Kardeşim Sırrı Sakık,
Başın sağ olsun, Allah sana ve ailene sabırlar versin.
İnsan olduğumuz için kardeş olduğumuzu düşünüyorum. Onun için sana kardeşim diye hitap ettim.
Ocağına ateş düştü, yüreğin yanıyor. Evlat acısı, acıların en fazla yürek yakanıdır. Evladını kaybeden birini teselli etmek zordur, böyle bir acıya maruz kalınca insanın kendini teselli etmesi de zordur, biliyorum.
Yunus Emre, genç birinin ölmesini, gök ekini biçme olarak niteler.
“Bu dünya bir nesneye
Yanar içim, göynür özüm,
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçer gibi.”
Evladın genç yaşta, gök ekini biçer gibi biçildi. Genç yaşta insanın duygularını yönetmesi zordur. İnsan yaşlandıkça akıl ve mantık ağır basar, gençlik yıllarında ise duygu yoğunluğu aklın önüne geçer. Bu sebeple intiharlar en fazla 15-25 yaşlar arasında olur.
Duygu yönetimi kolay bir şey değil. Senin evladın da duygu yönetimi sınavında, arabanın firenine basmak yerine gaza basan şoförün hatası gibi, akıl pedalına basıp tehlikeyi durdurması gerekirken duygu pedalına bastı ve canına kıydı.
Tekrar başın sağ olsun, Allah sana ve geri kalan sevenlerine sabırlar versin.
Acın büyük, yüreğin yangın yeri, hayat aşın zehirlendi, biliyorum.
Ne yazık ki bu durumda olan sadece sen değilsin.
Televizyon haberlerine bakar, gazeteleri okursan, senin gibi yüreği yangın yerine dönen ne çok insan olduğunu göreceksen.
Dün Bingöl – Muş karayolunda asker taşıyan otobüse roketatar saldırısı yapıldı, 10 civan toprağa düştü.
İki önce yol kenarındaki menfeze konan bomba patlatıldı, 8 polis ötelere uçtu.
Geçimli karakolu saldırısında 8 Mehmetçik toprağı kucakladı.
Sonraki günlerde yapılan operasyonlarda 155 teröristin öldürüldüğü haberini geçti ajanslar.
Gencecik insanlar bombalarla toprağa serildi.
Anaların, babaların, kardeşlerin yüreği yangın yerine döndü.
Memleket yangın yeri.
Evladı, kardeşi, akrabası ölenleri en iyi anlayacak kişi şimdi sensin.
Bir çağrıda bulun.
Akan kanı durduracak bir şey söyle.
Dağda, mağarada, sınırın öte tarafında, beri tarafında elinde silah tutan gençleri ikna edecek bir çift laf.
Yunus Emre’nin sözün gücünü ifade eden çok güzel bir dörtlüğü var:
“Söz ola kestire başı
Söz ola kese savaşı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz.”
Savaşı kestirecek, silahları susturacak, ağulu aşımızı yağ ile bal edecek bir çağrı yap.
Öyle bir konuş ki silahlar sussun.
Öyle bir konuş ki gençlerin yüreğindeki kin ve öfke yerini aklı selime bıraksın.
Öyle bir konuş ki yüreklerdeki öldürme isteği, yaşatma arzusuna dönüşsün.
28 senedir birbirimizi kırdığımız yeter, de.
28 senedir düşmanlarımızı sevindirdiğimiz yeter, barışalım da düşmanlarımız kahrolsun, de.
Öyle bir söz et ki silah tüccarları ellerini avuçlarını oğuştursunlar,bu pazar kapandı, silah ticareti yapmak için başka pazar bulmamız lazım diye kara kara düşünsünler.
Öyle bir söz et ki hiç değilse bundan sonra Hakkari’de, Şırnak’da; Diyarbakır’da, Yozgat’ta, Konya’da, İstanbul’da hiçbir ananın, hiçbir babanın yüreğini evlat acısı yakmasın, hiçbir ocağa ölüm acısı düşmesin, hiçbir civan, gök ekini biçer gibi yitmesin.
Yürek yangınlarını en iyi anlayacak sensin.
Bu yangını söndürecek en güzel ve en etkili sözleri söyleyecek de sensin.
Ömrünün olgunluk çağındasın. Yaşadığın kadar daha yaşamazsın. Bu yaştan sonra hayattan büyük beklentilerinin olmadığını düşünüyorum. Etraftan “ne derler” hesabını yapmayacak olgunluğa eriştin.
Yürek yangınlarını söndürecek bir çağrıda bulun.
Allah aşkına bunu yap.
Yeter artık, hiç değilse bundan sonra yürek yangınları olmasın, analar ağlamasın, babalar göz yaşı dökmesin, hiç kimse evlat acısıyla yanıp yüreğine taş basmasın.
Lütfen, bir çağrıda bulun kardeşim! Ümit ederim ki gönülden yapacağın çağrı dağda taşta, daha da önemlisi yüreklerde yankı bulur.
Tekrar acını paylaşır, Allah’tan sabırlar vermesini dilerim değerli kardeşim.