Milli Eğitim Bakanlığı uzun yıllar “laikçi anlayışla” okullarda öğrencilere yeterli din eğitimi vermedi.
Diyanet, uzun yıllar dini anlatmak yerine cemaati idare etti.
İnanma duygusu tabiidir ve doğuştandır. Ebedi yaşama arzusu taşıyan, aciz, zayıf ve ölümlü insan, dinin sunduğu ebedi yaşama müjdesine kulak verir ve doğru kaynaklardan dini öğrenemeyince başka kaynaklara müracaat eder.
Adnan Oktar, Fetullah Gülen, Hizbullah, Aczimendilik vb. vakalar bize din istismarcılarının neler yapabileceklerini gösterdi.
Laikçiler uzun yıllar, orduda din eğitimini yasakladılar. Başörtülü eşi olan subay ve astsubayları ordudan attılar. “Amerika ordusunda din subayı var, orduda moral eğitimi yapıyor” diye yayın yaptığımız zamanlarda “Biz laikiz, dini eğitim laikliğe aykırıdır” gibi gerekçelerle orduda din eğitimi verdirmediler. İçki içmek, açık giyinmek, gazinoda kâğıt oyunları oynamak itibar edilen eylemler kabul edildi.
Gülen grubu gibi takiyyeci, her ortama uyum yapabilen, dini kendi anlayışlarına göre yorumlayanlar çıktı, sınav sorularını çaldı, orduya kendi adamlarını soktu, ordunun bütün kademelerine girdi, CIA ile irtibatlar kurdu, Gülen, mason locasına üye oldu, CIA adına istihbaratçılık yaptı, kendi şizofren anlayışıyla dini yorumladı, bağlılarını yanılttı, aldattı ve sonunda 15 Temmuz faciasını yaşadık.
İslam dininin apaçık tesettür emrine rağmen Adnan Oktar gibi sapık biri çıkıp dekolte kızlarla dans ederken bile kendisini “hoca” olarak takdim edebildi. Önce masonlar ve masonluk aleyhine kitaplar çıkartıp dindar insanların duygularını sömürdü, sonra mason locasına üye olup İsrail’e casusluk yaptı.
Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı facialarını yaşadık. İslam’ın emir ve yasaklarına aykırı metotlarla hareket eden, dini sömüren ve kendine çıkar sağlayan “hoca” etiketliler çıkabiliyor.
Hizbullah vakasını hatırlamanın zamanı. Hüseyin Velioğlu’nun liderliğini yaptığı İlim grubu kendilerinden ayrılan Menzil grubuna ait insanları “uyduruk fetvalar” ile infaz etti. Sonra da ölüm timleri kurdu, yurdun çeşitli yerlerinde pek çok infazlar yaptı.
“Cemaatlerin Gladio ile İmtihan” başlıklı yazımda bu gruplara CIA ve benzeri istihbaratların sızdığını ve onları kullandıklarını anlatmıştım, epeyce yankı yaptı.
Devletin vatandaşımızı “din istismarcıları”ndan koruması lazım.
Koruyucu tıp, insanı hastalanmaması için bilgilendirir. Önce hastalığın önüne geçmek ister, hastalanırsa tedavi için uğraşır.
Dinin istismar edilmemesi ve istismarcıların önünü kesmek için MEB ve Diyanet, İslam’ı Kur’an ve sünnet kaynaklarına göre doğru anlatmalı. İnsanımız doğru bilgilere sahip olmalı.
Herkes çocuğunu okula gönderiyor. Okullardaki din kültürü ve ahlak bilgisi hocalarına çok vazife düşüyor.
Diyanet’in din istismarcılarına fırsat vermemek için İslam’ı iyi anlatması gerekiyor.
İstismarcıların çokluğu gösteriyor ki MEB ve Diyanet, İslam’ı öğretme konusunda bilgilendirme ve rehberlik yapmıyor veya yapamıyor.
Kutsal dinimizin istismar edilmemesi ve insanımızın doğru bilgilendirilmesi için neler yapmalı?
İlkokul birinci sınıftan itibaren okullara en az iki saat din dersi konmalı.
Kur’an-ı Kerim’in okuma ve manası öğretilmeli.
Din eğitimi veren gruplar, tarikatlar, cem evleri; Diyanet tarafından takip edilmeli, istismarcılar engellenmeli.
Okulda, hastanede, orduda, camide din eğitimi, Kur’an ve sünnet esaslarına göre verilmeli.
Bilginin iki temel kaynağı var:
Kur’an ve kâinat kitabı.
Milli Eğitim Bakanlığı bu iki kaynağı da okullarda iyi öğretmeli.
Dini bilgiler Kur’an ve ona bağlı ilim dalları hadis, siyer, tefsir, ilmihalden öğrenilir.
Fizik, kimya, biyoloji, matematik, geometri, coğrafya, astronomi gibi fen ilimlerinin kaynağı kâinat kitabıdır.
İki kitabın da sahibi Allah’tır; iki kitap da Allah’ı anlatır.
Vicdanın nuru dini ilimlerdir, aklın rehberi fen ilimleridir.
Fen ve dini ilimleri okulda çocuklarımıza okul sonrası camide yetişkinlere adam akıllı anlatılmalı ki insanımız hayatında imanlı, erdemli, işini iyi yapan iyi bir insan olsun; öldüğü zaman kendisini cennete götürecek amellerin neler olduğunu bilsin ve ebedi hayatı için hazırlık yapsın.
Kur’an, tefsir, siyer, temel dini bilgiler dersi bütün okullarda mecburi ders olmalı. İstemeyen veli, dilekçe vererek çocuğuna bu dersleri aldırmayabilir. Bu dersler yerine çocuklara ‘ahlak ve kültür” dersleri verilmeli.
Devlet, dini okullarda ve Diyanet vasıtasıyla dini kurumlarda adamakıllı vermeli, vatandaşın aldatılmasını, dinin istismar edilmesi önlenmeli. Din eğitimi veren cemaatler, kurumlar sıkı takip edilmeli, istismarcılara fırsat verilmemeli.
Eğitimciler; kendi alanlarındaki uzmanlıklarının yanı sıra fedakâr, şefkatli, sabırlı, güler yüzlü, geniş gönüllü olmalı; peygamber sabrıyla eğitim vermeliler.