banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Yatsı namazsı için evden çıkıp bahçe kapısı önüne geldiğimde ezan başlamıştı. Cemaate yetişeyim diye biraz hızlı yürürken bir ara yaşamın merkezine kişisel bütünlüğümüzle bir türlü yerleşemediğimizi düşündüm.

 

Yani bir konuda özümüz, sözümüz ve eylemlerimiz birbiriyle uyumlu bir bütün oluşturmuyordu, kopuk kopuk, parçalı bir yapı manzarası arz ediyordu hayatımız. Biraz Müslüman?ca biraz gâvurca? Camiye girerken de bu düşünce ?yaşamın kenarından yürümek?  şekline dönüştü. Elbette temelsiz değildi; bunların bir nedeni, nedeni ne demek, nedenleri olmalıydı. Mesela namaza biraz vakitlice girmek dururken tembellik edip bir şekilde geç kalışlarım çekmiş olabilirdi ipin ucunu. Namaza durmuştum; ama bir şekilde ipin ucunu ben bıraksam o beni bırakacak gibi değildi; çektikçe uzayıp gidiyordu.

 

Üstad Necip Fazıl Kısakürek?in ?Serseri? adlı şiirinde aşağıdaki mısralarda anlatılana benzer bir ruh hali içindeydim.

 

?Gönlüm ne dertlidir ne de bahtiyar;

Ne kendisine yar ne kimseye yar,

        Bir rüya uğrunda ben diyar diyar,

        Gölgemin peşinden yürür giderim??

 

Yaptığımız iş ne ise, düşüncelerimiz, sözlerimiz ve eylemlerimizin aynı anda aynı iş üzerinde birbiriyle uyumlu olması ki buna yanılmıyorsam ?bir noktaya yoğunlaşma?  deniyor, işte aynen öyle olmamız gerekirken bir türlü düzen tutturamayışımıza benzer bir şeydi her halde ?yaşamın kenarından yürümek? bana göre. Bu sözde, yoksulluğu ve umutsuzluğu çağrıştıran bir taraf olsa da ipler çözüldükçe ne bileyim, iş hayatımızdaki yarım yamalak, sanki dostlar alışverişte görsün kabilinden sürüp giden ?devlet memuru? mantığının ağır aksak yürüyen yansımalarından başka bir şey gelmiyordu aklıma.

 

Öğretmenlik yapıyorduk; ama kendi iç dünyamızda bütünlük kuramayışımızı fırsat bilen öğrenci de bedeniyle ve ruhuyla bir türlü sınıfta olamıyordu mesela. Böyle olunca yapılanlar havanda su dövmeye benziyordu. Hastanelerimizin laboratuarlarında tetkikler yapılıyor; ama genel bir yaklaşımla ?eli işte gözü oynaşta? alışkanlıklarıyla yapılan işlerde Kemal Sunal filmlerinde gördüğümüz yanlışlıklar çıkıyordu ortaya; sağlam adam hasta, gerçekten tedaviye muhtaç bir hasta da resmi kayıtlara göre sağlam çıkabiliyordu.

 

 Herkesin bulunduğu işte yapabileceğinin en iyisini gerçekleştirmek gibi bir ideale sahip olamaması nedeniyle istisnaları olmakla birlikte cemiyet denilen büyük çarkın dişlileri de bir türlü birbiriyle uyumlu çalışmıyordu. Yaşamın merkezinde yer alıp çevresiyle bütünleşerek iş tutanlar toplumu olamayışımızın bedellerini de çok ağır ödemek zorunda kalıyorduk. Çünkü sorumluluk almak ciddiyet istiyor, gerektiğinde ellerimizi en ağır taşların altına sokabilmemizi gerektiriyor yükümlülüklerimiz.

 

Benim ?yaşamın kenarından yürümek? dediğim işte bu. Kaçak güreşmek gibi bir şey. Bir Bozkır türkümüzde ?Kenardan geçeyim, yol sizin olsun? şeklinde bir iş anlayışının bizi götüreceği yerler, iftiharla gezip dolacağımız mekânlar olmayacak neticede.

 

Umutlarımız bizi yaşamın merkezine yöneltirken umutsuzluklarımız ise yaşamın merkezinden kenara kenara kaçmaya sevk ediyor.

 

Bu kaçış, kaçanı mutlu etse bari ama ne gezer!

 

Ünlü filozof Hegel, kişinin kendinin bütünlüğünü gördüğü zaman gerçekten özgür olacağını, bu bütünlük içinde yer almadıkları sürece insanların ıstırap çekeceklerini ve yabancılaşma duygusu içinde yaşayacaklarını söylüyor. Bütünün içinde nerede yer aldığını bilen insanın yabancılaşma duygusu çekmeyeceğini belirtiyor.

 

Ölümlü bir dünyada şimdi ve burada yaşadığımız geçeğiyle yaşayabilirsek bu ikilemden kurtulabileceğimizi düşünüyorum; ama önce iç dünyamızda kalıcı bir huzur arayacaksak bu ikilemden bir an önce kurtulmamız gerekiyor.

 

Başarabiliriz.

 

Selamların en güzeliyle?

 

Hacı Halim Kartal

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.