Allah insanı “ana rahminde” gözle görülemeyecek kadar küçük iki (erkek-dişi) hücreden yaratmış.
Bebek anne karnında anne adayının bile farkına varamadığı şekiller, evreler geçirmiş sonra Yüce Kudretin planladığı haliyle dünyaya gözünü açmış.
İnsanı dünyaya gönderen Allah (c.c) başıboş bırakmamış. Anne vücudunda SÜT gibi halis ve eşsiz bir gıda vermiş. Annenin ruhuna verdiği emsalsiz bir şefkat hissiyle de bebeği himaye altına almış. Diğer yandan anneye de yavrusuna bakma zevkini vermiş. Çocukların bakımı ana-babaya ait olsa da onlar gerçekte Allah’a aittir. Peygamberimiz (s.a.v) “Ana-baba çocuğun sahibi değil, emanetçisidir” buyurur. Bir gün gelecek emanetin sahibi çocuğu nasıl yetiştirdiklerini, neleri verdiklerini, nelerden mahrum bıraktıklarını soracaktır. Onları severken, doyururken, okuturken, hatta kızarken bile Allah’ın rızası gözetilmelidir. Rabbimiz “ Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun.” Buyurur. (Tahrim Suresi:6)
İnsan yetiştirmek çok zor ve yorucudur. Anne için bebeği dokuz ay karnında taşıma ve hele doğum çok zahmetlidir. Zahmetinin yanında çocuk büyütmek çok değerli bir iştir. Ana- baba “yüz akı” bir evlat yetiştirmişse bundan gurur duyacak ve hayırla yâd edilmenin huzurunu yaşayacaktır. Salih, bir evlat yetiştirenler öldükten sonra da kesintisiz bir şekilde sevap kazanmaya devam edeceklerdir. (Sadaka-ı cariye)
Evladına yeterince emek vermeyen, onu ciddiye almayan, Allah’ın rızasına uygun yetiştirmeyen ise hem kendilerini hem yavrularını hüsrana sürüklemiş olacaklardır. (Zümer Suresi:15)
Çocuklar Yaratıcımızın bize eşsiz armağanıdır. Göz aydınlığımız, sevincimizdir. Çocuklarımız geleceğimizin mimarı, neslimizin devamıdır. Çocuğun terbiyesi hem aileyi hem de tüm toplumu etkiler.
Peygamberimiz “ Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha değerli bir bağışta bulunamaz.” Buyurmuştur. Yine Peygamberimiz “Kim üç kız çocuğunun geçimini üstlenir, onları terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa ona cennet vardır.” Buyurur.
“Küçük çocuk ana- babasını cennete çeker”. “Kıyamet günü küçük çocuğa “cennete gir” denir. Çocuk (pür-gazap) cennet kapısı önünde durur ve “Ancak ana- babamla cennete girerim” der ve direnir. O zaman “ana-babasını da cennete koyun” denir.(İhya Cilt:2 syf:72-73)
Kimse çocuklarının akıbetini bilemez. Kimin çocuğu itaatkâr olacak, kimin ki isyankâr olacak. Kimin ki hayırda çığır açacak, kimin ki insanlığın başına musallat olacak bilinmez. İnsanlık tarihinde “Âlimden zalim, zalimden âlim” olmuş nice insanlar gelip geçmiş. Atalarımız “Oğlun varsa orduya, kızın varsa komşuya gülme” demişler.
Bize düşen, sebeplere sarılıp Rabbimize duada bulunmaktır. “Rabbim: Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle. Rabbim: Duamı kabul et” (İbrahim Suresi:40)
Dinimizin beş asli ilkesinden biri de “NESİL” in korunmasıdır. Nesli korumak da sağlam bir aileyle mümkün olacaktır. Dayanışma, saygı, sevgi, sadakat, paylaşma aile içinde olur. Ruhlar manevi değerlerle beslenirse kardeşliğin anlamı, evlat olmanın güveni, ana-babalığın şerefi yaşanır.
Çocuklara ana- babanın kutsallığı, onların duasının ve bedduasının red olunmayacağı anlatılmalıdır. Peygamberimizin bu yöndeki öğütleri çocuklara- gençlere verilmelidir. Peygamberimiz “ Allah kıyamet günü ana- babaya başkaldıranların yüzüne bakmayacak, onu cennetine almayacaktır.” Buyurmuş ve “Allah’a ortak koşmadan sonra ana-babaya isyan ve eziyet etmeyi “Günahların en büyüğü” olarak saymıştır.” Kur’anda Rabbimiz “ Sakın onlara “ÖF” deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle” buyurur.(İsra Suresi:23)
Kendi ana-babasına yakınlarına hayrı olmayanın başkasına da hayrı olmaz. Ana-baba çocuğuna iyi örnek olmalı “Dediğimi yap, yaptığımı yapma” gibi bir yaklaşım asla işe yaramaz.
Çocuklara aşırı ilgi de, ilgisizlik de zarar veriyor.
Bazı aileler çocuklarını “ El bebek, gül bebek” büyütüyor. Haz ve zevklerine düşkün yetiştiriliyor. Çocukların “ Bir dediği iki” edilmiyor. Ivır zıvır oyuncaklara bir sürü para harcanıyor. Beğenerek aldıkları eşyalardan bir zaman sonra bıkıyor. “Yok” desen isyan ediyor. En pahalı telefon çocukta var, ana babada yok. “Çocuğum, çok para kazan, zengin ol, rahat rahat yaşa, keyfine bak” der gibi; en çok para hangi meslekte ise ona yönlendiriliyor. Tek değer “para” olarak hedefleniyor. Bu tiplerle ilgili öğretmenlere bir dokunulsa bin ah işitilir. Davranışının yanlışlığını söyleyen öğretmenin öğrencisi yakasını toplar, ana-babası da öğretmenin ümüğüne sarılır. Çocuğun etrafında “pervane” gibi dönmek, ona aşırı özgürlük vermek çocuğu şirazeden çıkarabilir.
Çocukların etrafı tuzaklarla dolu. Arkadaş çevresi kontrol edilmeli. Atalarımız : “Kişi, akranından azar.” Demişler. “Benim çocuğum bunu yapmaz.” Deyip kabullenilmese de çevreye özenti sonucu çocuk kötü alışkanlıkların bağımlısı oluveriyor. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurur “İyi arkadaş misk taşıyan insana benzer. Misk taşıyan ya sana o kokudan hediye eder, ya da ondan sana hoş kokular gelir. Kötü arkadaş ise körük çeken insana benzer. Ya sana kara bulaştırır, ya da ondan sana pis kokular gelir.”
Evlat yetiştirmek ihmale gelmez. “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” mantığıyla evlat yetiştirilmemeli. Bir fidan dikmekle iş bitmiyor. Onu korumak, sağlıklı büyümesi için çaba gerekir. İhmal yüzünden uyuşturucu, içki, kumar, fuhuşun tuzağına takılmış on binlerce genç var. Sigara sessizce ateşli bir arkadaş gibi gençliği sarmış. Elektronik ve internet bağımlılığı zaten gençlerin olmazsa olmazı.
Bir de kimi kimsesi kalmamış, dünyanın acımasız çarklarına sıkışmış çocuklar var. Savaşların, terörün, açlığın, afetlerin yetim-öksüz bıraktığı yavrular var. Ayakları küçücük, elleri minicik masum yavrular kendilerini tehlikeye ve zorluğa karşı nasıl savunsunlar? Bunların sorumluluğu dahi bizleredir.
Her şeyin tasarrufu elinde olan Rabbimiz, dilediğine kız dilediğine erkek çocuk bahşeder. Ya da hem kız hem erkek çocuk verir. Dilediğini de çocuksuz bırakır” (Şura Suresi:49-50)
Çocuğu olmayanlar da Peygamberimizle cennette yan yana olmak isterlerse bir yetimi görüp gözetsinler. Peygamberimiz orta ve işaret parmağını birleştirerek şöyle buyurdu. “Gerek yakınlarına, gerekse başkalarına ait bir kimsesiz yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben cennette işte böyle yan yanayız” (Buhari)
Unutulmasın ki “ Çocuklar ana-baba için bir imtihan vesilesidir” (Teğabun Suresi:15)
Allah bu imtihanda bizleri muvaffak etsin.