banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Bu şehrin hastalığı bellidir.

14 yıldır bu şehrin hayallerini,kendi ufku kadar görüp, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gücünden güç devşirerek,“sadece ilçe genelinde!” atanacak en üst makamdaki kişiden, taşeron işçi alımına kadar (şimdilerde oda yok ) her şeye müdahale eden her kim ise, tüm kavgalardan, tüm olumsuzluklardan sorumlu olan da kişidir.

En açık ifadeyle,iki yılını saymıyorum,14 yıl boyunca Seydişehir’de iktidar olan Ak parti içinde güç mücadelesinin,iç çatışmaların,  kurumlar arası kavgaların, siyasetteki kısır tartışmaların şehre ne kadar zarar verdiğine hep birlikte şahitlik ettik. O, kendisini bütün yetkilerle donatıldığını vehmeden gizemli şahıs! Milletin verdiği yetkinin ağırlığını taşıyamayıp, o yetkiyi ihtirasların uğruna kullanırsan eğer, elbette zararı da sana o yetkiyi veren kendi seçmenine döner, dönüyor da zaten. Her konuya müdahil olma mecburiyetin mi var? Her konuda en iyisini sen mi bilirsin ki, kimsenin düşüncelerine müracaat etmiyorsun? O görünmez el! Çık ortaya da herkes tanısın seni…

Gazeteciliğimizden dolayı, 14 yıldır boyunca bu konuyu o kadar çok işledik ki olay; “Timur- Nasrettin hoca hikâyesine” döndü desek yeridir…“Görünmez el” konusu konuşulduğu zaman herkes benim düşüncelerim paralelinde düşünce beyan eder ama iş pratiğe gelince, “ileride bu güce bir işimizfalan düşer kaygısı” ile hep susarlar. Neticede gönüllerinden geçenle icraatları hep ters köşe olur. 

Bu üçüncü yazımda 24 Haziran seçimlerinden bahsediyoruz ve olayı kişiselleştirmeden,“24 Haziran’da AkParti’nin neden oy kaybettiğini?” değerlendirirken yerel yönetim içinde üç beş cümle kurmak isterim…

2014 yerel seçimlerinde Ak Parti örgütlerinden daha fazla çalışıp seçimin kazanılmasında büyük payı olan bir dostum, seçimden iki üç ay sonra demişti ki;“Seydişehir’e yazık oldu.”Bilmem bu düşünceye katılırmısınız,  katılmaz mısınız? Değerlendirmek size kalmış ben sadece bilgi notu olarak sundum…

Seçildikten sonra o makama oturur oturmaz “enkaz edebiyatı”ile başlayıp, “borç batağı edebiyatıyla” devam edenler, kısa süre sonra bu işlerin öyle olmadığına şahit olurlar. Yönetmek ekip işidir. Bir işi ya çok iyi bileceksin yada işi bilen arkadaşların olacak çevrende.Seçildikten sonra algıyı iyi yönetemezsen,“ben  şu kadar oy aldım, kimseye minnet etmem” diyerek her şeye kulak tıkarsan eğer, etrafında örülen o duvar yüzünden, senin hakkında konuşulan,iyi niyetli eleştirileri de göremezsin...Etrafındaki kişiler, hem işi bilmezler, hem de sana senin “en doğruyu yaptığını” söylerler. Bunun en büyük zararı da yine sanadır.

Sadede gelelim ve soruyu soralım. Soru şu:Bir belediyenin en önemli görevi nedir?İlçe teşkilatı ile diğer devlet kurumları ile mülki idareciler ile kavga yapmak mı yoksa, merkezi hükumet-büyükşehir–ilçe yönetimi gibi kurumlarla kuracağın koordinasyon ile,  şehrinin; park sorununu çözmek, temiz su temin etmek, kanalizasyon, ulaşım, çevre vs   sorunlarına çare bulmak mı?

Şimdi bir Ak Parti seçmeni olarak, bu yönetime   oy vermiş birisi  olarak sormak isterim. Seydişehir’in trafik sorunuyla ilgili olarak 5 yıl öncesine göre en ufak bir çözüm üretildi mi? Yeni park  alanları  kazandırılması  konusunda çalışma yapıldı mı ,  yayla   olarak  bilinen  sulak bir yerde insanlar hala çeşme suyunu  satın almıyorlar mı ya da dışarıdan taşımıyorlar mı evlerine? Vs. v.s…

Hükümet - Büyükşehir -  İlçe belediyesi üçgeninde büyük şehrin her yaptığıiyi  çalışmayı“ben yaptım” deyip sahiplen, eksik  ve   başarısız olan   konularda Büyükşehir’in sorunu diyerek topu taca at. Olur mu böyle?

2014 seçimlerinin iddialı bir projesi olan EskiGaraj projesini,“Ticaret Merkezi”olarak tanıtılan projeyi konuşalım.(Yotube’de hala duruyor konuşma!)

Uzun yıllardır işlem hacmi ve bölgesel olarak Seydişehir’in Ticaretin Merkezi olan Eski garajdan bahsediyorum. Evet 2017 yılına kadar öyleydi.

2014  yılındaki seçim vaadinde “Ticaret Merkezi” olarak   tanıtılan Eski Garaj ticaret  Merkezi 2017 yılında Belediye tarafından ( %40-%50 söylentiler çok olduğu için tam net rakam bilmiyorum )  kat karşılığı ile anlaşılarak müteahhide verildi.  Şimdi ne oldu? Eski garaj, bir vatandaşın mülkü olsada  aynışeyi yaparmıydı? Böyle kıymetli bir arsayı rahatlıkla pazarlayabilirmiydi? Şimdi soruyorum, “sosyal belediyecilik nerede kaldı? O tanıtılan ticaret projesi ne oldu?

Önceki dönemlere nazaran büyükşehir yasası ile kapak projeler üretmek daha kolay hale gelmeside işi kurtarmaz. Bütün ana caddeleri tarihi projeleri büyük şehir yapar sen incelemelerde bulunursun. Tanıtım afişlerine “şunları şunları yaptık” diyerek sıralarsın ama gelinen noktanın fotoğrafıda ortadadır.

Bir kaç soru daha sorup konuyu kapatalım. Müteahhitlik meselesine ek olarak, şimdiye kadar yapılan Belediye Meclis toplantılarında son yapılanda dâhil “plan tadilatı ve arsa satışı” gündemi var mıydı?

Önceki dönemlere nazaran 2014 yılı ile başlayan dönemde algı nasıl oluştu, yönetilebildi mi yoksa “birilerine rant dağıtılıyor” imajı mı oluştu?

Belediyenin gücünü kullanarak, gerek belediyede çalışan gerekse de dışarıda iş yaptırmaya gelen Seydişehirli vatandaşlarla kişisel hesaplaşma yapıldı mı?

 Seydişehir Ak parti teşkilatı ile vesize oyveren insanlarla yaşadığınız bir sorunlar varmı?

2014 yılından beriyönetimde olan bir anlayış, ilkdefa atanmış biri gibi halk ile iç içe olma çalışması, önceki dönemin halktan kopuk olduğuna delalet değil mi?

 Sonuç; demokrasilerde halk sana bir kredi verir ve seçilirsin algıyı yönetemez verilen krediyi iyi kullanamasan caddeleri sokakları altınla döşesen durumu değiştiremezsin.

İş orada bitmez yaptığın yanlışlar senin değil seçildiğinin partinin hanesine eksi yazılmaya başlar.

Sayın Cumhurbaşkanı yüzde 60 oy alır Ak Parti yüzde 49 ve yapılacak olan yerel seçimlerde ise, Genel Merkez tarafından tekrar aday gösterilirseniz eğer, her şeyi gören, bilen vatandaş, yani size2014 yılında oy veren seçmen,altın vuruş için sandığın önüne gelmesini bekler ve işte o sandık geldiği zaman, darbeyi yiyince Hanya’yı Konya’yı anlarsınız.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.