Emine Hanım, Yusuf’u giydirdi. Beyaz tişörtü, koyu lacivert pantolonu ona pek yakışmıştı. Beslenme çantasını hazırladı, okul çantasına yerleştirdi. Çantayı oğlunun sırtına yükledi. İlk gün oğluna okul yolunda arkadaşlık etmek istiyordu. Birlikte yola çıktılar. Okul yolu öğrencilerle şenlenmişti. Çocuğunun yanında okul yoluna düşmüş anneler, dedeler, nineler…
Emine Hanım okul yolunda oğluyla sohbet için fırsat yakaladığını düşündü.
Yusuf’un kestane rengi saçlarını okşadı. Başı henüz göğüs hizasına geliyordu. Göz göze geldiler.
Yusuf’un ela gözlerinde sevgi ışıltıları parladı, annesine gülümsedi.
Emine Hanım, eğilip oğlunun taze yanağına bir öpücük kondurdu.
-Bak oğlum, dayın Ahmet okumadı, benzin istasyonunda pompacı, 900 lira alıyor. Ayşe teyzen öğretmen, 2300 lira maaşı var, 500 liraya yakın da ücret. Baban doktor, aile hekimleri 5-6 bin lira kazanır. Okul gelecek demek. Derslerine ona göre çalış.
Yusuf nazlandı, omuz silkti, sert bir sesle:
-Aman anne! Ders, ders, ders… Ayşe teyzem, Ahmet dayım… Bana ne onlardan!.. Şimdi okula kadar yürüyecek miyiz? Taksi çağırsana!..
Kapıdan çıkmış, okula doğru yürüyorlardı.
Emine Hanım oğlunun saçlarını tekrar okşadı, elini omzuna koydu. Şefkatli bir sesle:
-Yürümek ayak kaslarını geliştirir. İnsan yürüyebileceği yerlere arabayla gitmemeli. Gelişim çağındasın, hareket etmelisin. Doktorlar, yetişkinlere bile her gün bir saat yürümeyi tavsiye ediyorlar.
-Top oynuyorum ya…
-Güzel! Top oynuyorsun, yürüyoruz ve beden kaslarımızı geliştiriyoruz. Beyin ve hafıza kasları beden kaslarına benzer, der Prof. James Finlayn. Onları da geliştirmek lazım. Onun için derslerine iyi çalışmalısın.
-Gene mi derslere geldik?
-Tabi. Beynini beslemelisin. Kahvaltı yaptık. Günlük üç öğün sabah, öğle, akşam yemek yiyoruz. Arada meyve, sebze, kekler… Bedenimizi beslemeye özen gösteriyoruz. Beynimiz bedenimizden önemsiz mi?
Yusuf’a baktı. Göz göze gelmek ve cevabını duymak istedi fakat çocuk cevap vermedi. Emine Hanım, oğlunun başını okşayarak konuşmasını sürdürdü:
-Okuma, öğrenme, ezberleme, düşünme, araştırma, fikir yürütme, problem çözme, sanatsal çalışmalar beyin sporlarıdır. Bilgi beyin vitaminidir. Kitaplar ve öğretmenler beyni besler. Allah beyni yaratmış ve vitamin olarak kitap göndermiş, oku buyurmuş.
Yusuf diklendi. Hızlandı, omzunu annesinden kurtarmak istedi fakat annesi hızlandı ve oğlunu bırakmadı. Yusuf isyan eden bir sesle:
-Yürüyoruz, taksi parasını kurtardın. Şimdi de dersler beyin vitamini deyip yemek parasından mı tasarruf edeceksin?
Annesi gülümsedi. Oğlunun kıyaslaması hoşuna gitmişti.
-Aferin, benim akıllı oğlum! soruma cevap vermedin. Sorum şu:
“İnsanın en önemli organı beyni mi bedeni mi?”
-O da nereden çıktı anne? Beyinsiz beden neye yarar?
-Tebrik ederim. Çok güzel sordun. Bedenimizi beslediğimiz gibi beynimizi de besleyeceğiz. İkisi de lazım, hiçbirinden vazgeçmiyoruz.
Emine Hanım adımlarını hızlandırdı, Yusuf ona yetişmeye çalışıyordu. İki durak mesafedeki okula on dakikada ulaşacaklardı.
-Ders ders, ders… Benim hiç oynama, eğlenme, televizyon seyretme hakkım yok mu? Her gün ders çalış demekten yorulmuyor musun?
Annesi yan gözle oğlunu süzdü, gülümsedi, göz kırptı.
-Benim akıllı oğlum!
-Bu yağ niye?
-Akıllı insanlar işlerini önem sırasına göre yapar. Bir öğrencinin en önemli işi ne?
-Gene aynı konu. Ders…
-Bak yavrum, okulda 5-6 saat kalıyorsun. Geride 18 saatin var. On saatini uyuma, yeme içme ve bedenî ihtiyaçlarına ayırdığını kabul edelim, geriye 8 saat kalır. Sekiz saatin 3-4 saatini ders çalışırsan oyun oynaman için dört saat kalır. Cumartesi- pazar günleri hobilerine ve oyuna daha fazla zaman ayırabilirsin.
-Tamam anne, söz düellosunu yine kazandın.
-Okuldan dönüşte bir çalışma programı yapacaksın. Günlük 3.5 saat. Üç saat ders çalışmaya, yarım saat okumaya ayırıyorsun. Planı çalışma masanın karşısına duvara asacaksın. Anlaştık mı?
-Ne karşılığı?
Emine Hanım oğluna baktı, gülümsedi:
-Harika bir soru. Dördüncü sınıfa gidiyorsun. On beş sene sonra istesen de okula gidemezsin. Pompacı olarak 12 saat çalışıp asgari ücret almaktansa mühendis olup üç bin lira almak için. Ayrıca beynini beslemiş oluyorsun, zekân artıyor.
Okula yaklaşmışlardı. Oğlunu kaldırıma çekti. Yüzüne bakıp gülümsedi:
-Allah insan beynini öğrenme programlı yaratmış. Göz görmek, kulak duymak, ayak yürümek, beyin öğrenmek için. Gözünü bantlar ve kullanmazsan gözün mutlu olmaz. Yürümezsen ayak kasların zayıflar. Okumaz, öğrenmez, düşünmez, beynini kullanmazsan da beynin gelişmez. Herkes sana kuş beyinli der.
Emine Hanım gülümsedi, bakışlarını oğluna çevirdi.
Yusuf’un yüzü buruştu. Bakışlarını annesinden kaçırdı.
Emine Hanım konuşmaya devam etti:
-Beyin öğrendikçe gelişir ve ayrıca mutlu olur. Allah, beyne öğrenmeyi ödüllendiren bir sistem kurmuş. Okuyup öğrenip başardıkça beyin dopamin, endorfin, serotenin denilen, mutluluk verici sıvılar salgılar ve insanı ödüllendirir. Bunları yapmazsan sıvıları keser, mutsuz olursun. En önemlisi de okumak, öğrenmek, düşünmek, helal kazanmak, iyilik yapmak, başkalarına faydalı olmak sevap ve ibadet. Dünyaya sevap işleyerek cennet kazanmaya geldik. Tembellik, cahillik, beceriksizlik insana dünyada mutsuzluk verir, ahrette yüzünü kara çıkarır.
Okula gelmişlerdi. Yusuf, annesi teşekkürler anne der gibi baktı. Annesi, öğrenme azmini kamçılamış; Yusuf daha çok sevap kazanmak ve daha başarılı olmak için hırslanmıştı. Sınıf birincisi olmak için çalışacaktı.
Annesine el salladı, kanatlanmış gibi okula doğru uçtu. Öğrencilerin arasına karıştı. Okulun kendisini geleceğe hazırladığını çok iyi biliyordu. Her şey yeteneklerini keşfedip geliştirmesine bağlıydı ve okul yetenek geliştirme atölyesiydi.
Yusuf; mavi-beyaz öğrenci seli içinde kaybolunca Emine Hanım geriye döndü. Yağmur çiseliyordu, adımlarını hızlandırdı.
Beyin Vitamini: Çocuklarımızı okuma ve öğrenmeye motive etmek için Başarıya Götüren Yol, Başarı İnanç İşidir, Beyin Gücünü Etkili Kullanma Sanatı, Yüreğini Ateşle isimli kitaplarımı tavsiye ederim. İrtibat: 444 24 14