banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Mısır’daki ordu darbesi bir daha gösterdi ki İslam ülkelerinde demokrasi elzem. Demokrasi çoğunluk rejimidir. İslam ülkelerinde Müslümanlar çoğunlukta. İktidarları seçimle halk belirlediği sürece Müslümanlar iktidar olur.

                Seçilmiş insan, halkı memnun edecek icraatlar yapmak zorundadır çünkü bir daha seçilmek için halkın oyuna ihtiyacı var. Darbeciler, krallar ve diktatörler, iyi insan olsalar bile, halka hizmet etmek zorunda değiller çünkü iktidarlarını halka borçlu değiller. Bu sebeple, en kötü seçilmiş iktidar, en iyi diktatörden daha iyidir.

                Diktatörlerin kalkındırdığı ülke yoktur.

                Kalkınmış ülkelerin demokrasi ile yönetilmeleri tesadüf değildir.

               

                İSLAM ÜLKELERİ NEDEN DEMOKRAT DEĞİL?

 

Bütün bunlara rağmen neden İslam ülkelerinde demokrasi yok?

Sorunun cevabı şu:

“İslam ülkelerinin kalkınmaması için.”

                “Demokrasi seçimden ibaret değildir.” cümlesi doğru. Demokratik sistemlerde insan hakları, hukuk, bağımsız yargı, basın hürriyet önemlidir fakat bu prensipler zaten demokratik sistemin gereğidir. Diktatörlerin ülkesinde hukuk, yargı bağımsızlığı, basın hürriyet, insan hakları diktatörün izin verdiği kadardır.

                Demokrasi kendi kendine bitip büyüyen kır çiçeği değildir. Demokrasi eğitiminin okullarda verilmesi, uygulamaya özen gösterilmesi gerekir.

                Mısır’da demokrasi neden yaşayamadı? Suriye neden demokrasiye geçemedi?

Mısır’da halkın seçtiği iktidar, İsrail-Batı işbirliği ile indirildi. Halkın direnişi kanlı bir şekilde bastırılmak isteniyor. Binlerce insanın katledilmesi, Batılı darbe destekçilerinin umurunda değil. 

                Mısır’da demokrasi katledildiği, halk darbeci katiller tarafından öldürüldüğü, ezildiği sürece İsrail’in güvenliği esenlikte.

                1980’li yıllarda İran ve Irak 8 yıl boyunca savaştı. İsrail hem Irak hem de İran’a silah sattı. İki güçlü İslam ülkesi birbirini ekonomik ve insanî olarak hırpaladı. İsrail bu ortamda kendini emniyette hissetti.     

                Suriye’deki iç savaş İsrail’in elini kuvvetlendirdi.

               

                DEMOKRAKİ VE TÜRKİYE

 

                Türkiye’de halk seçimle iktidarı belirleyince İsrail rahatsız oldu. Ak Parti ve Erdoğan’ın kararları İsrail’i hiç memnun etmiyor. “Von Minut” uluslar arası arenada İsrail’i fena rahatsız etti.

                28 Şubat sürecinin YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz, üniversitelerde başörtülüler için sürek avı başlattı. Hançer Saplı Yüreğimde isimli romanı yazarken olayları araştırmak için gittiğim Çapa Tıp Fakültesinin kapısında Prof. Kemal Gürüz imzalı, başörtülülerin derslere ve laboratuvarlara alınmaması yazısını gördüğümde beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Prof. Kemal Alemdaroğlu, Prof. Nur Serter zihniyetliler, gerekirse bilime bir süre ara verelim, başörtülüleri üniversiteden atalım, dediler.

                Darbecilerin atadığı YÖK başkanı ve rektörlerin zihniyeti bu.

                Ergenekon Davasında yargılanan Kemal Gürüz 13 yıl 11 ay, Kemal Alemdaroğlu 15 yıl 8 ay ceza giydiler.

                Seçimsiz demokrasi olmaz. Sivil toplumsuz demokrasi yaşatılamaz.

                Batılı ülkeler ikiyüzlüdür. Çıkarlarına ters düştüğü zaman İslam ülkelerinde demokrasiyi katlederler ama İslam ülkelerindeki geri kalmışlık ve diktatörlüklerden Müslümanlar hiç mi sorumlu değil?

               

BATILILAR VE DEMOKRASİ

 

CIA, 1953 yılında İran’da Başbakan Musaddık’ı devirip Şah Rıza Pehlevi’yi kral yapmış. Aradan 60 geçtikten sonra CIA gerçeği açıkladı.

1992’de Cezayir’de FIS seçimi kazanınca Fransa’nın desteği ile ordu darbe yaptı.

                Türkiye’deki 1960, 1971, 1980, 1997 darbelerinin arkasında CIA vardır.

                Batılılar kendilerine ayrı, İslam ülkelerine ayrı kriter kullanırlar. Amerika’da ordu, sivil iradenin emrinde çalışır ama iş Mısır’a geldi John Kerry, ordunun demokrasiyi rayına oturttuğunu söyleyiverir.

                Demokrasi insanların ahlakını güzelleştirmez, onları erdemli ve kâmil insan yapmaz. İnsan ahlakını erdemlerle süsleyerek güzel ahlak sahibi olmak için nefsiyle cihat etmesi şart.

                DARBE DÖNEMİNDEN KALMA KILIK KIYAFET YÖNETMELİĞİ

                Kamu Denetçisi Mehmet Elkatmış, bir rapor hazırlayarak Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu’na sunmuş. Rapora göre kamuda uygulanan başörtüsü yasağı “din ve inanç hürriyetine, çalışma hakkı ve eşitliğine aykırı; eğitim ve öğretim hakkını” engelliyor.

                Memur-Sen bir süredir serbest kılık kıyafet eylemi yapıyor. Kamuda başörtüsünü yasaklayan bir yasa yok. Fakat 25 Ekim 1982 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Kılık Kıyafete Dair Yönetmeliğin 5. Maddesi” başörtüsü ile çalışmak isteyenleri zor durumda bırakıyor. Başbakanlık bir an önce yasakçı yönetmeliği değiştirmeli, “kadın memurların görev mahallinde başının daime açık olacağı” şeklindeki metni yürürlükten kaldırmalı. Ülke darbe dönemlerinden kalan, can sıkıcı bir prangadan daha kurtulmalı.

                Demokrasi okullarda öğretilmeli, ülkede yaşatılmalı, antidemokratik yasalar temizlenmeli.

  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.