Ülke, Ergenekoncuların istediği yere geldi. Ak Parti ile cemaat ve dersaneciler vuruşuyor.
Dersane tartışması yanlış eksende yürüyor.
Şener Eruygur’un Sarıkız, Yakamoz, Eldiven darbe planlarında amaçlanan iki hedef var:
1. Ak Parti’yi kendi içinde bölmek.
2. Tabanını Ak Parti’den koparmak.
Erkan Mumcu, Abdullatif Şener olayları birinci şıkkın uygulaması idi, şu anda ikinci madde uygulanıyor.
İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz öteki düğmelerin doğru iliklenme şansı yoktur.
Dersaneler sıralama yapan merkezi sınav sisteminin sonucudur.
Milli Eğitim Bakanlığı, Anadolu liselerine ve üniversiteye öğrenci alırken sıralama yapan sınav sisteminden vazgeçmeli.
Öğretmen notuyla okullara yerleştirme yapılmalı.
Alman sistemi bu konuda örnek alınıp ülkemize uyarlanabilir.
Almanya’da ilkokul öğretmeninin verdiği not ve kanaatiyle öğrenci gymnasiumlara (Anadolu liseleri karşılığı, akademik eğitim görecek öğrencilerin gittiği ortaokul ve liseler)gider.
Lise bitirme notları ortalaması ile de üniversiteye girer.
Böyle bir sisteme en çok eğitimciler karşı çıkıyor. Öğretmen haksız not verir, diyorlar.
Alman öğretmen haksız not vermiyor, bizim öğretmen veriyorsa çözüm nitelikli öğretmen yetiştirmektedir.
Eğitimde ilk düğme öğretmendir. Onu nitelikli yetiştiremezsek hiçbir şeyi doğru yapamayız.
Bu ülkede 45-50 senedir dersane var. Darbe dönemlerinde bile kapatılamadı. Aslında dersaneler büyük paralar kazanıyor, 10 milyar civarında ciroları var, kendilerini savunurlar, cemaate ihtiyaçları yok.
Ayrıcı sıralama sistemi olduğu sürece dersanenin önüne geçilemez. Eğitim okul merkezli değil, dersane merkezli olmaya devam eder.
Ak Parti 11 yıldır iktidarda. Düne kadar Ergenekonculardan dolayı iktidar idi fakat muktedir değildi, denebilir.
Artık işini iyi yapan, notunu adaletli veren, haksızlık ve kayırma yapmayan öğretmen yetiştirme zamanı geldi, geçiyor.
SIRALAMA SİSTEMİ FARKLILIKLARI YOK SAYIYOR, HAKSIZLIĞA YOL AÇIYOR
Prof. Manfret Spritzer, her beyin özeldir, der. Beyinde yaklaşık 120 milyar nöron var, nöronların hepsi özel. Her öğrenci özeldir, hiçbiri ötekinin kopyası değildir.
Prof. Remo Largo, her öğrenci tamamen farklıdır, bundan dolayı her çocuğun başarı durumu kendine has olarak ölçülmelidir, okul sistemi bu farklılıkları görmüyor, diyor.
Merkezi sistemler herkesi eşit kabul ediyor, farklılıkları yok sayıyor.
Prof. Aytaç Açıkalın soruyor:
“Her çocuk özel ise neden hepsine aynı soruyu soruyorsunuz?”
Harran, Adilcevaz, Güroymak, Hizan, Şemdinli vb. gibi yerlerde okula başlayan çocuğun ana dili Arapça veya Kürtçe. Bu çocuk okulda önce dil öğreniyor, sonra bilgi. Bu bölgelerdeki çocuk ailesinden yardım alamıyor, Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Marmara’daki alıyor.
Urfa’nın köy ve kasabalarındaki çocukların öğretmeni birkaç senelik tecrübeye sahip, birçok bölgede öğretmenler oldukça tecrübeli.
Öğrenci zamanla kendi çabası, çevresinin yardımı ve çalışkanlığı ile aradaki mesafeyi kapatabilir ama kendi elinden olmayan sebeplerden dolayı öğrencinin merkezi ölçme sistemi ile haksızlığa uğratılması doğru değil.
Her öğrenci olduğu yerde, bulunduğu imkânlar ölçüsünde, kendi öğrenme hızına ve kapasitesine göre notlandırılarak değerlendirilmeli. Her öğrenciyi eşit görerek hepsine aynı soruyu sormak ve sıralama yapmak, farklılıkları görmemektir. Derhal vazgeçilmeli.
Fakir aileler, çocuğunu dersaneye gönderemiyor, eğitim sistemi dersaneye ihtiyaç duyulmayacak şekilde düzenlenmeli.
ÖĞRETMEN AÇIĞI KAPATILMALI
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 125 000 öğretmen açığı var. Bu açık bir an önce kapatılmalı. Ücretli öğretmen ile kadrolu ve tecrübeli öğretmenin verdiği eğitim aynı niteliğe sahip olamaz.
Öğretmen notuyla Anadolu liselerine ve üniversiteye öğrenci gönderen sisteme geçilmeli. Notunu kötüye kullanacak çürük elmalar sistemin içinden ayıklanmalı.
Hafta sonu Harran’da idim. Ondan önce Bitlis Adilcevaz, Tatvan, Hizan, Ahlat’ta konferanslar verdim. Bu bölgelerde öğretmen bir yıl, bilemediniz iki yıl çalışıyor. Ya evleniyor veya başka bir sebeple ayrılıyor. Öğretmenlerin gittikleri yerde uzun süre çalışmaları sağlanmalı. Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Kayseri,Kırşehir, Edirne, Burdur gibi eğitimde başarılı bölgelerin öğretmeni tecrübeli. Yeni başlayan öğretmen ile deneyimli öğretmen bir değil.
SINIFTA ÖĞRENCİ MEVCUDU
Burdur’da sınıf başına düşen öğrenci ortalaması 16, Kadıköy’de 22, Bakırköy ve Beşiktaş’ta 25 iken Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Arnavutköy’de 34-38’i buluyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sınıfta ortalama 38, Ege Bölgesinde 24 öğrenci var.
Bu haksızlık giderilmeli.
İkili eğitim yapan okullar var. Günün yarım gününde öğrenen öğrenci ile tam gün öğrenen öğrenci bir olmaz. İstanbul, Van, Urfa, Gaziantep, Diyarbakır, Mersin gibi göç alan illerde ikili eğitim, kalabalık sınıflar eğitimin kalitesini düşürüyor.
Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy, Burdur’da da dersaneler var.
Sistem dersaneyi doğuruyor. Dersaneye giden öğrenci daha çok ders çalışıyor, cumartesi-pazarı değerlendiriyor. Dersi, öğretmen gözetiminde çalışıyor. Sıralama sınavına daha iyi hazırlanıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı dersanelerle uğraşmak yerine, dersaneyi doğuran sistemi düzeltmeli.
Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş. Milli Eğitim Bakanlığı semer dövmenin işe yaramayacağını görmeli.