banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

25 Mayıs 1983?te katılmıştı Üstad ?Sonsuzluk Kervanı?na. Tam yirmi sekiz yıl geçti; ama o fikirleri ve eserleriyle ebediyet yolcularının unutulmazları arasında yerini almayı başaranlardan oldu.

 

              Seçimlerin epeyce yaklaştığı günlerden geçerken siyasi liderlerin birbirlerini kıyasıya eleştirip, hayır eleştiri değil, en ağır hakaretlerle yerden yere vurdukları, insaf ölçülerinin kırılacak derecede zorlanıp sorumluluk duygusunun adeta fırlatılıp atıldığı bir hengâmede Üstad Necip Fazıl Kısakürek?in ?Başıboş? adlı şiirini hatırlamamak elde değil.  Şiirleriyle, polemikleriyle ve renkli kişiliğiyle unutamadığımız Üstad, bu şiirinde tamamen bize özgü, tamamen Türk klasiği denebilecek bir hali dile getirirken öyle bir manzara koyuyor ki ortamı bundan daha etkili anlatabilecek babayiğit zor çıkar.

 

        ?Vatanımda sular akar başıboş

        Herkes birbirini kakar başıboş

 

        Yanmaz da yürekler ateşe atsan

        Bir kibrit bir orman yakar, başıboş

 

        Yirmi dokuz harflik sözde aydınlar

        Yafta yazar, isim takar başıboş

 

        Tarih kutuplara kaçmış bir fener

        Buz denizlerinde çakar, başıboş

       

        Allah?ım sen acı bu saf millete

        Akşam yatar sabah kalkar, başıboş?

       

        Özellikle vatandaştan daha çok sorumluluk duygusuyla konuşması gerekenlerin meydan meydan yaydıkları yalan yanlış bilgilerle kafalar karıştıkça karışıyor, akl-ı selim kayboluyor, kimse kimseye güvenemez hale gelirken seçime mi gidiyoruz, savaşa mı hazırlanıyoruz gibi soruların etki alana giriveriyoruz ister istemez.

 

        Vefatının 28. yıl dönümünde Üstad?ı rahmetle anarken onun emsalsiz kişiliğini ve zekâsını ele veren birkaç hikâyeciğe yer vermek istiyorum. Kısakürek'in yaşamından güzel ve ibre

        Üstad?a sorarlar: ?Üstad özel arabanız yok mu??
Keskin zekâ küpünün verdiği cevap hikmet doludur:

      ?Ona en son bineceğiz.?

 

        Necip Fazıl bir gün vapurla Karaköy?e geçerken yanına biri yaklaşır:

?Üstad, peygamberlere ne gerek var, herkes yolunu kendi bulamaz mı? Diye bir soru sorar. Şair okuduğu kitaptan kafasını kaldırmadan:

?Ne diye vapura bindin, yüzerek geçsene karşıya? cevabını verir.

       

        Bir gün öğrencilerinden biri Necip Fazıl?a der ki: Hocam, bir rüya gördüm, bütün bitkiler, ağaçlar Allah?a secde ediyordu, bir tek tütün secde etmiyor, karşı çıkıyordu. Üstad, aklı sıra tiryakiliği sebebiyle dalga geçmek isteyen bu gence şu karşılığı verir: ?Getir o kâfiri yakalım!?

         *** 

       
         Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
         -Osmanlı emperyalist değil miydi?
         Cevap dikkate şayandır:
         -Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu Fransızca değil Türkçe sorardın.

 

          ***
         Bir gün büyük şair Necip Fazıl Kısakürek kendisine: İslamiyet denince burnuma ayak kokusu gelir!..''diyen ihtiyar gazeteciye;
''Senin o burnuna gelen, İslamiyetin değil; kendi ciğerinin pis kokusudur. Sen bir mücerredi, bir müşahhastan ayıramayan ahmaksın!...'' der..

         ***
          Necip Fazıl yolda yürürken birisi ayağına çarpar ve yoluna devam eder. Necip Fazıl'ın karşılık vermediğini gören arkadaşları sebebini sorarlar. Üstadın cevabı hazırdır:
"Sizi bir hayvan tekmelemiş olsa ne yapabilirdiniz?"

         ***
          Bir gün büyük şair Necip Fazıl Kısakürek'e sahilde rastlayan bir hayranı: ''Üstad, senin bütün mücadelelerin güzel, hizmetlerin eşsiz ama şu ? tarafın olmasa diye tenkit eder.. Bunun üzerine Necip Fazıl tebessüm ederek: ''Şu boğaz'dan geçen lüks ve güzel gemiyi görüyor musun? Bak ne kadar lüks ve konforlu değil mi? İşte böylesine lüks geminin tuvaleti de vardır.'' der...

 

        Millete mal olan birinden güzel emsalsiz şiirleri, her biri bir sanat şahikası olan tiyatro eserleri, hikâye, roman, tarih, makale, anı gibi edebiyatın birçok dalında eser vermiş, sözün ve söyleyişin piri Üstad?ı anlatmak o kadar kolay değil.

 

        Bir ömür ?fikir çilesi? çekmiş, inandığı doğruları anlatabilmek için her yolu denemiş, zorluklar karşısında asla yılgınlığa düşmemiş bir mütefekkir şair Necip Fazıl Kısakürek?ten öğreneceğimiz çok şey var.

 

        Üstad?a göre işin özü ve esası şudur:

 

        ?Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış;
        Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış...?

       

        Ve her fani gibi geçip gittiği yollarda silinmez izler bırakıp giden şair için ölüm ?güzel?dir:

        ?Ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar.
        Kavuşmak nasıl olmaz mademki ayrılık var.?

 

        Nihayet;

 

        ?Ölüm güzel şey budur perde arkasından haber
          Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?

 

        Üstad?ı anmak, ?nur ırmağı?nda yıkanıp nur harmanında başaklar toplamak bana göre.

         Mekânı cennet olsun.

    

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.