AİLE: Her milletin temel varlığını teşkil eden mukaddes yuva, binbir tehlikeye karşı tutunulan sağlam dal.
AİLE: Bireylerin kendilerini en çok güvende hissettikleri, fuhuş, cinsi sapıklıklar, içki, kumar, AİDS, stres, ruhsal ve toplumsal birçok hastalıklara karşı korunabildikleri en büyük sığınaktır. Bu sığınağa giren çift, çirkin işlerden kendini koruyacak, eşinin ve çocuklarının aleyhine sonuçları olabilecek yanlış yollara sapmayacak, aileyi kötü bir geleceğe sürüklemeyecek ve neslin devamını güvenli bir biçimde sağlanmış olacaktır.
Yeni yuva kurucularınca ailenin kutsallığı yeterince kavranamadığı için olsa gerek ülkemizde, ilçemizde boşanma vakaları gittikçe artmaktadır.
İstatistiklere göre boşanma sebeplerinin en başında -aldatma- gelmektedir. Eşlerden birinin, ailenin sıcak yuvasına indirdiği zina darbesi yüzünden ortaya çıkan boşanmalar, işlenen cinayetler, yıkılan yuvalar, ortada kalan çocuklar, akan gözyaşları, kırılan umutlar, zedelenen onurlar. İşlenen yüz karası suçun pişmanlığına dayalı intiharlar.
Bir başka boşanma sebebi de ebeveyn (anne-baba) ile ilgili olanıdır. Atalarımız evli çiftlere ? Dört atanın hakkı birdir.? diyerek eşlerinin anne ? babasını kendisininki gibi görmeyi ve öyle davranmayı öğütlemişlerdir.
Bugün dilimizde KAYNANA olarak kullanılan sözcüğün aslı KAİMVALDE yani: Anne yerinde olan, anne yerine geçen demektir. KAYNATA ise KAİMBABA ? KAİMPEDER yani: Baba yerinde olan, baba yerine geçen demektir.
Hayatlarını evlatlarına adayarak yaşamış (yaşlanmış) olan anne babanın, bilgi, tecrübe ve birikimlerinden faydalanmak yerine, onlardan uzak durma, onlara hürmeti yük sayma, evlat ve torunlarının yanında sıcak yuvadan mahrum bırakma ve huzurevini onlara reva görme nezaketsizliğini ancak ? evliliği gelip geçici bir heves ve fantezi? olarak düşünenler yapabilir.
Dini ? manevi değerlere dair bilgilerin zayıflaması sonucu İFFET, IRZ, NAMUS, EDEB, HAYÂ gibi ahlaki kavramların önemsenmemesi, aileyi kutsallıktan yoksun bıraktığı için aile daha kolay dağılabilmektedir.
İsviçreli Prof.Gaston Jezz: ?Ben Batılı bir aile hukuku profesörü olarak diyeceğim ki, Türk milletinin aile nizamını elinden alınız, geride çok bir şeyleri kalmaz.? demiştir.
Yüz seneden beri bizi özümüzden, kökümüzden koparma taraflılarının üstünlüğü süregeldiği için milli ? manevi değerlerimiz inkâr ve tahribata uğradı, şiddetli sarsıntılar geçirdi. Mesela: Bizim aile hukukumuzun yürürlükteki temel mevzuatı TÜRK MEDENİ KANUNU?dur ve İSVİÇRE?den alınmıştır. Taklittir, kutsallık yoksunudur. Yine de manevi kıymetlerimiz içinde yıkımı en az hasarla atlatan AİLE yapımızdır.
Mehmet Akif şöyle der:
Biz ki her mevcudu yıktık, gayesiz fikir ile
Yıkmadık bir şey bıraktık? sade bir şey AİLE.
Artış sadece boşanmalarda değil, sosyal nizamı çöküşe götüren adaletsizlik, kumar, fuhuş, uyuşturucu, içki, israf, yoksulluk, cinayet, her türlü şiddet ve ahlaki sapıklıklarda da var. Bunlara tabii ki üzülelim. Diğer tarafta, ömür boyu bir yastıkta kocamaya, varlıkta ve yoklukta beraber olmaya, üzüntü ve sevinci paylaşmaya, kusurları örtmede birbirlerine elbise olmaya, hayırlı evlatlara ana ? baba olmaya, ana ? babaları içinde : ?Rabbim, tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.?( İSRA SURESİ 24 ) diye dua ederek onları baş tacı yapmaya, nikâhın kerametine inanıp, evliliği dünya ve ahiret mutluluğuna vesile kılmaya ve yuvanın kutsallığını korumaya SÖZ VEREN AİLE KURUCULARININ VARLIĞINA DA SEVİNELİM VE ONLARI TAKDİR ? TEBRİK EDELİM.