Tarihi kayıtlara göre; 1530 yılında Oğlakçı Köyü?nün 13 hanesi, 97 nüfusu varmış. Demek ki köyün kuruluş tarihi 1530 yılından daha eskidir. Demek oluyor ki 500 yıldan daha fazla bir geçmişe sahip. Demek oluyor ki 500 yıldır akan akarsuyu bu dönemde kurutmak da varmış kaderde.
Köyü kuranlar Eğri Kaya denilen, köyün üzerine doğru eğilmiş ve her an kopma tehlikesi altında bulunan kayaların dibine kurmuşlar. Zaman içinde kayadan kopan parçalar evlerin içine kadar girmiş ve girdiği yerde öylece bırakılmışlar.
Dünyada çekilebilecek ne kadar çile varsa görmek için Oğlakçı?ya gitmek, orada bir müddet yaşamak lazımdır. Oğlakçı Köyü bir ?Çilehanedir? aslında. 20 yaşına kadar orada yaşamış ve memuriyet hayatına atıldıktan sonra da bağını köyden hiçbir zaman koparmamış birisi olarak abartmadan, duygu sömürüsü yapmadan söylüyorum bunları.
Maalesef memleketimizde idare etme gücünü elinde bulunduran zevat, koltuğa oturuncaya kadar halka yalvar yakar oluyorlar, daha sonra da yerlerini sağlamlaştırdıklarında kendilerine bir haller oluyor.
Aslında onların da bu dünyayı ebedi bir mekân olarak gördüklerine inanmıyorum. Ölümün hak olduğunu, bu dünyada yapılan haksızlıkların Mahkeme-i Kübra?da mutlaka hesabının sorulacağını onlar bizden daha iyi biliyorlar.
O halde neden haksızlıklara göz yumuyorlar? İşte burada ?benlik? ve ?kibir? giriveriyor devreye. ?Menfaat? giriveriyor devreye. ?Tepeden inmecilik?, ?milleti küçük görmek? gibi, özellikle yöneticilerde hiç olmaması gereken bir takım, aslında insanı küçülten, ona başvurduğunda değerini git gide azaltan yanlış bakış açıları giriveriyor devreye.
Oğlakçı Köyü çok kuvvetle ihtimaldir ki; Övülgen Mevkisinden çıkan kaynak suyunun varlığı sebebiyle kurulmuş o dağların dibine. Orada yaşamanın tek sebebi mutlaka ve mutlaka bu suyun varlığıdır. O su yoksa Oğlakçı?nın orada olmasının da bir anlamı yoktur.
Çocuk yaşımdan beri, hatta babalarımın, dedelerimin de anlattıklarına göre, onların da çocukluklarından beri o su, sürekli olarak Tol Köyü, Gevrekli Kasabası ve Oğlakçı Köyü arasında sorun olagelmiştir.
Övülgen?den çıkan kaynak suyu kilometrelerce doğal mecrasında aktıktan sonra Oğlakçı Köyü?ne; Darı Deresi Mevkiinden, yüzyıllar önce insan emeğiyle açılmış olan ve her yıl temizlenmedikten sonra köye bir damla bile suyu taşıyamayan bir hendek vasıtasıyla getiriliyor. Bu su, Oğlakçılıların can damarı, nefes borusu, ekmek teknesidir. Kısıtlı, parça pincik arazilerini eşekler yardımıyla işleyerek ve sebze ekerek geçimlerini sağlamaya çalışan Oğlakçılılar bu günlerde mazlum ve mahzun bir haldeler. Çünkü artık akarsularını köye getirme imkânına sahip değiller. Oğlakçı Köyü yanıyor velhasıl.
Gevrekli Kasabası dünya kurulalıdan bugüne kadar dere yatağında akan kaynak suyunu boruların içerisine alarak Gevrekli?ye götürdü. Arta kalan bir miktar suyun bir kısmını Tol Köyü diğer bir kısmını da Dikilitaş Köyü, yine borulara katarak köylerine götürdüler. Onlardan arta kalan tabiri caizse sicim gibi suyu da Oğlakçı?da yaşayan, çoğunluğu kadın ve yaşlılardan oluşan 20?30 kişi dört kilometrelik mesafeden toprak hendekler vasıtasıyla her yıl küreklerle açarak köye getirmeye çalışıyorlar ama bunda da başarılı olamıyorlar. Getirmek istedikleri azcık su köye gelinceye kadar hendeklerden sızarak ya da buharlaşarak kaybolup gidiyor.
Köyde yaşayanlar tabiri caiz ise bir damla su için bir birlerini kırıyorlar. Buna mukabil, devletimizin, bölgemizdeki temsilcileri olan siyasetçiler de hep güçlünün yanında yer alıyorlar. Yüzyıllardır Oğlakçılı?nın başını beklediği ve orada bulunmasının yegâne sebebi olan akarsu, kapanın elinde kalıyor. Güçlü kim ise kazmayı vuruyor, boruyu döşüyor ve alıp götürüyor suyu. Köyde yaşayan üç beş yaşlı erkek, bir o kadar da tek başına yaşayan ihtiyar kadın hak ve hukuk nerede, adalet nerede arayıp durmaktalar ama nafile bir arayış içinde olduklarının farkında değiller. Haklarını arayabilecek kimseleri yok. Oğlakçı Köyü yanıyor velhasıl.
Gevrekli Kasabası ile Oğlakçı Köyü, ya da Tol Köyü söz konusu olunca mutlaka siyaset yapanlar oralardaki oy sayılarına bakıyorlardır. Tabi olaya böyle bakınca da onlara hak vermek(!) gerekiyor aslında... Oğlakçı?daki 60?70 oyun ne anlamı olabilir ki? Onlar susuzluktan kırılsalar ne yazar?
Yüzyıllardır kendi yatağından akan suyu boruların içine almak; dağlardaki kurtların, kuşların ve milyonlarca hayvanın bu sıcak yaz günlerinde nafakasını kesmek anlamına da geliyor.
Gevrekli Kasabası ve Tol Köyü gibi yerleşim yerlerinin neresine sondaj vurursanız vurun hem sulama suyu, hem de içme suyu bulmanız mümkün. Sondaj vurma imkânları, ekonomik güçleri de var çok şükür. Ya Oğlakçı Köyü? Onlar ne yapsınlar? Onlar nereye ve hangi parayla sondaj vurdursunlar?
Burada devletin akıllı yöneticilerinin akıllarını devreye sokmaları gerekiyor. ?Su akar Türk bakar? atasözünü tersine çevirecek düşüncelerin devreye girmesi gerekiyor. Yeryüzü suyunu, milyonlarca canlının ihtiyacı olan suyu borulara sokmak değildir marifet. Bu sudan en verimli şekilde faydalanmayı sağlamaktır asıl olan. İşte bu düşüncelerden yola çıkarak; 2001 yılında Darı Deresi Bölgesine bir gölet yapılması için Oğlakçı Köyü Muhtarlığı müracaatta bulundu. O günden bu güne bakanlıklar arasında yazışmalar yapılıyor. Bundan 7 yıl kadar önce DSİ, Cevizler Bölgesine bir cihaz koydu. Her yıl bu cihazın kontrolü için devletin görevlileri onlarca defa o bölgeye gelip gidip harcırah alıyorlar. Devletin arabalarıyla yakıt harcıyorlar.
İl Özel İdaresi, Oğlakçı Köyü?nü de kapsayan Damlama Sulama Projesi kapsamında, mevcut akarsuyumuzu dört kilometrelik mesafeden köyümüze kapalı sistem ile ulaştırılmasını düşünüyordu.. Ancak İl Özel İdare Müdürlüğü, DSİ?nin Gölet çalışmasını öğrendikten sonra bu projenin Oğlakçı Köyü bölümünü askıya almış ve bu açıdan da köyümüz mağduriyete uğratılmıştır.
Yöremizin Milletvekili Sayın Harun Tüfekçi Bey?e şahsen onlarca defa iletmeme rağmen, ?DSİ?nin böyle bir gölet çalışmasından haberinin olmadığını, araştırıp konu ile ilgili bilgi vereceğini? söylemelerine karşılık yıllardır bir arama gerçekleşmediği gibi, ?böyle bir çalışmadan haberdar değilim? demeleri de manidar bulunmaktadır.
Sayın Vekilim?e bu konu ile ilgili yazışmaları aşağıda sunuyorum. Bu konuyu öğrenmenin bundan daha basit bir yolu vardır elbette. DSİ Konya Bölge Müdürlüğüne bir telefon ile ?bu konu nedir?? diye sorduklarında bütün bilgiler Vekilimizin önüne konulacaktır mutlaka. Ama Oğlakçı Köyü çok Küçük bir köy olması hasebiyle sesini duyurmasının ne imkânı vardır ne de buna mecali?
1. Oğlakçı Köyü Muhtarlığının, 02.05.2002 tarih ve -04/1150 sayılı (ekli dilekçe) Devlet Su İşleri IV.Bölge Müdürlüğü (KONYA)'ne müracaat yazısı.
2. Devlet su işleri IV. Bölge Müdürlüğünün 18 Temmuz 2002 tarih ve B.151 DSİ 1 04 01 00/123-12027 sayılı yazısı. Bu yazıda mealen, "Oğlakçı Köyü'nün müracaatı ila ilgili inceleme teknik heyet tarafından yapılmış olup, Darıboğazı Mevkiinde istenilen yere bir gölet yapılması, kriterlerine göre uygun bulunmuştur" denilmektedir.
3. Devlet su işleri IV. Bölge Müdürlüğü, 04.09.2002 tarih ve B.02.0.003/0310 sayılı yazı ekinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı(ANKARA)'na gönderilmiş ve Oğlakçı Köyü Muhtarlığına da bilgi verilmiştir.
4. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı 10 Ekim 2002 tarih ve B.15.0.BİK.02(147-II-5)3085/1634/14818 sayılı yazısında zamanın Devlet Bakanı Sayın Zeki ÇAKAN imzasıyla, Zamanın Devlet Bakanı Sayın Mehmet KEÇECİLER'e bildirilmiş ve mealen şöyle denilmiştir. "Konu incelenmiş olup, Oğlakçı Çukurköy (Darıboğazı) Göledi Bakanlığımız bağlı kuruluşu Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünce ön inceleme kademesinde incelenmek üzere 2003-2004 etüt programına alınmıştır. Devamla, "konu, etütler sonucunda, teknik ve ekonomik yönden uygun bulunduğu takdirde bütçe imkanları ve diğer su işleri arasındaki öncelik sırasına bağlı olarak ileriki yıllarda uygulama programı hazırlanırken göz önünde bulundurulacaktır." denilmektedir.
5. İl Özel İd. Md.lüğü yapmakta olduğu Kapalı Sistem Sulama Projesinin başlatılması konusu ile ilgili olarak, DSİ?nin Oğlakçı Köyünde Gölet çalışmalarının bulunup bulunmadığına dair bilgi istedi. DSİ IV Bölge Md.lüğü de bu isteğe karşılık 27.02.2008 tarihili ve 11776 sayılı yazısını göndererek, Oğlakçı Köyü Göleti ile ilgili çalışmasının bulunduğunu İl Özel İdaresi Müdürlüğüne bildirdi.
Halen Cevizler Mevkiine 7 yıl önce konulan ?Su Debi Ölçme Cihazı? ölçme görevine devam ediyor. Ancak mevcut su, bir yıl önce kaynağından alınarak borular vasıtasıyla götürüldüğü için bu cihaz 7 yıl önce hangi bilgileri topladı şimdi hangi bilgileri toplamakta gerçekten merak konusu olmaktadır.
?Kış aylarında akan su bile Darı Deresine yapılacak olan Göleti ihya edecek boyuttadır.? Bu teknik bilgi DSİ Bölge Md.lüğü tarafından, Göledin yapılması düşünülen bölgeye defalarca yapılan ?keşif gezileri? sırasında, konunun uzmanı olan kişilerce verilen bir bilgidir. Kışın toplanacak bu sular, yazın meydana gelen sorunları, hem Gevrekli, hem Tol ve hem de Oğlakçı açısından ortadan kaldıracaktır.
Sayın Milletvekilimizin 8 yıldır yapılan bu çalışmadan ve bölgeye yapılan keşif gezilerinden haberdar olmaması ciddiyetle vurgulanması gereken bir konu değil midir?
Halen çalışmalarına devam eden Gölet Projesinin tamamlanması çok uzun zaman alacağından dolayı İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından 2008 yılında askıya alınan Kapalı Sistem Sulama Projesinin yapımının gerçekleştirilmesi hayati öneme haizdir. Oğlakçı Köyünde her yıl bahar mevsimi bir işkence mevsimi olmaktadır. Dört kilometrelik bir mesafeye sahip olan topraktan açılmış olan hendek, kışın taş ve torakla dolmakta derede kalan çok küçük miktardaki suyun köye getirilmesi mümkün olmamaktadır. Zaten projelendirilmiş olan kapalı sistemin yapılması halinde, bu hizmeti gerçekleştirenlerin bu dünyada kazanacakları en büyük sevap olacak, Oğlakçı Köyünde yaşayan yaşlı ve çaresiz insanlar 24 saat kendilerine dua edeceklerdir.
Asıl olan güçlüyü korumak değildir. Asıl olan güçsüzün ve çaresizin yanında olmaktır. Asıl olan menfaatlerin değil, sorunların peşinden koşmaktır. Asıl olan ?garip ve gurabaya? yardımcı olmaktır. Asıl olan devletin imkânlarının uzanmadığı, uzanamadığı yerlere devlet kendi eliyle imkânlarını götürmesidir.
Oğlakçı Köyü?nü ve orada yüzyıllardır yaşayanları kimseye ezdirmemek devletimizin ve yöneticilerimizin görevidir.
Bir kıssanın hissesi ile son verelim yazımıza.
?Yol üstünde bir karınca ezilse mesulü Hz. Ömer?di. ?
Tayyar YILDIRIM