Kıymetli dostlar Manisa İli Soma İlçesindeki maden ocağındaki facia sonucu 301 gerçek vatansever evladımızı kaybı bizleri enim olun taaa ciğerimizden yakarak derin bir üzüntüye boğdu. Çünkü Buharide geçen Bir Hadisi Şerifte Efendimiz (s.a.v.) bütün müslümanları bir ailenin fertleri, hatta bir vücut gibi diye tarif ederken “Birbirine karşı muhabbet ve merhamette, müminler, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut, rahatsız olur.” biz müslümanların acıları bir, kederleri bir, sevinçleri bir, hüzünleri bir olarak tarif buyurmuşlardır. Bu beraberlik unutmayalım ki, gelmiş ve geçmiş bütün Peygamberlerin getirdikleri dini hükümlerde özellikle beş şeyin yani Dini muhafaza, Aklı muhafaza, Nefsi muhafaza, Nesli muhafaza, Malı muhafaza gibi beş unsuru bizlere nimet olarak vermiştir.
1- Dini muhafaza, Hz. Allah (c.c.) tarafından vaaz olunmuş ve Peygamber (a.s)’ler vasıtasıyla insanlara tebliğ edilmiş ilahi bir kanundur ki bu dini, muhafaza edebilmek için onu yaşamak ve hayata hâkim kılmakla ancak mümkündür. Ustad Bediüzzaman Hz.lerinin de buyurduğu gibi “Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası. İhya-i din ile olur şu milletin ihyası.” ile olur.
2- Aklı muhafaza, İnsanoğluna bir hazine olarak verilen büyük bir nimettir. Bundan dolayı dinimiz akıldan dolayı mükellef kılmış, dünya ve ahiret saadetini de aklı sayesinde kazanır veya kaybeder buyurmuştur.
3- Nefsi muhafaza, Allah insanı yaratıp emanet olarak bir can vermiştir. O can Allaha aittir ve onu Allahtan başka kimse alamaz. Haksız yere cana kastedenlerin ne hakkı ve ne de haddidir. Değil ki insanlara hayvanlara bile merhamet edilmesi gerekmektedir.
4- Nesli muhafaza, İnsanlığın devam edebilmesi için yeni nesiller şarttır. Bu nesillerin imanlı ve ahlaklı olmaları durumunda gelecek nesiller ve milletler kendilerinden ümitli ve emin olurlar. Aksi halde yuvalar dağılmaya, ülke yakılıp yıkılmaya mahkûm olur. Neslin korunması ancak islamın emrettiği şekilde yaşamakla mümkün olur.
5- Malın muhafazasıdır, Malın muhafazası yine Allahın nehyi olan haramlardan korunmak. Helal yoldan kazanmak, helal yollarda sarf etmekle mümkün olur. Bu mal ister nefsine ait olsun ister başkalarına hiç fark etmez. Hele hele başkalarına ait olan mala zarar verirse Hz. Allah (c.c.) o zararından dolayı yarın kıyamet gününde onu cehennem azabıyla azaplandıracaktır.
Ne acı ki (Konuya şu veciz olayla başlamak istiyorum şöyle ki; Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş. Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı bu az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış debelenmiş ve boynundaki ip çözülmüş. Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş. Sağdığı süt dökülünce buna sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunu buzağıya vurunca yavru yere yığılmış. Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir tekmede kadını yere serip öldürmüş. Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görünce ineği tüfekle vurmuş. Silah sesini duyan koca, cansız yerde yatan karısını ve babasının elinde tüfeği görünce silahını çekip babasını öldürmüş. Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam, bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş. Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan; Bu felaketi bana yüklerler. Oysa buzağının ipi gevşetmekten başka ben ne yaptım. demiş) gibi ülkemizde üzücü veya refaha erecek bir durum olduğu zaman şer odakları bu kıssa gibi çıkıp ortalıkdan nemalanmak isteyenleri gerek basın yoluyla ve gerekse TV kanallarında çıkan nahoş olaylara bakıldığında bu birlik ve beraberliğin üzerine kara toprak lekeler sürebilmek için bazı kendini bilmezler, insanlıktan nasibini alamayanlar, edepsizler acı üzerine acıyı katmaktalar. Şems-i Tebrîzî kelâm-ı kibarı olarak ne de güzel demiş; “İnsanın şerefi ilim ve edepledir. Mal ve neseple değildir.” Âdemoğlunun edepten nasibi yok ise insan değildir. Âdemoğlu ile hayvan arasındaki fark budur. Yüce Allah (c.c.) Nisa suresinin 142. Ayetinde ise; “Münafıklar amelleri ile halka gösteriş yaparlar.” buyurduğu halde, Efendimiz (s.a.v.)’de “Kim duyulsun diye bir iş yaparsa, Allah da onun değersizliğini duyurur.” (Buhari 2/384) “Birine bir yüzle, başkasına başka yüzle hareket eden ikiyüzlü kimse, insanların en şerlilerindendir.” (Buhari, menakıb: 1) “Dünyada şöhret elbisesi giyene Allah ahirette zillet elbisesi giydirir ve yüzüne bakmaz.” (Buhari, libas: 5) Bu acı günlerinde bu ayet ve hadisin muhatapları olan insanlık dışı olayları çıkaranları gördük. Böyle hareket etme ne İslam dininde nede diğer dinlerde mevcut değildir. Oysa o kişilere sorduğunda bizde Müslüman diyerek kendilerini bir nimet saymaktalar. Bakınız Müslümanlığı nede güzel açıklıyor Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) Abdullah b.Amr (ibnil As) (r.a.)’den şöyle rivayet edilir. Efendimiz (s.a.v.) “Müslüman, dilinden, elinden Müslümanların selamette olduğu kimsedir…” (Müminlere vaaz ve irşad Mehmet ALTUNKAYA c.3.s.42) Yüce Allah (c.c.) “Biz cehennem için cinlerden ve insanlardan öyle kimseler yarattık ki onların kalpleri vardır ama bu kalplerle idrak etmezler, gözleri vardır onlarla görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler. Hasılı onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan da şaşkındırlar. İşte asıl gafil olanlar onlardır.(A’raf 7/179) Başka bir ayette; “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur cehennemde yanarsınız. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra O'ndan da yardım göremezsiniz!” (Hud 11/113)
Pazar sabahı günümüz aydın olamıyor: şimdi de bir şehit lafı icat ettiler ki isyan edilmesin. Onlar ne şehit ne gazi. Kâr yoluna gitti Niyazi” diyecek kadar hadsiz, iz’ansız zehirli kalemşorlardan biri (Yazgülü Aldoğan) Soma'da ölen işçiler ile ayal edecek kadar seviyesizlere inat ben inanıyorum ki; evet onlar sizlerden çok ama çok vatansever ve kalemini satmayan, vatanını, milletini, bayrağını çıkarı için değil canı pahasına seven “Vatan sevgisi imandandır.” Sözüne binaen imanlı irfanlı, namuslu, şerefli ölürken bile maden işçisi olan Mehmet Ali DİNÇER olay sırasında herkes ağlamaya başladı. Bazıları çamur ile abdest almaya başladı. Bazıları teyemmüm abdesti aldı. Artık ben ölüyorum diyorlardı. Kelime-i şahadet getirenler vardı. Birikinti suyla abdest alıyorlardı diyerek ne kadar sizin gibi pişmiş kelle olmadıklarını ruhlarını teslim ederken bile insanlıklarını ispatlamak için soruyor Murat YALÇIN kardeşim çizmelerimi çıkarayım mı?
Soma’daki faciayı fırsat bilip devlet büyüklerini- yetkilileri protesto etmek için harekete geçen provokatörlerden gözaltına alınanlardan bazılarının TGB ve İşçi Partisi üyesi olduğu hatta İzmir'de 10 yaşındaki bir çocuğun polis tarafından gözaltına alınmak istendiği ve korkudan altını ıslattığı şeklindeki haberlere ilişkin İzmir Valiliğinden yapılan yazılı açıklamadan kent trafiği işlemez duruma gelmiş, güvenlik görevlilerince yolların trafiğe açılması için yapılan her müdahaleye taşlı sopalı, havai fişekli saldırılar gerçekleşmiştir. 16 ve 17 Mayıs tarihlerinde yasa dışı eylem yapan marjinal gruplar içerisinde aktif olarak rol alan çocuğun üç gün evine gitmediği söyleyen 2001 doğumlu (13 yaşında) A.K nöbetçi çocuk Savcısına aktarılmış, hakkında 2911 Sayılı Kanuna muhalefetten suça sürüklenen çocuk sıfatı ile işlem yapılması, 20.05.2014 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı'na götürülmek üzere A.K. adlı çocuk annesine teslim edilmesini bazı nasipsiz basın ve yayıncılar tamamen asılsız ve maksatlı olarak kör gözleri, kör kalpleri, müflis ve aciz vicdanları ile yaptıkları asılsız mesnetsiz haberlerini duyarlı, şerefli insanlar duysunlar diye soruyor Muhat YALÇIN kardeşim çizmelerimi çıkarayım mı? İkinci bölümde görüşmek üzere selam ve dua ile…