Elhamdülillah, bu ramazan ayında da Kâbe’ye kovuştuk.
İkindi üzeri. Siyah örtülü, heybetli binayı temaşa etmek ruha sükûn ve heyecan verici. Kâbe kapısı altın işlemeli Kur’an ayetleri ile süslü, nur saçıyor.
Beyaz ihramlara bürünmüş, siyah çarşaflı, melekleşmiş, renk renk Kâbe misafirleri tavaftalar. Kâbe’nin etrafında günün her saatinde helezonik bir ibadet halkası var. Tekbirler, salavatlar, dualar, mağfiret dilekleri ile dudaklar kıpır kıpır, gönüllerde sürur, kalpler ürperti içinde.
Bakışların kaydığı, ruhların yükseldiği, insanların vecd ile kendilerinden geçtiği anlar…Dua iklimi, mağfiret ve af iklimine kanatlanmışlığı çehrelerden okumak mümkün.
Allah’ım şükürler olsun, kutlu Kâbe’yi ziyaret etmeyi nasip etti.
Kâbe misafiri olmak Yüce Rabbim lütfun.
Buraya yer yer yürüyerek geldik, ayakları veren sensin Allah’ım!..
Gözlerim görüyor, Kâbe’yi tavaf eden müminleri seyrediyorum, gözlerin sahibi sensin.
Telbiye, tekbirleri ve duaları duyuyor; ibadet şuuruyla yüreğim yanıyor, ibadetin kulluk vazifesi olduğunu idrak ediyorum.
İdrak melekesini veren sensin.
Gözlerim, ışıkta görebiliyor; güneşi dünyamıza ışığı tükenmez bir lamba yapan senin kudretin.
Havayı teneffüs edebiliyorum, solunum sistemini yapıp yaratıp lütfeden sensin.
Ellerimi açıp dua ediyorum, ellerim senin eserin.
Doktorlar el, ayak, göz, kulak, beyin ve kalp yapmaktan acizler.
İlm-i tıp tırnak, tüy, deri, kan, kemik, et yapamıyor.
Beynimizde 120 milyar nöron var. Her nöron bilinçli düşünme, karar verme, hayal etme, tefekkür yeteneğini kazandıran 100 milyon mikrotübüle sahip.
Prof. Stuart Hameroff ve ekibi, laboratuvarda mikrotübül yapmayı denediler, başaramdılar.
Gözlerinin önünde trilyonlarca örnek olmasına rağmen…
Prof. Makram ve ekibi, özellile alzheimerliler, parkilson hastaları ve otistik rahatsızlığı olanları iyileştirmek için nöron üretme denemesine giriştiler, beceremediler.
Her insan beyninde 120 milyar nöron örneği olmasına rağmen…
Her nöron mucize.
Mikrotübüller mucize işler görüyor:
Anlamak, görmek, düşünmek, öğrenmek, bilgileri nöronlar arasında sinaptik bağlantılar hâlinde kaydetmek, aynı türden bilgileri aynı dosyalara kaydetmek ve bilgi geldikçe dosyayı güçlendirmek, önemsiz bilgileri günün sonunda arşive göndermek, önemli bilgiyi kortekse aktarmak… Bilgileri önemli ve önemsiz olarak ayırmak… Önemli bilgileri DNA’lara işlemek, bunu nesilden nesile aktarmak, insana bilinç kazandırmak… Hayal kurmak, yenilik düşünmek, problem çözmek, hayatın proplemleri karşısında çözümler üretmek… Merhamet etmek, şefkat göstermek, acımak, sevmek, sevinmek, üzülmek… Proteinlerden meydana gelen mikrotübüllerin kabiliyetleri saymakla bitmez…
Nöronları ve mikrotübülleri bin türlü hünerle yaratan sensin.
Arkadaşım Ali Rıza Bey, çoktandır kel olan başına saç ektirmiş.
Başı yara bere içinde kalmış. Yarım gün başımın etini yediler diye yakınıyor.
Ensesinden kıllar alıp, başına ekmişler.
Kıl hücresi yapamıyor bugün gelişmiş tıp.
Saçımız, kirpiğimiz, kaşımız senin hediyen.
Göz, kulak, el, ayak senin vergin.
Dokunmak, duymak, görmek ve bütün bunların manasını düşünmek…
Her nimet senin… Nimetleri saymaya kalksak sayıları tüketiriz.
Sayısız nimeti veren sensin.
El verdin, ayak verdin, göz verdin, kulak verdin ve daha da önemlisi idrak verdin Rabbim, elhamdülillah.
“Hamd ve sena, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır, Rahman ve Rahimdir. Kıyamet gününün sahibidir. Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola götür, nimet verdiklerinin yoluna, sapmış ve yoldan çıkmışların gittiği yola değil. Amin!..”
Kendini tanıtmak ve sayısız nimetler karşısında kime şükredeceğimizi talim için kitap verdin Allah’ım, sana şükürler olsun.
Nimetler verdin, nimetin nimet olduğunu idrak kabiliyeti sundun.
Dünyayı bir fuar gibi, güzellikler sergisi olarak yarattın, ziyaret için davet ettin.
Kâbe’yi yarattın, burada ibadet ve dua etme fırsatı sundun.
Sonsuz hamd ve senalar olsun.
Hamd ve şükür, medih ve minnet Rabbim, âlemlerin Rabbi olduğun için yalnız sanadır.
Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım isteriz.
Razı olduğun, cennetlik kullarından eyle! Amin!
