banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

KÖYÜN DELİSİ

Adı zalim olarak anılagelenHaccac Bin Yusuftebdili kıyafetle yerleşim yerlerini dolaşır, halkın kendisi hakkında düşüncelerini öğrenirdi. Bir gün bu amaçla çıktı. Bir köyün girişinde bir adama rastladı. Ve sordu:

-          Haccac’ı nasıl bilirsiniz? Adam cevap verdi:

-          Zalimin ta kendisidir. Dökmedik kan, vermedik ziyan bırakmadı. Allah helakını versin. Ahirette halkının iki eli o zalimin yakasında olacaktır.

Bu beklenmedik cevap Haccac’ı fena kızdırır. “OHaccac benim” diye kükrer ve elini kılıcına atar. Adam kellesinin gideceğinden emindir ve can havliyle bağırır:

-          Kudretli kumandan! Sen de bana sorsana “sen kimsin” diye.

Haccac sorar “peki sen kimsin?”. Adam cevap verir:

-          Bağışla kudretli kumandan “BEN BU KÖYÜN DELİSİYİM” der ve canını kurtarır.

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

İşi deliliğe dökmeden zalime karşı gelmek her babayiğidin harcı değil. Haksızlığa karşı dik durmanın elbette bir bedeli olur. Bu bedel ya mükâfattır ya da şehadet. Ben bu satırları Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından sonra yazdım. Doksan dört yıl önce yurdumuz “HAÇLI AVRUPASI” tarafından işgal edilmişti. O zorlu günlerde “Amerikan veya İngiliz (mandası) sömürgesi olmaktan başka çare yok” diyenler çoğalmaya başlamıştı.

Mustafa Kemalmandacılığı kabul etmedi, ‘YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’ diyerek istiklal mücadelesini başlattı ve bağımsızlığımızı kazandık.

BUGÜN DE TIPKI DÜNKÜ GİBİ

      94 yıldır istiklal, istikbal mücadelemiz hiç bitmedi.

      Hala ayakta kalma mücadelesi veriyoruz.

      Haçlılar bizi Anadolu’dan silme, aciz, güçsüz bırakıp parçalayıp bölmeye, rehin alma, boyun eğdirme fikrinden vazgeçmedi. Gelip geçmiş bütün hükümetler bu düşmanlığın farkındaydı. Buyruklarına itiraz eden devlet adamlarımızı kimini idamla, kimini darbeyle, kimini zehirle, kimini itibarsızlaştırarak ortadan kaldırttılar.

      1974’te ben askerdim. Rumlar Kıbrıslı Türklere katliam uygulayınca biz de müdahalede bulunduk. Amerika Türkiye’ye silah ambargosu koydu. Biz de Amerikan üslerini kapattık. Bugün de tıpkı dünkü gibi. Haksızlıklara karşı ‘yeter artık’ diyen Erdoğan üzerinden Türkiye’ye kriz üstüne kriz yaratıyorlar. Haçlı Avrupa’sıyla İttifak (NATO) bize hiçbir hayır getirmedi. Zaten NATO bizi hiç korumadı ki. Şimdi biz kendimizi NATO’dan koruma derdine düştük. Dost maskesiyle ülkemizin en mahrem kurumlarına girmişler. Kutsal değerler üzerinden kurdukları FETÖ örgütü ile istikbalimize kast ettiler.

      15 Temmuz 2016’da içimizdeki Amerika’yla savaştık.

BUNLAR KİMDEN YANALAR?

      Hani bir hikâye anlatılır:

     İki arkadaş konuşmaya başlamış, biri ötekine sormuş:

-          Yalnız başına bir dağda bir domuza rastlasan ne yaparsın?

-          Silahımla öldürürüm.

-          Ya silahın yoksa ne yaparsın?

-          Bıçağımla kendimi savunurum.

-          Peki, bıçağın da olmazsa?

-          Taşla sopayla domuzu kovalarım.

-          Taş ve sopa da bulamazsan ne yaparsın?

Adam bu sinir bozucu sorulara dayanamaz ve şöyle haykırır:

-          Be arkadaş sen benden yana mısın yoksa domuzdan yana mı?

 

        Bu vatan hepimizin.

        Vatan için kenetlenmek gerek. Bu ülkede yaşayan herkes Cumhurbaşkanını, hükümeti beğenmeyebilir, beğenmek zorunda da değildir. Elbette sorgular, eleştirir, muhalefet eder. Ama konu Türkiye olunca devletini, milletini yalnız bırakmaz. Bir kesim var ki dertleri günleri Erdoğan. Pire için yorganı yakmaya hazırlar. Haset ateşi gözlerini kör etmiş. Ağız dolusu küfür, hakaret, iftira. İnançtan nasipsiz oldukları için sözün vebalini düşünmezler. Ortalığa sürekli karamsarlık, kaygı, korku salarlar. Kin ve nefreti körükleyen cümlelerini ‘düşünce özgürlüğü’ olarak kabul ederler. Türkiye düşmanlarının ağzıyla konuşup, ordusuna, milletine, devletine hasımlık eden bu kesimler acaba kimden yanalar?

       Bir kesim daha var ki Türk-İslam düşmanlarının zimmetine giren, Haçlıların hizmetinde olan, İslam’la terörü yan yana koyan Batılıların namı hesabına çalışan hala da utanmadan ‘ben iyi dindarım’ diye çalım satanların acaba imanları tazeliğini koruyor mu?

AVRUPA BİZE NİYE SALDIRGAN DAVRANIR?

       Güçlü olanın haklı olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

       Batılılar güçlü oldukları için bize sert ve saldırgan davranıyorlar. Dinimizle terörizmi kasten özdeşleştiriyorlar. Terör örgütlerini açıktan destekleyip bizi bölme niyetlerini gizlemiyorlar. İşi, Müslüman-Türk kimliğini aşağılama izzet ve şerefimizle oynamaya kadar vardırdılar.

Peki,biz onlara ne yapıyoruz?

      Hristiyanlığa, Museviliğe saygılıyız. Peygamberlerini (Hz. İsa’yı, Hz. Musa’yı) onlardan daha çok severiz. Topraklarında gözümüz yok. İşlerine karışmayız. Onlar bize niye hasımlar? Güçlüler de ondan. Güçlerini birlik olmadan alıyorlar. Adı üstünde Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri.

BÜTÜN SUÇ HAÇLILARDA MI?

     İslam âlemi niye böyle perişan? Aciz, güçsüz. Birlik sağlayamadıkları için.

     Oysa İslam birlik, kardeşlik, yardımlaşma dinidir. Ayrımcılık ve tefrika İslam’ın şiddetle yasakladığı davranışlardır. Buna rağmen fitne, kavga, düşmanlık gibi hallerin hepsi İslam âleminde mevcut. Farklı cemaatler, tarikatlar, gruplar, mezhepler, hepsi de en doğru olduklarına inan(dırıl)mış. Cumayı bile cami dışında farklı mekânda kılanlar, kendileri dışındakileri kardeş olarak görmeyenler bile var. Şirazeden çıkmış siyaseti de ekleyelim.

      Sanki ayrılmak, bölünmek için (bilerek, bilmeyerek) yarışılıyor. Müslümanın Müslümana itibarı yok. Bu halimizle gayri Müslimlerin İslam’a, Müslümanlara saygı duymasını bekleyebilir miyiz?

       Müslümanların yanlış hareketi İslam’a mal ediliyor. İslam düşmanları da Müslümanların dini-siyasi bölünmüşlüğünü fırsata çevirip yaraları daha da derinleştiriyorlar.

      En büyük yatırım birliğe yapılmalı. Milletin yekvücut olması için çareler aranmalı.

      Birlik, kardeşlik için bir yol bulunmalı.

      Ayrılık, kırgınlık, kızgınlıklar bir tarafa bırakılmalı.

      Birlik ve dayanışma için herkesin boynunda bir vebal olduğu bilinmelidir.

     Güçlü olmak için birlik olmaya mecburuz.

     Yoksa (Allah muhafaza) bugünlerden de beter günler görebiliriz.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.