Vakıf gönüllü Halil İbrahim Ertunç Hoca Isparta’da Mekke Eğitim Vakfı kurmuş. Hafız yetiştirmek için Kur’an kursu açmış. Kursta 300 civarında öğrenci yatılı eğitim görüyor, hafızlık çalışıyor. Vakıf öğrencilerin yurt, yemek, spor ihtiyaçlarını karşılıyor; Kur’an öğreten hocalar Diyanet’ten.
Harika bir sivil toplum-Diyanet işbirliği örneği.
Öğrenciler yaklaşık 1.5-2 yıl içinde hafız oluyor. Altı ayda hafızlığı bitirenler de var. Her öğrenci kendi hızında Kur’an’ı ezberliyor, sonra Arapça eğitimi alıyor. Öğrenci hafızlığa başladığında, ilkokul dördüncü sınıftan sonra gelenler imam hatip ortaokuluna ortaokuldan sonra gelenler liseye kayıt yaptırıyor. Hafızlıktan sonra okulu dışarıdan bitirmek için ders çalışıyor ve sınavlara giriyor.
Hafız olduktan sonra imam hatip lisesini de bitiriyor. Vakıf, öğrencileri ilahiyat okumaya teşvik ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı onları imam, müezzin veya din görevlisi olarak tayin ediyor.
Mekke Kur’an Kursu yaklaşık 750 hafız yetiştirmiş. Kurs, hafız olup da ezberini unutanlara da hizmet veriyor, hafızlıklarını pekiştirmelerine yardım ediyor. Ramazan ayında isteyen her yere hatimle teravih kıldıran imam gönderiyor. Hafızlar, böylece hem hıfzlarını pekiştiriyor hem de cemaate hatimle teravih kıldırarak sevap kazandırıyorlar.
Kursta her on öğrencinin bir öğretmeni var. Bire bir eğitim yapılıyor.
Vakfı kuran Halil İbrahim Ertunç, fevkalade gayretli, İslam’a hizmet aşk ve heyecanı duya emekli bir müftü.
Emekli olduktan sonra vakfı kurmuş, kurs binasını yaptırmış, Diyanet ile işbirliğine giderek hafız yetiştirmeye başlamış.
Kursta Filipinler, Kamboçya, Kazakistan gibi Asya ülkelerinin yanı sıra dünyanın birçok yerinden öğrenci var. Mekke Kur’an Kursu, titiz ve kaliteli eğitim verdiği için uluslar arası olmuş.
Kursta öğrencilerle sohbet ettim, onlara beynin çalışma biçimini, öğrenme kapasitesini, hücreler arası dosya açma yeteneğini (sinaptik bağlantılar), bilginin geçici hafızaya kaydolmasını ve uykuda iken kalıcı hafızaya aktarma faaliyetlerini anlattım.
Özellikle şunları vurguladım:
“Her beyin özeldir ve öğrenme biçimi ve hızı farklıdır. Rabb’imiz beyni öğrenme programlı yaratmış. Öğrenmeyen beyin olmaz. Görmeyen göz, yürümeyen ayak olmadığı gibi. Hafızlığa başlayan mutlaka bitirmeli. Bazılarınızın daha hızlı öğrenmesi, yavaş öğrenenleri ümitsizliğe sevk etmemeli.
Bir kişinin yaptığını ikinci kişi de yapar.
Yüksek yerlerde hem yılana hem kartala rastlanır. Biri sürünerek öteki uçarak gider. Neticede ikisi de dağa tırmanır. İstenen yere, biri çok hızlı, öteki yavaş ulaşır.
Hafızlık, hafızayı güçlendirir ve zekâyı artırır. Ezberlemeye günde yarım sayfa ile başlayan öğrenci, hafızlığın bitmesine yakın 3-5 sayfaya çıkarır. 17 sayfayı bir günde ezberleyenlere rastladım.
Ümidi yitirmemeli ve asla vazgeçmemeli.
Beyinde zeki, tembel, çok yetenekli, az yetenekli hücre yok. Yaklaşık 120 milyar nöronun hepsi yetenekli.
Önemli olan beyni kullananın verdiği emir. Ben ezberlerim ve yapabilirim dediğiniz zaman beyin bütün enerjisiyle öğrenmeye ve ezberlenmeye kilitlenir. Allah’ın izni ve yardımıyla da ezberler. Ben yapamayacağım dediniz mi beyin öğrenmeyi bırakır.
Başarmayı ve başarısızlığı seçen biziz. Asla ümitsizliğe düşmemeli ve başarıyı seçmeli. Yapamayacağı ihtimalini akla getirmemeli.
Allah’ın ilmi sonsuzdur, insana sınırsız öğrenme kabiliyeti vermiş. Beynin öğrenme kapasitesi sınırsız. İlim, zekâyı besler. Öğrenmek, beyni aktif hâle getirir ve güçlendirir. Beyin, dopamin salgılayarak başarıyı, öğrenmeyi ödüllendirir.
Yüce Allah beyni bilgi ile beslenecek şekilde yaratmış ve beyin vitamini olarak semavi kitaplar indirmiş, kâinatı da kitap gibi yaratmış. Beyin okudukça, öğrendikçe, ezberledikçe güçlenir, kuvvetlenir ve mutlu olur.”
Öğrencilerin dikkatine, öğrenme merakına, saygısına, nezaket ve okuma merakına hayran kaldım.
Onları titizlikle yetiştiren hocaları ve kurs personelini bütün kalbimle tebrik ediyor, hizmetlerinin devamını diliyorum. Örnek bir çalışma ortaya koymuşlar.
Isparta ve Konya’da öğretmenevinde misafir oldum. Okuma salonlarına ve oyun lokaline uğradım. Okuma salonunun fakirliğine üzüldüm, oyun salonlarını dolduran emekli öğretmenlerin çokluğunu görünce hayrete düştüm.
Hepsi eğitimli ve yetenekli insanlar. Halil İbrahim Ertunç gibi eğitim ve öğretim faaliyetleri yapabilirler. Eksik olan şey, Halil İbrahim Hoca’nın Üstat Bediüzzaman’dan ilham alarak sahip olduğu dine, ilme, kültüre ve millete hizmet etme aşkı.
Öğretmenevlerindeki oyun salonları kütüphane ve kurs merkezlerine dönüştürülmeli, oyun masaları çöpe atılmalı, oyuncular hem kendilerine yazık ediyor hem kötü örnek oluyor. Halil İbrahim Hocalar çoğaltılmalı ki gençleri eğitimli, ahlaklı, erdemli yetiştirebilelim.
Eğirdir İmam Hatip Lisesi müdürü Hasan Ceylan Bey’in önemli bir tespiti var:
“Eğitimi kalite kazandırabilmek için öğretmenler ciddi bir hizmet içi eğitimden geçirilmeli, dine ve millete hizmet aşkı kazandırılmalı. Zamanını çöpe atan öğretmen kalmamalı.”
Isparta’da Gaye Platformu üyesi gençlerle bir araya geldim, onlara Çanakkale Ruhu’nu anlattım. Gençlerin tarihe, kültüre, bilgiye ilgisine ve platform üyelerinin faydalı olma çabasına imrendim.
Eğirdir’de öğrencilere “Başarıya Götüren Yol’da 10 Adımı” anlattım. Okulda ve hayatta doğru bir yol haritası takip etmenin öneminden bahsettim, ahlaklı ve başarılı olma sözü aldım.
Tebrik ve teşekkür: Eğitim ve kültür hayatımızın kalite kazanması ve gençlerimizin yarınlara daha iyi hazırlanmaları için konferanslar düzenleyen Eğirdir İmam Hatip Lisesi müdürü Hasan Ceylan ve eğitimci dostlara, Gaye Platformu başkanı Mustafa Özeren ve ekibine, Mekke Eğitim Vakfı yönetici ve hocalarını bin teşekkür ediyor ve tebriklerimi sunuyorum.