banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hayatın gayesi Allah’ın rızasını kazanmak ve onun sevdiği kul olabilmektir.

                İnsan nefsi, kendini hür ve müstakil kabul eder. İstediğimi yaparım, der.

                Nefis, Hz. Yusuf (as)’un ifadesiyle, kötülüğü emreder.

                Nefsin istekleri ile Rabb’imizin emirleri çoğu zaman farklıdır hatta birbirine zıttır. Nefsine uyan yanar.

                Nefse laf anlatmak, söz dinletmek çok zordur. Bu sebeple nefsin eğitilmesi ve terbiye edilmesi gerekir. Nefsine uyan, Allah’ı unutur, dalalet vadilerinde at koşturur.

                Nefsi terbiye etmenin en kestirme yolu, onu sevdiği şeylerden mahrum bırakmaktır.

                Ramazanı nefsi terbiye etme ayı kabul etmeliyiz.

                Oruca niyet ederek nefse ilk emri vermeliyiz:

                “Arkadaş, sen hür ve müstakil değilsin. Her istediğini yapamazsın. Rabb’imin emri olmadan yemek yiyemez, su içemezsin. Sen kulsun, seni yaratan ve terbiye eden bir Rabb’imizin emirlerine itaat et.”

                Böylece nefsin firavunluğu kırılmış olur.

                Her istediğini yapamayacağını ancak helal olan şeyleri, helal olan vakitte yapabileceğini anlar.

                İnsanoğlu nankördür. Kur’an bu gerçeği Adiyat suresi, 6.ayetinde çok nefis bir şekilde ifade eder:

                “Şüphesiz insan Rabb’ine karşı pek nankördür.”

                Bu sebeple insan sahip olduğu nimetleri hatırına getirmek istemez. Çoğu zaman nimetler elimizden çıktıktan sonra kıymetini anlarız.

                Ramazanda oruç vasıtasıyla çekeceğimiz açlık, bize sahip olduğumuz nimetlerin değerini anlatır. Çeşitli nimetler elimizin altında iken onları değerini bilemeyiz. Ramazanda oruç olduğumuz için iftar vaktine kadar bir yudum su, bir lokma ekmeği bile yiyemeyiz. Açlık bize su, ekmek, meyve, sağlık gibi sahip olduğumuz nimetlerin değerini anlatır. İftar vakti, sıcak pideden alacağımız bir lokmanın bile ne kadar değerli olduğunu anlarız. Başka zaman kebapları, lahmacunları, türlü türlü yemekleri, baklavaları, börekleri beğenmeyen nefsimiz, ramazandan bir lokmalık pidenin ne kadar lezzetli olduğunu fark eder ve sayısız nimetleri bize bahşeden Rabb’imize şükreder.

                Nimet şükür için verilmiştir. İnsan nimet içinde yüzerken şükretmeyidüşünmez, gaflet deryalarında yüzer. Ramazan çok iyi bir uyarıcıdır, insanı gaflet uykusundan uyarır.                  

                Ramazan yardımlaşma ve fakir-fukarayı anlama zamanıdır.

İnsan herkesi kendisi gibi bilir. Nimetler içinde yüzen insan, fakir-fukarayı ve onların çektikleri sıkıntıları anlamaz. Anlamadığı için de yardım elini uzatmaz. Ramazan orucu bize yoksulların çektiği acı ve ıstırapları bir nebze olsun hissettirir, böylece yardım duygularımız hareket geçer. Cenab-ı Hakk’ın bize lütfettiği nimetleri yoksullarla paylaşırız.

                Sinsi nefis devamlı kalbimize vesvese verir. Senin kıldığın namaz, tuttuğun oruç, verdiğin sadaka ne ki, bunlar seni kurtarmaz şeklinde telkinler yapar. Rabb’imizin af, mağfiret, rahmet ve şefkat sahibi olduğunu bize unutturmak ister. Şeytanın vesveselerine aldanmamalı, bize Rabb’imizin rızasını kazandıracak adımlar atmalıyız.

                Ebu Hüreyre(ra)’den rivayet edilen bir hadis, bize Rabb’imizin rahmet ve mağfiret deryasını müjdeler. Şöyle ki:

"Yüce Allah buyuruyor ki: Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, beni andıkça ben onunla beraberim. O, beni içinden anarsa ben de onu içimden anarım.

O, beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir cemaat içinde anarım.

O, bana bir karış yaklaşacak olursa ben ona bir zira yaklaşırım.

Eğer o, bana bir zira yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım.

Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.

Kim bana şirk koşmaksızın dünya dolusu günahla gelse ben de onu yine mağfiretle karşılarım."

(Buhari, Tevhid 15, 35; Müslim, Zikr 2, Tevbe 1)

                Ramazan; Rabb’imize kulluk, ibadet ve dua etmeyi sevmenin ve ibadetlerden haz ve lezzet alma mevsimidir.

                Ramazan arınma ve Rabb’imize yaklaşma zamanıdır.

                Ramazan, nefis putunu kırma, Allah’a kul ve asker olma vaktidir.

                Ramazan, Kur’an okuma, onu anlama ve nuruyla nurlanma ayıdır.

                Ramazan yardımlaşma, fakir ve fukaranın gönlünü ve duasını alma zamanıdır.

                Ramazan, hayatın manasını anlama, Rabb’imizin rızasına uygun bir hayat yaşamayı prensip ve âdet edinmenin tam vaktidir.

                Okuyucularımın ramazanlarını tebrik eder, Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmalarına vesile olmasını Rahman ve Rahim olan Rabb’imizden niyaz ederim.

                Beyin Vitamini: Gayretli vaiz ve hoca Mehmet Erkan, Üç Işıktan Yansımalar adlı hayatın manasını, Allah’a kulluğun önem ve anlamını, ibadet ve taatlerin bize kazandırdıklarını anlatan çok faydalı bir kitap kaleme almış. Cihan Yayınları arasında çıkan kitap, okuyana ramazan ayının manasına uygun fikirler verecek, daha fazla ibadet ve iyilik yapma düşüncesi uyandıracaktır, inşallah. Bu yazıyı yazarken bana ilham kaynağı olan kitabı okuyucularıma tavsiye ederim.

           İrtibat: Türdav, Göztepe Mh. Mahmutbey Yolu, Orhan Gazi Cad. No: 16 Bağcılar-İstanbul. Tel: 0212- 446 0808; www.kitapkutusu.com

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.