için bir müddet trafiğe kapatılmış ve devlete serzenişlerde bulunulmuştu. Devlet hemen gereğini yaptı, yaya üst geçidini inşa etti ama gelin görün ki kullanan yok. Ne kadar acı, ne kadar ızdırap veren bir durum!

 

Her konuda, hükümeti, emniyeti, belediyeyi, devletin ilgili mercilerini topa tutan, onları kötülemek için ?mangalda kül bırakmayan? bizler, iş kendimize gelince nasıl da koşuyoruz nefsimizin peşinden. Biz vatandaş olarak gereğini yapıyor muyuz da, devletin mercilerini suçluyoruz? Gelin bu durumu bir masaya yatıralım hep birlikte. Gelin hepimiz bir vicdan muhasebesi yapalım. Ama devletimizin uygulamalarını da yazmadan, eleştirmeden geçmeyelim elbette.

 

Seydişehir?i ziyaretimden döndüğüm bir gün, Meram Yeni Yol?dan özel aracımla kurallara da uygun olarak seyrettiğimi sanmaktayım. Hâlbuki çok büyük(!) bir kural ihlali yaptığımın farkında değilmişim.

 

Meram Araştırma Hastanesi? (Meram Eski SSK Hastanesi) ne yaklaşırken trafik memuru yolumu kesti ve ?çek kenara? dedi. Çektim kenara ve camımı açtım. Bu arada telsiz ile bir yerlerle konuşmaktaydı görevli memur.

 

?Belirttiğiniz araç siyah değil, lacivert efendim.

 

?Karanlıkta rengini siyah görmüş olabilirim.

 

?Suçu nedir?

 

?Meskûn mahalde 50 km. hızla seyretmesi gerekirken, hız sınırını aşarak 62 km.ile seyretmekteydi.

 

?Anlaşıldı tamam.

 

? Beyefendi duydunuz. Hızınız 62 km.ye çıkarmışsınız. Ehliyet ruhsat lütfen

 

?Memur Bey, siz ?anlaşıldı, tamam? dediniz de ben bir şey anlamadım. Şimdi ben kaç lira ceza yedim? Hem o araç siyah imiş, hâlbuki benim ki lacivert renkli. Ben olmayabilirim o aradığınız araç.

 

? Olsun Beyefendi. Arkadaş yanlış görmüş olabilir. 128.00 Tl. Ceza yazacağız size.

 

Evet değerli okuyucularım. 12 km. için tam 128,00 Tl cezaya çarptırılmıştım. Hâlbuki turbo motorlu yerli araçlar, şehrin göbeğindeki çevre yolunda hız yapmaya ve şehrin göbeğindeki çevre yolunda yayalar ölmeye ve sakat kalmaya devam ediyorlar. Bu serzenişim de elbette devletimedir. Benim 128 Tl ceza yemiş olmamdan kaynaklanmıyor bu serzenişim. Kazaların önlenmesine yönelik tedbirler içerisinde; şehrin orta göbeğinde kalmış olan çevre yolunda hız denemesi yapanlarla, diğer mütevazı sayılabilecek trafik yoğunluğunun bulunduğu yollarda 12 kilometre fazladan sürat yapmış olanların trafiğin düzenine ne kadar etki etmiş olabileceklerinin bir analizinin yapılması gerektiğine olan inancımdandır, serzenişimin kaynağında yatan neden.

 

Buradan il, ilçe ve her seviyedeki emniyet görevlilerimizden bir vatandaş olarak bir istirhamım olacak.

 

Ben 50 km.lik hız sınırlaması olan bir yolda, artı 12 km. fazladan sürat yaptığım için 128,00 tl cezaya çarptırıldım. Bence bu işte bir yanlışlık var. İnsanların büyük çoğunluğu trafik kurallarının sadece Sürücü Belgesi alınırken gerekli olduğunu düşünürcesine hareket ederken, trafik görevlilerimizde sanki sadece para tahsilâtı için çalışıyorlarmış gibi bir intiba oluşmaktadır. Kuytu yerlere pusu kurulmaya devam edilmektedir. ?İnsanlar hata yapsalar da ceza uygulasak? anlayışı var sanki.

 

Yaya geçitlerindeki kuralsızlıklar,

 

Aşırı hızla seyreden araçlar,

 

Sürücülerin sinyal kullanmamaktaki ısrarları,

 

Yayaların, milyonlarca TL harcanarak yapılan yaya geçitlerini kullanmamaları,

 

Sürücülerin lüzumsuz yere korna kullanmaları,

 

Sürücülerin, seyir halinde iken sigara içmeleri, cep telefonu kullanmaları ve daha onlarca, yüzlerce kural her an, her saniye ihlal edilmektedir. Bu ihlaller de devletin bütçesine bara akıtmaktadır. Ama kazalar da her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu işte bir yanlışlık bulunmaktadır. ?Kazaların % 98?i insan kaynaklıdır? tespiti, anlaşılıyor ki on yıllardır yapılmakta ama kazalar da önlenememektedir. Demek ki asıl kaynak, doğru ve gerçekçi olarak tespit edilememiş durumdadır.

 

El hâsılı, kurallar, kazaları önlemek için konulmuştur. ?İnsanlar hata yapsalar da, biz de görevimizi yapıp, onları cezalandırsak? şeklinde bir düşüncenin varlığı beni ve diğer bütün vatandaşlarımızı rahatsız ediyor.

 

Dünyada trafik kazaları sıralamasında ilk sıralarda olmaktan şahsım adına utanç duyuyorum. Bunun çaresi bulunmalı ve bu yolla hayatların sona ermesi önlenmelidir.

 

Bundan başka, diğer bir konu vardır ki; geçtiğimiz günlerde Mardin İlimizin bir köyünde yaşanan olay, bütün milletimizi derinden yaralamıştır.

 

Milletçe hepimiz izledik. Ölenlerin tarafı köyde kalırken, diğer taraf köyü terk ediyorlardı. Bu arada bir genç kadın feryat ediyordu:

 

?Bir taraf baba tarafım, diğer taraf ise koca tarafım. Çocuğum ve kocam bir tarafta, babam bir tarafta. Üç aylık da hamileyim. Gazeteci ağabeylerim, bana bir yol gösterin. Söyleyin bana, ben hangi yana gideyim?? diye soruyordu.

 

Ben diyorum ki; hiçbir Allah?ın kulu bu olayı unutmasın. Herkes, bu olayın, üç dört gündür gördüğü yanlarını bir kâğıda yazsın ve her iki saatte bir cebinden çıkarıp okusun. Sonra da yapabileceği kötülüklerin bir kez daha muhasebesini yapsın ve ona göre hareket etsin.

 

Yaşamayı, ölmekten daha zor hale getirmeye hiç kimsenin hakkı yok.

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.