“Demo”yu; “tanıtım gösterisi” olarak tanımlamış Türk Dil Kurumu Sözlüğü...
Demokrasi’yi ise; “toplum bilimi Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık”, şeklinde tarif etmiş.
Bizim gibi ülkelerde “demokrasi” diye yutturulan şey sadece demokrasinin “demo” kısmıyla alakalı. Bir iki cilalama, boyalama, bir kaç süslenmiş söz, üç beş fiyakalı hareket al sana “demokrasi...”
Öncelikle, 550 kişinin liderler tarafından tespit edilerek, listelenip, “ey halkım, ben karar verdim sen de bunları seçeceksin” şeklindeki yaklaşım, düpedüz milli irade ile dalga geçmektir.
Üstelik de 550 aday için; binlerce bazen on binlerce başvuru sahibinden, yüklüce bir aday adaylığı başvuru bedeli alınması, bununla yetinilmeyip, teşkilat için de ayrıca şu kadar para istenmesi, zaten paralı olana verilen değerle, parasız olana verilen değerin ölçüsünü işin ta başından belli eden bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor.
“Demokrasi” denilen şey, “güzel yüzlü çirkin yürekli bir yaratıktır aslında...” Sevsinler onu, öpsünler onu...
“Demokrasi” ayrıca; yukarılardan, bir kaç etkili ve yetkili zat-ı muhteremin koltuğunun altına girmek, listeyi garantilemekten gayrı hiç bir derdi ve kendi seçim çevresinde yapılan heyula yatırmlardan dahi haberi olmamak, bu konuda, on senedir kendisini bilgilendirmeye çalıştığım halde sıradan bir vatandaş olmamın değersizliğiyle sanırım, hala dönüp de bir tek özür cümlesi bile kurmamanın, kuramamanın adı mıdır?” diye düşünmeden de edememekteyim.
“Demokrasi”, bir zamanlar dağlarında oğlak güttüğüm Oğlakçı Mahallesine, 2001 yılında; “Köyümde bulunan Darı Deresi Mevkisine bir gölet yapılmasını arz ederim” şeklinde, kendi el yazımla yazdığım bir dilekçenin, 2015 yılında icraata geçerek, büyük bir tesise kavuşmasının adı mıdır, yoksa “hala bu yatırımdan haberi olmadığını” beyan edenlerin yaşadığı bir ülkenin adı mıdır acaba?
Hulasa “demokrasi”; dağdaki çoban ile, üzerinde “üç yıl üst üste milletvekili seçilebilme yeteneği bulunanların” oylarının eşit olması mıdır, yoksa ikisi arasındaki, milletvekili seçilebilme şanslarının; galaksilerde bulunan yıldızların sayısı ile dahi izah edememenin dayanılmaz zorluğu mudur acaba?
“Atı alan Üskidar’ı geçtikten” sonra, tek başına iktidar olsan ne yazar, HDP’ye muhtaç olsan ne yazar?
“Demokrasi”nin “demo”su mu, yoksa “defolu demokrasi” mi ben de anlayamadım.
Tayyar Yıldırım