banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Geçen hafta Iğdır Üniversitesinin davetlisiydim, üniversite öğrencilerine konferans verdim ve “Beyin Gücünü Etkili Kullanma Sanatı”nı anlattım. Salon tıklım tıklımdı. Öğrencilerin birçoğu not aldı. Konferans sırasında ve sonrasında sorular sordular. Oldukça heyecanlı ve faydalı bir sohbet gerçekleştirdik. Konferanstan sonra epeyce kitap imzaladım, öğrenci ve hocalarla hatıra fotoğrafı çektirdik.

                Üniversitelilere beynin Allah’ın bize en verdiği en büyük nimet olduğunu ve ömür boyu zekânın geliştirilebileceğini anlattım. Beyinde hücre pınarları var, her gün yeni hücre doğuyor, her gün beyin etkinliği yaparak bu yeni hücrelerin beyne dâhil etmek gerekiyor, aksi takdirde kullanılmayan bu hücreler israfı oluyor.

Beşikten mezara ilim öğrenin, iki günü eşit olan ziyandadır.” hadislerinin hikmetini açıkladım.

Okuma, öğrenme, düşünme, araştırma, proje üretme, problem çözme, dil öğrenme, şiir ve sure gibi metinleri ezberleme, gezip görme, sohbet, tartışma; konferans ve ders dinleme, yazma, karikatür çizme, el becerileri, hayal kurma gibi beyin etkinliklerinin beyin gelişimine yardım ettiğini sıraladım.

Allah insan beynini öğrenme programlı yaratmış. Göz görme, kulak işitme, ayak yürüme programlıdır, beyin de öğrenmek üzere yaratılmış. Beyni yaratan Allah, iki kitap göndermiş ve oku buyurmuş. Kutsal kitapların anı sıra kâinat kitabı da okunmalıdır. Bu konuyu merak edenler Beyin Gücünü Etkili Kullanma Sanatı kitabıma bakılabilirler.

IĞDIR ÜNİVERSİTESİ HOCALARINDAN ÜLKEYİ OKULLAŞTIRMA PROJESİ

Iğdır Üniversitesi Rektörü İbrahim Hakkı Yılmaz Bey, üniversite çevresinde ilim, kültür, sanat ve fikir havzası oluşturmuş. Üniversitede fevkalade yetenekli, araştırma meraklısı ve bilgili bir kadro kurmuş. Üniversite kendi öğrencilerine ve halka açık çeşitli konferanslar, paneller, seminerler düzenliyor; şehirdeki kültürel hayatı canlandırıyor ve canlı tutuyor. Her ay şehirde fikir şöleni var.

3 Ekim Perşembe öğleden sonra öğrencilerle, akşam da üniversite hocaları ile bir araya geldik. Hocalara “Modern Sonrası Medeniyet Kurma Projesi” konulu bir sunum yaptım. Modernite ve Batı medeniyeti Batı merkezli, tekelci, çıkarcı; kuşatıcı ve kucaklayıcı değil, Batı’yı zengin etti ama insanları mutlu etmedi, dünyayı ekonomik olarak sömürdü ve fakirleştirdi, sanat ve kültür bakımından da yoksullaştırdı, insanlığı ise hiç mutlu etmedi. Bütün insanların mutluluğunu hedef alan, insan merkezli, ilim ve teknolojik gelişmelerin yanı sıra erdemli olmayı, fakir ve yoksulları da koruyup kollamayı hedef alan, bütün insanlığı kuşatacak bir medeniyet projesi geliştirmek gerekir.

Ortadoğu ve İslam coğrafyasında asırlarca hüküm süren medeniyetler kuran Müslümanların çocukları olarak insanlığa barış ve mutluluk getirecek bir medeniyet projesi geliştirme görevi bize düşer. Bu konu etrafında sohbet ettik.

Öğretim Görevlisi Hakan Güngörmez Bey, “modern sonrası medeniyet kurma projesi”ni ve Iğdır Üniversitesinde yapılan bu entelektüel tartışmaları köşeme taşımamı teklif etti.

Köşe yazarlarının gündeme kilitlendiğini, aktüel şeyler yazmak zorunda olduklarını anlattım ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bir açıklama yaparsa bu konu güme gidebilir diyerek espri yaptım.

Akşamüzeri Bakan Avcı, dersanelerin okullaştırılması konusunda açıklamalar yaptı.

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Eren Bey, fakültenin öğretim görevlileri ile cumartesi sohbetleri başlatmış. Arapça yapılan bu sohbete katıldım. Sohbet sırasında dersanelerin okula dönüştürülmesi fikri gündeme geldik.

Dersanelerin üniversite ve Anadolu liselerindeki kontenjanların azlığından doğduğu konuşuldu.

Üniversite öğrencilerinin % 40’tan fazlası Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencisi olduğu ifade edildi. Demek ki uzaktan eğitim veren beş-on üniversite kurulsa dersler konuyu en iyi anlatan öğretim üyeleri tarafından anlatılarak üniversite sitelerine konulsa uzaktan eğitim sistemine geçilse üniversitelerdeki kontenjan problemi çözülür. İsteyen herkes üniversiteye girebilir. Dersleri dinleyip sınavlarda başarılı olan herkes üniversite mezunu olabilir.

Geriye tıp, veterinerlik, ziraat, hukuk vb. uygulama yapan üniversite öğrencilerine yönelik uygulama alanı bulmak kalır ki her köşeye bir üniversite açmak yerine uygulama üniversiteleri açılır.

Açık üniversiteler dünyada geçtikçe yaygınlaşıyor. Bielefeld Meslek Yüksek Okulu öğretim görevlisi Prof. Jörn Loviscach, internet üzerinden matematik anlatıyor. Üniversitedeki sınıfında bir düzine öğrencisi olan Prof. Loviscach’ı internet üzerinden dünyada 16.000 kişi takip ediyor. Bir popstardan daha fazla takipçisi var. Prof. Loviscach kurs veriyor. Kursu ABD’li Udacity firması internet üzerinden organize ediyor. Firma sadece matematik değil, fizik, infarmation, robot bilim gibi dallarda da kurs verdiriyor.

Kursiyerlere kısa filimler, alıştırmalar, ders materyalleri sunuluyor; sözlü testler yapılıyor, bilgisayarlarla test sonuçları değerlendiriliyor. Öğrenciler derse katılıyor, soru soruyor, tartışıyorlar.

Udacty kurucusu Prof. Sebastion Thrun, “sanatsal zekâ” dersi vermeye başladı. 190 ülkeden 160.000  kursiyer dersi takip ediyor. Sosyal Bilimci Prof. Vesna Ivanovska’nın verdiği kursun 35 bin takipçisi var.

Harvard, Standfort, MIT ve Princeton üniversiteleri de online kurslar organize ediyor, bunun için 60 milyon dolarlık yatırım yapıyorlar. Coursera 200 kurs organize etmiş, Honkong ve İsrail Üniversiteleri onunla çalışmak için işbirliği anlaşma yapmışlar. (Der Spiegel, 14.1.2013,s.106)

Dünyada eğitim yapı değiştiriyor. Herkesi okul binalarında eğitmek zorunda değiliz.

Milli Eğitim Bakanlığı, merkezi sınavlar geliştirmek yerine Öğretmen Akademisini faaliyete geçirse öğretmenlere kurs vererek onları donanımlı hâle getirip onların verdiği notlarla Anadolu liselerine öğrenci alsa ve de Açık Üniversiteler açarak kontenjan problemini çözse ortada dersane falan kalmaz. İsteyen herkesin okumasına ve kendisini geliştirmesine yönelik çalışmalar yapmalı. İskandinav ülkelerinde üniversite okuma oranı % 60’ları buldu. Okumak isteyen vatandaşa “üniversite yer yok” mazereti koymanın vakti çoktan geçti.

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Şadi Eren çok çalışkan, kemal ve edep sahibi bir ilim adamı. Beyzavi Tefsirini, Hz. Ali’nin Nehcü’l-Belağa’sını ve Üstat Bediüzzaman’ın İşaratt’l-İcaz’ını Türkçeye çevirmiş. Ayrıca Adem’in Torunları, Delikanlı Yiğidin Dünyası, Kur’an Işığında Baştan Ayağa Beden Dili, Kur’an’ı Nasıl Anlayalım, Mezhep ve Din adlı eserler telif etmiş. Kitapları beyin vitamini olarak tavsiye ederim. (İletişim: Selsebil yayınları, 0212.6404734).

Teşekkür: Başta Iğdır Üniversitesi Rektörü İbrahim Hakkı Yılmaz ve Prof. Şadi Eren olmak üzere ilim, kültür ve düşünce hayatımızı zenginleştiren çalışmalar yapan bütün dostlara teşekkür ederim.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.