Ramazan nefisle hesaplaşma, melekleşme, nefse hâkimiyet kavgası verme ayı.
İslamiyet insana iyi şeyleri emreder, kötülükleri yasaklar.
Dindar olmak, nefsiyle mücadeleyi kazanmaya bağlı. Canının istediğini yapan, nefsinin emrine girmiş demektir.
Kur’an’ın ifadesi net:
“Nefis kötülüğü emreder.”
Peygamberimiz (sav), senin en zararlı düşmanın nefsindir, buyuruyor.
Nefis, geleceği düşünmez ve ahreti hesaba katmaz. Sadece bugünü düşünür ve bu sebeple keyfe kapılır, insanı cehenneme götürecek ameller peşinde koşar.
Ramazanda yeme, içme, şehvet gibi nefsin isteklerini terk eden insan, nefisle mücadeleden galibiyetle çıkar.
İradesini güçlendirir. Dünyaya ait meyil ve arzularını ertelemeyi, terk etmeyi öğrenir. Böylece nefsinin emrine girmekten kutrular, Allah’ın emirlerini yerine getirmeye şevk ve istek duyar.
Oruç, nefsi dizginleme ve Cenab-ı Hakk’ın emrine uyma ibadetidir.
Namaz, insanı kötülüklerden alıkoyar.
Camiye gitmeye alışan ayaklar, meyhane ve kumarhane gibi mekânlardan uzaklaşır.
İbadet ve duaya alışan diller; yalandan, gıybetten, dedikodudan uzak durmayı öğrenir.
RAMAZAN KUR’AN OKUMA AYI
Ramazan Kur’an ayı. Bu ayda okumaya alışan zihin; okumayı, öğrenmeyi, düşünmeyi sever. Kur’an, hayatımızın merkezinde olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı bir araştırma çok acı bir gerçeği ortaya koyuyor:
Kur’an’ı Arapça olarak okumayı bilenler % 42.
Toplumun büyük bir bölümü Kur’an okumayı bilmiyor ve dinimizin temel kaynağından kitaptan uzak bir hayat sürüyor.
Münih Freiman Camii’nde tanışıp röportaj yaptığım Alman Müslüman Harun Behr, bana Kur’an okuyarak Müslüman olduğunu anlatmıştı.
Harry teknik üniversite okumak için Endonezya’ya gitmiş ve orada Kur’an ile tanışmış. Harry’nin Harun oluş hikâyesi çok ilginç:
„İslamiyetle Endonezya’da tanıştım. Okuldayken Müslüman bir arkadaşım vardı. Hayatın her safhasını beraber yaşıyorduk. Hemen hemen her şeyimiz beraberdi, çok samimi idik. Yalnız ibadet edeceği zamanlar ayrılıyorduk. O namaz kılmaya gittiği zaman ben yalnız kalıyordum.
Babası da iyi bir insandı. Çok iyi anlaşıyorduk. Endonezya’da yalnız bir insandım. Onlar bana yalnızlığımı hissettirmiyorlardı. Bir gün, dinler üzerine sohbet ediyorduk. Ben inançsızdım. Hiçbir şeye inanmıyordum fakat arkadaşımın anlattıkları bana tesir ediyordu. Özellikle Kur’an’dan aktardığı cümleler ve örnekler oldukça ilgi çekici idi. Hiç duymadığım, düşünmediğim şeyler anlatıyordu. Benim dinsizliğim daha çok bilgisizliğimden ya da Hıristiyanlıkta gördüğüm çelişkilerden kaynaklanıyordu hâlbuki Kur’an bambaşka örneklerle dolu gibi görünüyordu. Sohbet sonunda kendisinden Arapça veya İngilizce bir Kur’an istedim. Ödünç ver, dedim.
Aldığım cevap oldukça şaşırtıcı idi. O güne kadar her şeyimizi paylaştığımız arkadaşım bana, olmaz, dedi ve kitabı vermeye yanaşmadı.
Sebebi de anlaşılmayacak kadar tuhaftı.
- Senin temizlenmen lazım. Kur’an’da bir âyet var, ancak temiz olanlar ona el sürebilir, buyrulur. Abdest almadan sana Kur’an veremem.
Şaşırtıcı bu cevaptan sonra abdest almayı ve temizlenmeyi öğrendim. Onun tarifleri ile abdest aldım. Kur’an’ı da yanıma alarak eve döndüm. Dönmeden önce de beni uyardı:
- Şayet tuvalete filân gidecek olursan, abdestin bozulur. Tekrar Kur’an’ı eline alma.
„KUR’AN’I OKUDUKÇA FİKRİM ALTÜST OLDU“
Eve geldim. Okumaya başladım. Sabaha kadar nerede ise Kur’an’ı bitiriyordum. Sabah yakın tuvalet ihtiyacım geldi fakat abdestim bozulur diye tuvalete gitmiyordum. Böyle sıkışık bir vaziyette sabaha kadar okudum.
Bu olay beni fikren altüst etti. Ruhumu ise baştan başa yeniledi. Hani insan aynaya baktığı zaman kendi aksini görür. Ben de Kur’an okudukça kimliğimi onda gördüm. Kur’an, bana hakiki benliğimi gösterdi. Ruhumu keşfettim. Kesin bir hükme vardım:
“Bu kitap, Allah kelâmıdır.”
Kitabı bitirdim. Sonra da kelime-i şahadet getirip Müslüman oldum. İki-üç hafta içinde nasıl ibadet yapacağımı öğrendim. Hemen tatbik etmeye başladım. Bu olaydan abdestin ehemmiyetini, Müslüman olacak kişilerin bunu kabullenmesi gerektiğini, Müslüman olmaya niyet eden veya onu öğrenmek isteyenlere Kur’an’ın ne büyük tesiri olduğunu öğrendim.“
Kur’an hidayet kaynağı, bize doğru yolu gösteren, etkileyici bir kitap. Rabb’imizden bize gönderilmiş bir mektup.
Ramazanda karar almalı, Kur’an okumayı mutlaka öğrenmeli, mealiyle birlikte kutsal kitabımız okumalı. İnsan her gün on dakika ayırsa, günde iki sayfa Kur’an okusa bir senede Kur’an’ı baştan sona okumuş olur.
Her gün Kur’an’ı okuma karar almalı ve Kur’an’ı hayatımızın merkezine yerleştirmeliyiz. Bu ayın bize kazandıracağı en önemli alışkanlık, Kur’an okuma olmalı.
Beyin Vitamini: Çoğu Müslümanların hareketlerinden etkilenerek İslam’ı araştıran ve Müslüman olan Avrupalıların hayat hikâyelerini anlattığım “Müjde Hikâyeleri” serisini mutlaka tavsiye ederim. İslam’a Gönül Verenler, Avrupalı Mevlevî, Gerçeği Arayan Alman Doktor. İslam’ın etkileyici ruhunu ve gönülleri fetheden cephesini daha iyi keşfedeceksiniz. İrtibat: 444 24 14; www.kitapyurdu.com
İMZA: Ankara Kocatepe Camii’ndeki Türkiye Kültür ve Kitap Fuarında 18 Temmuz saat 16-23 arası dostlarla sohbet edip kitap imzalayacağım.
19 Temmuz Konya Kültür Park yanı Şehir Meydanı’ndaki kitap fuarında saat 17-23 arasında dostlarla sohbet edip kitaplarımı imzalayacağım. Okumayı asil bir duygu ve ibadet görenler davetlidir.