Aslında anbean bir yanımız ölüyor biliyor musunuz?
Ölüler geri gelmez, bunu da biliyor musunuz?
Bakın, dün saçlarımız o kadar gürdü ki...Simsiyahtı hem de...
Ama o yanımız öldü.
Artık hiç bir zaman saçlarımız olmayacak... Ya da simsiyah saçlarımız olmayacak.
Dişlerimiz de öldü.
Onlar da gelmeyecekler geri.
Dimdik bir vücudumuz vardı.
Bastık mı titretirdik toprağı...
Ama o yanımız da öldü.
Sıfatımıza bir bakan, bir daha bakmak isterdi önceleri. Kaymak gibi bir yüzümüz vardı.
Ne oldu?
O da öldü.
Bir daha öyle bir yüzümüz de olmayacak.
Şimdi her yanımız kırış kırış...
Eskiden, oturduğumuz yerden zıpladık mı, zangırdardı her yer.
Eklemlerimiz yay gibiydi.
Onlar da öldü...
O halimiz de çoktan boyladı öbür tarafı...
Uyku tutmuyor şimdilerde gözlerimiz.
Öldü...
O tatlı düşlerin beşiği, tatlı uykularımızdan da da eser yok artık.
Her gün bir yanımız ölüyor ama biz hala farkında değiliz olayın.
Ölüm, sadece canın gitmesi değildir ki tenden...
Ölüm, halbuki taksit taksit gerçekleşiyor anbean...
Biz ise son taksiti, canımız ile ödediğimizin bile farkında değiliz.
Habire;
Saygısızlığa,
Sevgisizliğe,
Kibre,
Devam ediyoruz.
Dünya düzeni bozuk işliyorsa eğer, bundan yakınıyorsak her daim, bunda her birimizin kabahati var.
Gelin, her gün ölmekte olduğumuzun farkına varıp, düzenin bozulmasına sebep olan hallerimizden vaz geçelim.
Yarın sabah uyandığımızda, ilk işimiz bir iyilik yapmak olsun.
Mesela içtiğimiz suyun şişesini aracımızın penceresinden dışarıya atmayalım.
Herkese kucak dolusu sevgi yolluyorum.
Tayyar Yıldırım