Yüzü hiç gülmezdi. Gayet ciddi amma bir o kadar da cana yakındı. Biz daha dünyaya gelmeden o delikanlı yaşında dağda çobanlık yaparken; peşine takılıp, elindeki kurda kuşa tedbir olarak taşıdığı silahını zorla almaya çalışan yine kendisi gibi delikanlı olan bir Jandarma’nın istemeyerek ölümüne sebep olmuş ve bu sebeple de hapis yattığı ve o yüzden büyük sıkıntılar çektiğini duymuştum.
Komşumuz olmasına ve defalarca hoş muhabbetler yapmamıza rağmen bilemiyorum neden, kendisine bu olayın nasıl vuku bulduğunu soramamıştım.
Belki ömrü boyunca bu olayın vukuundan mıdır tebessümü hariç şen şakrak güldüğünü hiç görmemiştim.
O Mahallemizde hep “Jandarmayı Vuran Adam” olarak bilindi. Kader bu; ikisi de genç yaştaymışlar. Vuran mı haklı vurulan mı? Bilinmez. Konu o değil elbet. Konu yaşadığımız dünyada hala buna benzer olayların sürüp gitmesi. Cehaletin olduğu yerde cahilliklerin olması kaçınılmaz oluyor.
Beni gördüğü zaman belki benim için özel değildi amma her karşılaştığımızda “Yiğidim hoş geldin” demesi bana çok hoş ve çok manalı gelirdi. Bilinmez, belki de öyleydi.
Bugün Onu da ahirete uğurladık. Güle güle Dursun Ali Ağabey. İnşallah orada yüzün hep gülsün.
Ruhuna binler Fatihalarla…
Türkülerde Cenderme’dir
Halk içinde Candarma’dır
Bugün dilde jandarma’dır
Niye vurdun diyemedim.
Yaylamızın yollarında
Silah varmış kollarında
Sırlar çalı dallarında
Nedir sırrın diyemedim
Hep “Yiğidim” derdin bana
Anlatmazdın derdin bana
Bugün şiir yazdım sana
Niye yazdım diyemedim
Ölüp- ölüp dirilmişsin
Şimdi yere serilmişsin
Kitap gibi dürülmüşsün
Nere vardın diyemedim
Dursun Ali Özlü adın
Menziline şimdi vardın
Yüreğime hasret sardın
Neden sardın diyemedim
CEYHUNİ’yim duadayım
Hava soğuk gergin yayım
İçemedim bekler çayım
Soğuyacak diyemedim
30.01.2017
CEYHUNİ
(Mustafa AVCU)