Bayburt'ta köy sakinlerinin uzun yıllar çıra diye yaktığı maddenin "doğal kehribar" olduğunun tespit edildiği alanda, bilim insanları saha çalışması yapıyor. Kehribarın rezerv alanının ruhsat sahibi Murat Haşlak, "Kehribar bir süs taşı olmanın yanında aynı zamanda bir zaman kapsülü. Çünkü bu taşın oluşumu milyonlarca yıl sürüyor. Reçinenin o dönem üzerine aktığı canlılar milyonlarca yıl hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşıyor. Bilim insanları da bu sebeple bu işe çok ilgi gösteriyorlar" dedi.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) yetkilileri eşliğinde yerli ve yabancı bilim insanlarından oluşan heyet, Bayburt merkeze bağlı Aydıncık köyünde 2018'de tespit edilen doğal kehribar rezervinde incelemelerde bulundu. Köy sakinlerinin yıllarca çıra zannederek ateş yakmak amacıyla kullandığı kehribarın rezerv alanının ruhsat sahibi Murat Haşlak, heyet üyelerine bilgi verdi. Maden sahasında incelemelerde bulunan akademisyenler, farklı alanlardan numune aldı.
"SAHADAKİ İLK BİLİMSEL ÇALIŞMADA TAŞLARIN KEHRİBAR OLDUĞU TESPİT EDİLDİ"
Murat Haşlak, AA muhabirine, sahada ilk bilimsel çalışmayı Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Bölümü'nde görevli akademisyenlerin yaptığını ve bu şekilde bölgede bulunan taşların kehribar olduğunun tespit edildiğini söyledi.
"SÜS TAŞI OLMANIN YANINDA AYNI ZAMANDA BİR ZAMAN KAPSÜLÜ"
Tespitin ardından rezerv alanında hem arazi yapısı hem de çıkan taşlarla ilgili çalışma yapmak isteyen bilim insanları olduğunu belirten Haşlak, "Biz bunların hepsini MTA'ya yönlendirdik. Yani kehribar bir süs taşı olmanın yanında aynı zamanda bir zaman kapsülü. Çünkü bu taşın oluşumu milyonlarca yıl sürüyor. Reçinenin o dönem üzerine aktığı canlılar milyonlarca yıl hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşıyor. Bilim insanları da bu sebeple bu işe çok ilgi gösteriyorlar." dedi.
"GEÇMİŞE DAİR ÇOK FARKLI ŞEYLER ANLATIYOR"
Haşlak, bölgeye son olarak MTA yetkilileri eşliğinde yerli ve yabancılardan oluşan heyetin geldiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bilim insanları düzeyinde yapılan ikinci ciddi çalışma bu. Bize arazi yataklarıyla ilgili hem kehribar hem de Oltu taşıyla ilgili çok ciddi bilgiler verdiler. Bu maden sahası yerli ve yabancı bilim insanlarının bir çekim sahası oldu. Buraya gelip çalışma yaptıkları zaman kehribar ve Oltu taşının yanı sıra çeşitli fosiller de buluyorlar. Aslında denizde olması gereken 'deniz minaresi' diye tabir edilen fosilleri burada 1800 rakımda buluyorlar. Bu onlara geçmişe dair çok farklı şeyler anlatıyor. Bize hiç bilmediğimiz, yabancı olduğumuz bilgiler veriyorlar. Biz yokken dahi buraya gelip burada çalışan bilim insanları oldu."
Bilim insanlarının yanı sıra yatırımcıların da kendileriyle irtibata geçtiğini anlatan Haşlak, Çin'de faaliyet gösteren bir firmanın yetkililerinin bölgeyi incelediğini, yakın zamanda teknik ekiple birlikte tekrar geleceklerini ifade etti. (AA)