Görünen o ki geleceğin en büyük problemleri su ve susuzluğun meydana getireceği felaketlerle yaşanacak.
Nasıl petrol için savaşlar çıkıyor işgaller yapılıyorsa, gelecekte de su için de aynı şeyler olacak. Suyu olan memleketler işgale uğrayıp istila edilebilecek.
Bu tespitten sonra meseleye birde bölgesel anlamda bakalım. Bölgenin şartları ne Konya çevresinde Seydişehir bölgesinde su sıkıntısı yaşanır mı biraz bu konuya değinelim.
Şu an şebeke şehir şebekesi içme suyunda kesinti yaşamıyoruz.Belediyeler tarafından önceden görülüp veya geçmiş yıllarda yaşanan su sorunlarından dolayı alınan önlemlerle kısa vadeli olarak çözüldü ve Seydişehir şebeke suyunda son yıllarda sıkıntısı yaşamıyor..
Diğer taraftan tarımsal sulamada kullanılan sular için aynı şeyi söylemek çok zor. İlçemizin sulu tarım herhangi bir bölgesinden tarımla geçimini sağlayan birkaç vatandaşa hele bir sorun ekili alanlarınızı sulayabiliyor musunuz diye hangi cevapları alırsınız?
Buradan felaket tellalığı yapmak istemiyorum ama adım adım yaklaşan büyük tehlikeye şimdiden önlem alınmassa birkaç yıl sonra seyredin memleketin çorak halini.
Seydişehir çevresindeki sulu tarım yapan bölgelerdeki çekilen çileye bizzat şahidim. Halk diliyle ayağına akıp giden su şimdi nöbetle veriliyor. Belirli zamanlarda verilen payına düşen suyu zamanında verimli kullanabilirsen amenna, aksi halde ektigin sebzenin pancarın akıbeti kötü. Tabirimi mazur görün ama suyun gerçek sahibine şimdilik gıdım gıdım su veriliyor… işin enteresan tarafı bahsi geçen tarım alanları çok yakınından Çarşamba kanalı geçmesine rağmen akan sudan gerekli şekilde istifade edemeyecek olması ise insanlarda stresi artıran başka bir sebep.
Tabii ki bu problem yeni degil. “Sakla samanı gelir zamanı” denir ya hani… Seydişehir ve çevresinde suyun bolluğunda hiç kimse kaleye almamış.. Sen elindeki suların hepsini bol keseden dağıtmışsın… Akan suları toplamış Konya ovasına vermişsin, yer altı suları desen yıllar önce Özelleştirme adı altında adeta hibe edilmiş… Şimdilerde ise çatlayan topraklara şahit oluyoruz…
En basitinden İçeri Kışla gibi büyük su kaynaklarının olduğu havza çok güzel bir özelleştirme yaptık diyerek bir çok arazi gibi hiç karşılıksız verilmiş ve şimdilerde kuyu vurman imkansız...
Kuğulu ve Pınarbaşı’ndaki sular bize yeter hesabı yapılmış... Ve Türkiye’de ender yerlerde bulunan kireç taşı suyu olarak tarif edilen sert soğuk su bir şekilde bağışlanmış. Gün gelmiş Seydişehir Belediyesi o havzalara kuyu vuramaz hale gelmiş, ne garip değil mi?
Ortaya suçlu koymak ve bütün kabahati onabuna yıkmak amacında değilim ama bugün yaşanan susuzluğumuza sebep bu vurdumduymazlık değil mi?
Hepimiz malumu üzere, küresel ısınma ve gerek iklim değişikleri sonucu yer altı suları Konya çevresinde 60-70 m çekilmiş..
Bu ne demek biliyormuşsunuz? Konya’da daha derine açılan kuyular bölgede tüm yüzey sularını çekecek. Yani kilometrelerce uzaklıktaki yüzey sularının hepsi çekilecek demektir.
Diğer taraftan Konya çevresinde açılan kuyunun sayısı hakkında kesin bir rakam söyleyebilen yok. Her bahçeye, her tarlaya bir kuyu açılmış, su derine indikçe kuyu da derine indiriliyor. Bas santra fişin düğmesine aksın sebil sular..
Bunu adına vahşi sulama deniliyor… Bu vahşetin acılarını da hep birlikte yaşayacağız…
Bunlar şimdilik görünen sorunlar. Bu konuya daha sonraki yazılarımızda Seydişehir çevresindeki su projeleri ile devam edeceğiz inşallah.