Erkan Hoca telefonla olaydan haberdar oldu, ikinci dönemin ortasında okuluna yeni bir öğrenci geliyordu. Mehmetçik Ortaokulu Disiplin Kurulu kararı gereği Ali altıncı sınıfa başka bir okulda devam edecekti.
Erkan Bey bir an düşünceye daldı. İkinci dönemin ortasında bir öğrencinin başka bir okula nakledilmesi hayra alamet değildi, disiplin kurulu kararının neye dayandığını bilmiyordu ama muhtemelen öğrenci disiplinsiz biriydi. Erkan Hoca masasından kalktı, kapıya doğru yürüdü, derse girecekti.
Ali ve annesi ile kapıda karşılaştı. Biraz mahcup biraz ürkek biraz da çekinerek müdürün kapısına gelmişlerdi, kadının elinde nakil belgesi vardı.
Ali ve annesiyle nakil sebeplerini konuşmaya vakit yoktu. Erkan Bey, hiç tereddüt etmedi ve öğrencinin kaydını yapacağını söyledi:
“Teneffüste gel, kaydını yapayım. Şimdi sınıfa git.”
Kadını uğurladı zira dersi vardı.
İmam hatip ortaokulu eğitim ve öğretime yeni geçmişti, küçük ilçede okulun henüz tek sınıfı vardı. Kur’an, akait, siyer, Türkçe, sosyal bilgiler, tarih gibi birçok derse Erkan Hoca giriyordu.
Sınıfa doğru yürüdü, bu sırada telefonu çaldı.
Arayan Ali’nin daha önce devam ettiği okulun müdürüydü, Erkan Hoca’yı uyarıyordu:
“Hocam, sana yeni bir öğrenci gönderdik. Çok problemli. Anne ve baba ayrı yaşıyor. Çocuk aile terbiyesi almamış. Dersleri kötü, çalışmaz, dersleri dinlemez, sınıfta arkadaşlarını rahatsız eder, kavga çıkarır, kızlara laf atar, uyarıların pey faydası olmadı, çaresiz kaldık ve size gönderdik. Bilginiz olsun.”
Sınıfa girdiği zaman Erkan Hoca’nın kafasında Ali vardı. Sınıf ayağa kalktı, hoca hepsini süzdü, oturmalarını söyledi. Ali sınıfın arkasındaki bir sıraya yerleşmişti.
Sınıf defterini imzalayıp yoklama yaptıktan sonra sınıfı dolaştı. Kıvırcık saçlı, ela gözlü, mavi kazaklı, kahverengi pantolonlu, kısa boylu Ali’nin yanına kadar geldi.
Göz göze geldiler:
“Evladım, hoş geldin. Yeni okulun hayırlı olsun. Derslerin zayıf. Burada iyi bir başlangıç yap, iyi başlayan iyi bitirir. Günlük ders çalış, arkadaşlarınla yardımlaş ki zayıfları kurtarasın. Tamam mı?”
Ali gözlerini yere indirdi, mahcup bir tavırla başını salladı:
“Tamam hocam.”
Erkan Hoca sınıfa döndü. Yeni bir arkadaşlarının geldiğini, imam hatibe mahsus Kur’an, siyer, Arapça gibi derslerde eksiği bulunabileceğini, arkadaşlarına yardım edip sevap kazanabileceklerini, bu fırsatı iyi değerlendirmelerini söyledi. Sınıftan yardım sözü aldı.
İlk derste Ali’nin sağa sola baktığını, dersle ilgilenmediğini görünce ön sıraya aldı ve sert sözlerle uyardı:
“Bak evladım, derslerin iyi değil, belli ki birinci dönem çalışmamışsın. Akıllı adam, işine sonunu düşünerek başlar. Zaman çabuk geçer. Göz açıp kapayıncaya kadar haziran gelir. Karne alacağın günü unutma, dersi ona göre dinle.”
Elini havaya kaldırdı, parmağını Ali’ye doğru uzattı:
“Akıllı adam işlerini önem sırasına göre yapar. Bir öğrencinin en önemli işi nedir?”
“Ders” diye cevap verdi Ayhan. Çalışkan öğrenciydi, sınıf birinciliğine oynardı. Her derste el kaldırır, derse katılırdı.
“Aferin, öğrencini en önemli işi ders. Dersleri iyi dinle.”
Ali yeni sınıfta pozisyonunu kaybetmişti, en ön sırada, hocanın gözünün önündeydi. Kaşla göz arası sınıfı karıştırma şansını kalmamıştı. Çaresizce Erkan Hoca’yı baktı.
Hoca, ikna konuşması yapıyordu. Elini yine Ali’ye doğru uzatarak:
“Akıllı adam, başkasının aklından faydalanır. Kendi aklınız var, tecrübeli biri olarak öğretmenlerinizin yani benim aklımdan da faydalanın ki yanlış yapma riskiniz azalsın. Tamam mı?”
Öğrencilere sene sonunu düşünerek ders çalışmaları, ömrün sonunu düşünerek sevap kazanmaları, bunun için iyilik yapmaları gerektiğini anlattı. Kabre girence rahat edebilmeleri için sevap kazanmak şarttı. Okumak, ders çalışmak, ilim öğrenmek sevaptı hatta ilim öğrenen öğrencinin uykusu bile sevaptı. Bunları yaparlarsa hem okulda itibarlı hâle geleceklerini hem de ahrette cenneti kazanabileceklerini anlattı. Özellikle Ali’nin gözlerine bakarak konuşuyordu.
Teneffüste Ali’yi odasına çağırdı, kayıt yaptı, bir de çalışma planı yaptı ve planlı ders çalışmasını söyledi. Her derste Ali’yi ilerletmek ve yetiştirmek için özel ödevler verdi. Ödevleri takip etti ve Ali’nin sorumlu davranmasını temin etmek ve düzenli çalışmasını sağlamak için gayret gösterdi.
Ali; Arapçadan zorlanıyordu zira harfleri bilmiyordu. Siyer, tarih, dini bilgiler gibi dersleri çalışmaya başlamıştı, hocasına mahcup olmamak için gayret ediyordu fakat Kur’an’da şansı yoktu. Harfleri bilmemesi, evde ona yardım edecek birinin olmaması Ali’yi başarısızlığa mahkûm ediyordu.
Sene sonu çabuk geldi. Erkan Hoca, Ali’ye yazılı öncesi konuları verdi, kimi zaman soruları cevabıyla birlikte verdi, çalışıp gelmesini söyledi. Kur’an dersinde de araştırma ödevi vererek dersi geçmesini sağladı.
Karne günü Ali karneyi alıp Kur’an’dan da geçtiğini görünce duygulandı. Herkes dağılıp gittikten sonra Erkan Hoca’nın odasına geldi, hocanın elini öptü ve ela gözlerini hocaya dikerek:
“Hocam, sen beni geçirdin ya yazın camiye gidip Kur’an öğreneceğim.”
Hoca çok memnun oldu, Ali’nin başını okşadı, iyi bir karar verdiğini söyledi ve onu tebrik etti.
Ali o yaz mahalle camiine gitmeye başladı, yaz boyu hocadan Kur’an öğrendi. Okumayı söktükten sonra mahreç çalışması yaptı, tecvit kurallarını öğrendi.
Ertesi yıl Kur’an’dan çok iyi notlar aldı. Sınıfta bambaşka bir Ali vardı. Arapça dersinde el kaldırıyor, Kur’an dersinde gayet başarılıydı. Yedinci sınıfta imam hatipler arası Kur’an okuma yarışması vardı. Sınıftan katılmak isteyenler arasında sınav yapıldı, tabi ki sınavda en iyi puanı Ali aldı. Okulu o temsil edecekti. Yarışma Balıkesir merkezde yapıldı. Ali yarışmada ikinci oldu, birinciliği okula ara vererek hafızlık yapmış bir öğrenci elde etmişti. Ali için ikincilik de büyük başarıydı ama karar verdi. Hafızlığa başlayacaktı.
Teşekkür: Hikâyeyi Susurluk İmam Hatip Ortaokulu müdürü Erkan Yavuz Bey’den dinledim. Fevkalade idealist, gayretli, şuurlu bir eğitimci olan Erkan Hoca’ya teşekkürler. İlçede ortaokul ve lise sonlara “sınav stresini şansa çevir”; velilere “ahlaklı ve zeki nesiller yetiştirmek” konulu seminerler verdim. Seminerleri Erkan Yavuz organize etti. Kendisine ve organizeye yardım eden Milli Eğitim Müdürü Mehmet Güngör, İmam Hatip Lisesi müdürü Yakup Yakın’a ve bütün eğitimci dostlara eğitime ve çocuklarımızın başarısına verdikleri önemden dolayı teşekkür ederim.
Adana Yuva-Kurderneğinin gayretli, azimli, çalışkan başkanı Necip Gazel, Karaisalı ve Adana’daki okullarda eğitim, başarı ve motivasyon seminerleri düzenledi, iki günde altı konferans gerçekleştirdik. Ömer Nasuhi Bilmen İmam Hatip Ortaokulu Mesut Eren, Çukurova Toroslar Anadolu Lisesi Müdürü Abdulkadir KAT, Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Bilal Osman EKİZOĞLU, Necip GAZEL ve eğitimci dostlara bin teşekkür.