banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

“Bir ateşim yanarım, külüm yok dumanım yok”

 

        Sözleri şair Ümit Yaşar Oğuzcan’a ait olan Avni Anıl’ın Hicaz makamında betelediği bu güzelim şarkıyı gönüllerinde bir sevdayı büyütüp besleyenlerin kırmızı şeritli Bafra sigarası eşliğinde dertlerinin tercümanı olan bir dostu dinler gibi dinledikleri zamanları çok iyi hatırlar yetmiş’li yıllarda öğrenci olup da şimdilerde yaşları altmışa dayanan bir kuşağın mensupları. Benim gibi…

 

        O zamanlar sadece bir aşkın terennümü olan bu şarkıyı şimdi durup dururken hatırlamamın nedeni bir vatan coğrafyasının yangınların her çeşidiyle alev alev, duman duman yanıyor veya yakılıyor olması.

 

        Şarkının sözlerinin bir kısmını ortaya çıkışındaki nedenler değişmiş olsa da doğru kabul edebiliriz; lakin şimdi külden ve dumandan memleketin gün be gün cehenneme döndürüldüğünü görebiliyor musunuz?

 

        Bugünlerde bulunduğunuz yerlerden dağlara doğru dikkatlice bakarsanız her tarafın pırıl pırıl berrak bir görünüme kavuştuğunu fark edersiniz. Ben bu güzelliğe bakarken korkuyorum şimdilerde. Bu doyumsuz güzelliklerin üzerini kapkara dumanlar kaplayıverir mi diye. 

 

        Şu cennet vatanın insanına, ağacına, taşına; birliğine, dirliğine; dinine, imanına düşman ne çok hain yetiştirmişiz Allah’ım!

 

        Bir coğrafya alev alev yanıyor. Tahrip gücü yüksek bombaların kıpkızıl alevleri arasında annesiyle bayram gezmesine çıkan bebekler eriyip küle dönüyor.

 

          Her yerde ormanlar, ormanlarla birlikte cennetimiz yanıyor veya yakılıyor da baştan başa cehennem oluyor cihan.

 

        Bu coğrafyada insanlar ateşe koşan pervaneler adeta. Ateş yakmayı, ateşle oynamayı, eteş etmeyi, ağzından ateş saçmayı seven ne çok insan var Allah’ım! Sahi Zerdüştlerin yaşadığı coğrafya da buralar değil miydi?

 

        Sabah haberlerini dinlerken ateşli olanlara yoğunlaşıyor dikkatim:

 

        Datça’da, Gazipaşa’da, Alanya’da Serik’te orman yangınları çıktığı yüzlerce hektar alanda ne varsa kül olduğu duyuruluyor. Bir yerdeki yangında kundaklama şüphesi olduğu, şüpheli bir şahsın arandığı söyleniyor.

 

        Bir yerde teröristlerin yol kesip tırları ve tankerleri ateşe verip kaçtıkları, güvenlik güçlerinin olay mahalline helikopterlerle asker indirdiği ve bölgeden zaman zaman silah sesleri geldiği belirtiliyor. Bayramın ikinci günü Gaziantep’teki bombalı saldırıda yaralananlardan Bayram adlı şahsın da vefat etmesiyle bu vahşi saldırıda ölenlerin sayısının ona ulaştığı haberi ekleniyor alevli olanlara. 

 

        Çılgın alevlerin önüne ne gelirse yutup yok ettiği bir coğrafyada hayallerim kararırken kızımın mutfaktaki raflardan birine yerleştirdiği ve neredeyse elektrik kesintileri dışında susmayan kaplumbağa görünümlü radyodan gelen eski bir şarkının sözleriyle yüreğimin iyice burkulduğunu hissediyorum:

 

        “İçin için yanıyor, yanıyor bu gönlüm,” 

       

        Ateş düştüğü yeri yakar, derler; doğrudur.

 

        Lakin bu yangın gönül yangınlarına benzemiyor; gerçekten yanıyoruz.

 

         Hem de alev alev…

       

        Allah’ım akıbetimizi hayreyle diye dua ediyoruz da ahval ve şeraite bakarak şair Ziya Paşa gibi

 

        “Böyle gecenin hayır umulur mu seherinde” demekten de kendimizi alamıyoruz.

        

        Selamların en güzeliyle…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.