Çıkarları için dünyanın her yerinde siyasi, ekonomik ve daha çok kanlı askeri darbeleri planlayan terör imalatçısı bir devletin sahneye koyduğu yeni oyunu seyrediyoruz. Birçok ülkede beyinlerini kontrol etmeyi başardıkları devşirmeleri aracılığıyla halklarının oylarıyla iş başına gelen yöneticileri devirip o ülkelerin kendi özelliklerinin gerekli kıldığı yerli ve milli politikalarını uygulamalarına geçit vermek istemediklerinin yeni bir örneğiniVenezüela’da gösterime koydular.
2013’te Mısır’da seçilmiş devlet başkanı Muhammed Mursi’yi devirip zindana atmışlardı; çünkü Mısır halkın oylarıyla seçilmiş yerli ve milli çizgideki başkanlara bırakılmayacak kadar önemliydi sözde demokrasi havarisi zorbalar için. Ardından Gezi olaylarıyla başaramadıkları değişim hesaplarını 15 Temmuz darbe girişimiyle kat’i olarak kapatmaya çalıştılar; lakin yıllarca darbelerden çok çekmiş milletimiz tanklara göğsünü siper ederek emsali görülmemiş bu alçaklığa geçit vermemişti. Suriye’de 900 kilometreyi aşan sınırlarımız boyunca terör örgütlerine kantonlar kurdurarak ordular donatacak silahlar göndererek türlü oyunlarla coğrafyamızda ne haltlar karıştırdıklarını da iyice öğrendik.
Gel de hatırlama Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 25 Aralık’ta Hartum Üniversitesi’nde Sudanlı gençlere hitap ederken hatırlattığı İrlandalı Yazar Bernard Shaw’a ait şu sözü: “Kan kokusu almış bir köpekbalığından daha tehlikelisi petrol kokusu almış emperyalistlerdir .” Emperyalizm gerçeği bundan daha net anlatılamazdı her halde. ABD’nin Venezüela’da seçilmiş devlet başkanını tanımadığını duyurmasıyla bu ülkede kışkırtılan insanların başlattığı olaylar bakalım nerelere evirilecek.
Rezalet ötesi bir şey bu! Rezalet hafif kalır, barbarlık…
Bir ülke, gücünü kullanarak siyaseten kendisine boyun eğmeyen başka bir ülkenin seçtiği başkana işine gelmediği için “Seni tanımıyorum, falanca var ya işte onun yönetmesini istiyorum ülkeni, onunla iş tutacağım, yoksa seni de ülkeni de mahvederim!” diyecek.
Olacak iş değil. Bu durumda hiçbir kimse ve hiçbir ülke kendini güvende hissedemez.
Dün Irak’ta, Mısır’da, Libya’da veya Nikaragua’da, Arjantin’de bugün Venezüela’da veya başka bir yerinde yaşananlar aynı şu meşhur Sarı Öküz hikâyesindeki gibi:
Otlakların birinde, bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenemediği için bir çare düşünmüşler.
Topal aslan, yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış. Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: "Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün, buraya sizden özür dilemek için geldik. Biliyorum, bugüne kadar sizlere zarar verdik ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o sarı öküzde. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de, barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizinle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, sizde kurtulun ve yine barış içinde yaşayalım".
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküzü'ü aslanlara vermişler. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler: "Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizleri de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Sizlere saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim".
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk'u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sayıları azaldıkça sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar ise küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane dahi ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "verin bize şunu,yoksa karışmayız!"demeye başlamışlar. Öküzler, birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize,nerede kaybettik bu savaşı?Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük"diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz"demiş,"SarıÖküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı. Sarı Öküz'ü vermeyecektik..."
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal 25 Ocak 19