Mestanlı Dayı’yı bilir misiniz?
“İnan ki her ne demişsem, görüp de söylemişim” diyen rahmetli Mehmet Akif’in Safahat’ının Asım bölümünde tanıttığı kişilerden biridir Mestanlı Dayı.
Adı ‘aydın bildirisi’ diye duyurulmamış olsa PKK bildirisinden hiçbir farkı olmadığı gün gibi aşikar olan bir bildiri ve altına imza koyanların tartışıldığı bugünlerde Mestanlı Dayı’yı tanımanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum.
Mestanlı Dayı, hakikati tam zamanında ortaya koyarak köyünün ‘öğretmen kovan köy’ olarak algılanmasının önüne geçen misafirperver bir insan. Konya’nın ismini bilmediğimiz bir köyünün gün görmüş, edep erkan bilir, ağzına laf yakışır sakinlerinden biri.
Mehmet Akif merhum bir yaz başlangıcı Konya’dadır. Köyleri gezmek ister. İşitir ki bir köyün ileri gelenleri devletin gönderdiği öğretmeni kovmuş, okul kapatılmış, çocuklar eğitim haklarından mahrum bırakılmıştır.
Köye gider. Halk, hocanın yani zaten Kurtuluş savaşı yıllarında Anadulu’yu diyar diyar dolaşarak halkı Milli Mücadele’ye manen hazırlayan şairin kendilerine vaaz etmesini ister. Şehirde dolaşan rivayete göre köylü kabahatlidir; çünkü devlet zor zamanlarda milletin evladı cahil kalmasın diye köye gönderdiği öğretmenin kıymetini bilmemiş, köyden kovmuştur.
Bu kızgınlıkla kürsüye çıkan hocanın köylüye tabir caizse verir veriştirişi şu şekilde dile getirilir:
“İlme kıymet veren ayetleri, hadisleri bütün,
Okudum, hâsılı bülbül gibi öttüm ben o gün.
Tam zamanıydı ahaliye çevirdim yüzümü;
Açtım artık bu sefer ağzımı, yumdum gözümü:
Hiç muallim kovulur muymuş, ayol, söyleyiniz?
O sizin devletiniz, nimetiniz, her şeyiniz.”
Diyen hoca, vaazın devamında köylülerin ne sersemliklerini bırakır, ne nankörlüklerini. Ayaklarına kadar gelen nimeti teptiklerini, evlatlarına kıyıp yazık ettiklerini, artık her türlü felaketi hak ettiklerini... haykırır.
Nihayet ses nefes kesilince ettiği duaya amin derlerken ortalığın inleyeceğini sanan hoca tam bir hayal kırıklığına uğrar; amin sesi pek cılız çıkar cemaatten.
Cami çıkışı hocanın yatacağı odanın sahibi Mestanlı Dayı fetvayı veren mahkemenin yanlış karar verdiğini çünkü iki tarafı dinlemeden yargılama yapıldığını söyleyince irkilir. O gece ihtiyarın anlattıklarını bir iyice dinleyince hakikatin şehre geldiğinde duydukları gibi olmadığını anlar.
Konuyu ilginç kılan şairin Mestan Dayının dilinden naklettikleridir. Mestan Dayı’nın haklarında yanlış hüküm verilen davalı sıfatıyla verdiği ifade şöyledir:
“Dur ki ben söyleyeyim bir de, kuzum, sen hele dur!
Köylü cahilse de hayvan mı demektir? Ne demek!
Kim teper nimeti? İnsan meğer olsun eşsek,
Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık;
Şu büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık.
Kimse evlâdını cahil komak ister mi ayol?
Bize lâzım iki şey var: Biri mektep, biri yol.
Niye Türk’ün canı yangın, niye millet geridir;
Anladık biz bunu, az çok senelerden beridir.
Sonra baktık ki hükümetten umup durdukça,
Ne mühendis verecekler bize, artık, ne hoca.
Para bizden, hoca sizden deyiverdik... O zaman,
Çıkagelmez mi bu soysuz, aman Allah’ım aman!
Sen, oğul, ezbere çaldın bize akşam, karayı...
Görmeliydin o muallim denilen maskarayı.
Geberir, camie girmez, ne oruç var, ne namaz;
Gusül abdestini Allah bilir amma tanımaz.
...
Bir selâm ver be herif! Ağzın aşınmaz ya... Hayır,
Ne bilir vermeyi hayvan, ne de sen versen alır.
Yağlı yer, çeşmeye gitmez; su döker, el yıkamaz;
Hele tırnakları bir kazma ki insan bakamaz.
Kafa orman gibi, lâkin, o bıyık hep budarnır;
Ne ayıptır desen anlar, ne tükürsen utanır.
...
Su mühendisleri gelmişti... Herifler gâvur a,
Neme lâzım bizi incitmediler zerre kadar,
İnan oğlum, daha insaflı imiş çorbacılar!
Tatlı yüz, bal gibi söz... Başka ne ister köylü?
Adam aldatmayı alâ biliyor kahpe dölü!
Ne içen vardı, ne seccadeye çizmeyle basan;
Ne deyim dinleri bâtılsa, herifler insan..
Hiç ayık gezdiği olmaz ya bizim farmasonun...
İçki yüzler suyu, ahlâkını bir bilsen onun!
Şimdi ister beni sen haklı gör, ister haksız,
Öyle devlet gibi, ni’met gibi lâflar bana vız!
İlmi yuttursa hayır yok bu musibetlerden...
Bırakın oğlumu, cahilliğine razıyım ben."
Mestanlı Dayı’nın ‘musibet’ dedikleriyle bugünün bildiricileri arasında milletinin kültürüne ve değerlerine Fransız olma bakımından esaslı bir fark var mı?
Selamların en güzeliyle...
H. Halim Kartal, 20. 01. 16