Yaşım yedi. Okul yeni açılmış. Biraz çekinken biraz da ürkek bir şekilde okula başladık. Haliyle okulun en minikleri bizleriz. Köye ilk defa bir okul açılmış, bununla birlikte okuma yazma seferberliği başlamış ve köyde ne kadar küçük büyük çocuk varsa hepsi okullu olmuş.
Bu öğrencilerin içinde, okuldan kocaya kaçacak yaşta kızlar, öğretmenle güreş tutan delikanlılar ve tabiki benim gibi tıfıllar da var. Anlayacağınız, aynı okulun bahçesinde boy boy, yaş yaş öğrenciler... Bir yıl sonraki eğitim öğretim yılında taşlar yerine oturdu ve her şey normale döndü tabi.
Siyah kumaştan dikilmiş çantam, bıçakla sivrilttiğim kara kalemim, takvim yaprağı ve çimento torbası ile kapladığımız kitap ve defterlerimiz… Dördüncü sınıfa geldiğimizde Ömer Seyfettin’in “Kaşağı” ve “Bomba” isimli hikayeleriyle biraz biraz kendimize gelişler.
Annelerimiz okulun bahçesinde, haftada bir kere , ülkemize ABD Marshall yardımları çerçevesinde gelen ve bütün köy ve kentlerdeki ilkokullara dağıtılan süttozundan ve undan pişi ve süt yaparlardı. Evden mecburi olarak getirdiğimiz boş tasların içine koyulan süttozu ve pişileri içmeyip yemeyip çöpe attığımı çok iyi hatırlıyorum
İlkokulumuzda görev yapan ve beni de bir, iki ve üçüncü sınıfa kadar okutan Bekir Öğretmenimi, dördüncü ve beşinci sınıfa kadar okutan Hasan Hüseyin Öğretmenimi hiç unutmadım. Çok şey öğrettiler bizlere. Her ikisini de saygı ile anıyorum…
Derken, yıllar geçti ve köyümüze Mustafa Tetik ve eşi Fatma Tetik öğretmenler geldiler.
Biz o zamanlar okuldan çoktan mezun olmuştuk ama köyde yaşamaya devam ettiğimiz için öğretmenlerle de içli dışlıydık sürekli olarak.
Mesela okul çocukları ile akşamüzerleri oynağımız çok keyifle futbol maçlarını ve Mustafa Öğretmeni hiç unutamıyorum.
Fatma Öğretmen’i ve bilhassa özürlü çocuklarıyla beraber köyümüz ve köylülerimizle kurduğu sıcak iletişim unutulacak anılardan değil. Fatma Öğretmenin cana yakınlığı, küçük büyük demeden tüm köylüler ile kurduğu samimiyet, onlara gösterdiği yakınlık, fazlası ile karşılık bulup köylülerimiz de onu kendi köylüleri gibi bağırlarına bastılar.
Çok uzun yıllar boyunca onlar köylülerimizden onlar memnun, köylülerimiz onlardan memnun bir halde köyümüzün çocuklarına ışık oldular.
Emekli olduktan sonra da köyümüze yakın bir yerde yaşamaya devam ettiği için köylülerimizin iyi ve kötü günlerinde hep yanlarında oldu.
Ve aynı zamanda bir anne olan Fatma Öğretmeni kısa bir süre önce yakalandığı amansız hastalıktan dolayı kaybettik.
Bir eğitici ve bir anne olan Fatma Öğretmeni hüzünlü bir şekilde Rahmeti Rahman’a gönderdik.
Allah Rahmet Eylesin Fatma hocama… Yakınlarına da sabrı cemil diliyorum.