Teog mezara gömüldü, yeni sistem nasıl olmalı?
Teog, YGS, LYS bilgi ölçme sınavları değil. Sıralama sınavları. Herkes lise okuduğuna göre sıralama sınavına gerek yok. Öğrencinin akademik eğitime hazırlayan bir liseye mi meslek lisesine mi gideceğine öğretmenler karar verebilmeli.
Almanya’da böyle bir sistem var.
Okulda her öğretmen dersinde yazılı, sözlü, performans notları vererek öğrenciyi zaten değerlendiriyor, dönem sonlarında bu notlar karneye dönüştürülüyor. 8.sınıf öğretmenleri bir öğrencinin akademik eğitim mi meslek eğitimi mi alabileceğine karar verebilir.
Notlardan hareketle şöyle bir sistem geliştirilebilir:
Not ortalaması 65 üzerinde olan öğrenciler akademik eğitim veren liselere gidebilir.
Not ortalaması 55 ve daha az olanlar meslek lisesine gitmeli.
Not ortalaması 56 ve 64 arası olan öğrencilerle ilgili öğretmenler kurulu yönlendirme yapmalı, sınıf öğretmeni ve rehber öğretmen veli ile görüşerek öğrencinin yeteneklerine uygun bir okul belirlemeliler.
Veli, çocuğunun akademik eğitim alması için öğretmenler kurulu kararına itiraz ederse öğrenci evine en yakın akademik eğitim veren bir liseye kaydedilir, 15 gün eğitim alır, öğretmenler sınav yapar, kazanırsa okula devam edebilir, kazanamazsa meslek lisesine gider.
Sistem esnek olmalı. Akademik liseye kaydolan her öğrenci o liseyi yapamayabilir, o takdirde meslek lisesine gidebilmeli.
Almanya’da yönlendirmeyi 4. sınıftan itibaren ilkokul öğretmeni yapar. Gymnasium denilen akademik eğitim veren liseye giden öğrenci liseden mezun olana kadar iki kere sınıf tekrarlama hakkına sahip. Bir derste sıfır, iki dersten bir alırsa sınıfta kalır.
Meslek lisesi öğrencisi iyi bir performans gösterirse liseden sonra iki yıllık meslek yüksek okuluna, sonra da dört yıllık fakülteye gidebilmeli. Akademik eğitim veren liseyi dışarıdan bitirebilmeli.
Liseler çeşitlendirilmeli. Ağırlıklı olarak görülen dersler değişebilmeli. Fen bilimleri, sosyal bilimler, spor liseleri, güzel sanatlar, imam hatipler liseleri gibi.
Meslek liseleri yeniden ele alınmalı. Okullar bölümüne göre bir veya iki senelik teorik eğitim vermeli. Geriye kalan 2-3 senede uygulama eğitimi almalı. Gençler bir mesleği adam akıllı öğrenmeli, mezun olduktan sonra iş bulabilmeli.
Meslek liseleri yerelleşmeli, meslek liselerinin bölümleri bölgelere göre çeşitlilik göstermeli. Bölgedeki iş alanlarına göre bölümler açılmalı. Meslek odaları ve sanayiciler ile liseler iş birliği yapmalı.
Büyük şehirlerde meslek edindirme kursları var, belediyeler senelerdir yetişkinlere meslek öğretiyor. Milli Eğitim Bakanlığı, meslek liselerini büyük şehir belediyelerine devretmeli ve yükünü hafifletmeli. Bir milyon öğretmen, 17 milyon öğrenci var. Eğitimin bir yığın problemi var, MEB yükünü hafifletmeli.
Meslek okullarının eğitim sorumluluğunu yürütemeyecek belediyelere MEB yardıma devam etmeli.
Akademik eğitim veren lise veya meslek lisesine giderken öğrenci evine en yakın okulu gitmeli. Türkiye’nin her yerindeki yüksek nota sahip öğrenciler belli liselere doldurup oraları yıldız yapmaya gerek yok. Her ilçenin yıldız liseleri olmalı.
Sistemin üç handikapı var:
1. Promosyonlu not veren özel okullar
2. İdeolojik not verebilecek öğretmenler
3. Notu çıkara dönüştürebilecek öğretmenler
Sıkı bir denetim yaparak yetkilerini suiistimal yapanlar bulunabilir, bunu özel okul yaparsa verdiği notlar itibar etmeyip o okulun öğrencileri özel sınava tabi tutulabilir. Öğretmen bunu yaparsa hizmet içi eğitime alınır, devam ederse istifa dilekçesi yazılır.
YÖK ve MEB öğretmenin niteliklerini belirlemeli ve eğitim fakültelerini nitelikli öğretmen yetiştirecek şekilde yeniden dizayn etmeli.
Merkezi sınavlarda herkesin beğendiği yön, eşitliğin sağlanması idi. Sınavın eşitliği sağlaması, adaletli olduğu anlamına gelmiyor. Konya’nın Hadim ilçesinin bir kasabasında, Antalya’nın Elmalı ilçesinin bir köyünde, Urfa’nın Harran’da, Bitlis Adilcevaz’da bir öğrenci yeni ve tecrübesiz öğretmenden ders görüyor, sosyal çevre çoğu zaman okulu desteklemiyor. Harran’da çocuğun ana dili Arapça, Adilcevaz’da Kürtçe; çocuk okulda Türkçe öğreniyor, bu da zaman alıyor.
Merkez ilçelerdeki öğrenciler tecrübeli öğretmenlerden ders alıyor, sosyal çevre onları destekliyor. İmkânı olanlar kurslara gidiyorlar. İki öğrenciye de Ankara’dan hazırlanan aynı sorular soruluyor. Sorular aynı fakat şartlar farklı olduğu için adaletsizlik söz konusu.
Eğitimde eşitlik kadar adaletli bir ölçmenin sağlanması gerekir.
Milli Eğitim Bakanlığı YGS ve LYS’yi de kaldırmalı, adaletli bir sistem kurmalı, okullar öğrenciyi sınavlara değil hayata hazırlamalı. Eğitim okulda olmalı; kurs, etüt merkezi, dersane odaklı olmaktan çıkarılmalı.
Yeni eğitim yılının eğitim camiasına ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.