İftira etmekten, küfür etmekten ve hakaret etmekten haz alan, bu söylemlerle tatmin olan bir kesim var.
Üretmek var mı? Hayır...
Ya ne var?
Başkasında "yok" saydığı ama kendisinde var kabul ettiği, işe yarar sandığı ama gerçekte işe yaramaz bir sürü malzeme, bir sürü söylem ve laf kalabalığı var.
Ne kadar saçmalık, ne kadar kirlilik, ne kadar sevgisizlik, ne kadar seviyesizlik içeren nesne varsa; eline, diline, gönlüne yerleştirip bunlarla tatmin olma yolunu seçiyor bir kesim...
Öyle bir kesim de var ki; hep yönetmeye odaklı...
Kendinde öylesine bir güç var ki, bu gücün, kısa dönemde asla zayıflayacağına inanmıyor.
Çünkü karşısında bu gücü zayıflatacak yetenekli bir başka gücün var olmadığına çok emin.
Ne yapması gerekiyorsa en üst seviyeden yapmaya, ne söylemesi gerekiyorsa en üst perdeden söylemeye o kadar gayretli ki, önünde hiç bir engelin bulunmadığının o da farkında...
Çare mi?
Çare; küfrederek, hakaret ederek, iftira ederek tatmin olma yolunu bırakıp, üretmekten geçiyor.
Fikir üreteceksin, söylem geliştireceksin ama inandırıcı olacak... Yaşantınla güven vereceksin herkese. Söylemlerin etkileyecek insanları. Duruşun ve tavırların söylemlerinle çelişmeyecek.
Öyle yöntemler geliştireceksin ki; şu an seni yönetenlerin yöntemleri eskimiş, pörsümüş olacak.
Dilin güzel olacak.
Elin adalet dağıtacak.
Yüreğin hakkaniyetten asla ayrılmayacak.
Karşındaki, düşmanın da olsa adaletten, gerçeklikten, dürüstlükten ayrılmayacak, ona farklı muamelede bulunmayacaksın.
Unutma! Belgesiz her bilgi İFTİRA niteliğindedir. İkna edeceğin bir kişi bile senin niyetinden şüphe etmeyecek.
Kısaca;
"Gözlerinin baktığı yere, gönlün de bakacak."
İkna etme yeteneğini geliştirmeli, asla yalana baş vurmamalısın.
Başkalarını düzeltmeye çalışacağına, öncelikle kendini düzeltmeye çalışmalısın.
Yoksa, yoksa asla ve asla yönetilmekten kurtulamazsın, kurtulamayacaksın.
Tayyar Yıldırım
