banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Kendilerinden olmayanlara karşı içlerinde derin bir nefret taşıyanlar vardır. Allah, böylelerini “kalplerinde hastalık bulunanlar” diye tanıtır kendisinde korunmayı arzu edenler için yegane rehber ve öğüt olarak indirdiğini söylediği Kur’an-ı Kerim’de. İnananıyla, inanmayanıyla bütün insanlığı ve onun hallerini Rabbimizin gösterdiği şekilde tanımanın da ibadet olduğunu düşünüyorum mu’tad ibadetlerimiz gibi.

        Kainatın küçücük bir parçası olarak kendimizi ve üyesi olduğumuz, adına insanlık denilen geniş aileyi Allah’ın gösterdiği şekilde tanımak, bütünle kuracağımız ilişkilerde her bakımdan daha rahat ve kafa karışıklığı yaşamayacağımız için daha huzurlu olmamız anlamına gelecektir.

        Paris’te bir gazeteye yapılan saldırı çerçevesinde geceli gündüzlü yapılan açıklamalara, yazılıp çizilenlere ve dünya çapında verilen tepkilere bakıyorum. Sonra… Sonra iyi ki Rabbimizin Muhammed suresinin 28. ve 29. ayetleriyle tanıttığı insan tipleri canlanıyor muhayyilemde. O saat, nerdeyse iki haftadır haber- yorum bombardımanına maruz kalan beynimde görüntü berraklaşıyor ve oluşan kargaşa ağırlığının bir anda lodos görmüş kar kütleleri gibi eriyiverdiğini hissediyorum.

 

        “Böyle olacak; çünkü onlar Allah’ın lanetlediği her şeye sarıldılar ve O’nun hoşnutluğundan nefret ettiler ve böylece (Allah) onların emeklerini boşa çıkardı. (28)

        Yoksa kalplerinde bir tür hastalık bulunanlar, (içlerindeki) derin nefreti Allah’ın açığa çıkarmayacağını mı sandılar?”  (29)

        Allah’ın lanetlediği asabiyetti, ona sarıldılar; masum insanların yurtlarını yuvaları tarumar edip her şeylerini sömürmekti, ona sarıldılar; yeryüzünde fitne çıkarıp kan dökmekti; sarıldılar, sarıldıkça sarıldılar…

Ulaştıkları her yere kan, gözyaşı ve kapkara zulüm götürdüler.

        Demem o ki adamların hesabı nefret hesabı. Bu hesapta insanların acılarının, gözyaşlarının, feryatlarının bir önemi olabilir mi? Bu hesapta  ‘Onu da bir ailesi var, o da insan, yaşamak onun da hakkı’ gibi düşüncelere yer olabilir mi? Bundan vazgeçecek değiller. Kalplerin özünü en iyi bilen Allah sözün en doğrusunu söylüyor.

 

        Avrupa’nın göbeğinde bir ülkede Müslüman kimliği taşıyan iki kardeş bir saldırı gerçekleştirerek ondan fazla kişiyi öldürüyor. Avrupa ve Amerika dışındaki ülkelerde bir günde yüzlerce insanın öldürülmesi neredeyse haber değeri bile taşımazken bu olay adları zikredilen kıtalarda şok etkisi yaratıyor. Cinayeti işleyen kardeşler bir yerde kıstırılıp öldürülünce gerçeğin ortaya çıkarılmasının imkanı kalmıyor. Geriye yığınla soru kalıyor ki asıl hesaba, bu bilinmeyenlerden geçilmesi kolay olsun.

Cinayetin azmettiricileri kimlerse bir taşla pek çok kuş avlamayı, bu arada Müslümanların topyekun imha edilmeleri gereken yaratıklar olduğu algısını pekiştirmeye yarayacak bir hesap yapmış olmalı. Bu yaratıkların(!) kendi devletlerini kurmaları ihtimalinin bile modern dünya(!) için ne büyük bir felaket olacağını düşündürmek istenmiş bile olabilirler.     Nefret hesabı dediğim işte tam olarak bu. Sürüp gelen çağlardan çağlara.

 

Sürüp gelen çağlardan dedim de Şair Erdem Beyazıt’ın 12 Eylül öncesi gençliğinin dillerinden düşmeyen uzun şiirini hatırladım. Zulmün sonsuza kadar devam etmeyeceği, defterlerin açılıp hesabın sorulacağı bir günün geleceğini söylediği mısra ile cümle hesapların üstündeki hesabı düşündüm. Sürüp Gelen Çağlardan

        …

Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı
Dağlardan bir dağ gibi kabaran yüreğimde.
Kargaların sırtlanlarla anlaştığı bir günde
Bir yabancı fırtınaya tutulan yapraklarım
Kudüs’te Mescid-i Aksa’da
Belki bir batı karanlığında Topkapı’da
Yangına uğramışsa
Duymaz olmuşsa kulaklarım göklerin muştu sesini

Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini

Çün defterler açılıp hesaplar soruldukta
Yetimin hakkı soruldukta yoksulun hakkı
soruldukta
Milletim omuz omuza verip
Kıyama duruldukta.

Gündüzler nasıl beklerse gecenin bitmesini
Sabırla söküyorum bu tarih gecesini.

… “

 

Kim veya kimler hangi hesabı yapıyor olursa olsun, dosdoğru bir yolda yürüyorsan bunlara takılma der gibiydi bir başka şair Seçkin Erdoğan’ın mısraları:

 

“Kimsenin yaptığı kalmaz yanına

Dokunur mutlaka tatlı canına

Bugün olmazsa da, kalır yarına

Bunların hesabı sorulur bir gün

Hak nizam elbette kurulur bir gün”

Allah’ı hesaba katmayanların hesapları belli, bizim hesaplarımızda Allah ne kadar var? Ona bakmalı. 

Selamların en güzeliyle…

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.